06 Ağustos 2016 10:48

Eğitim için mücadele şart!

14 yıldır iktidar olan AKP’nin en sık değiştirdiği bakanlık Milli Eğitim olmuş,eğitim sistemi her seferinde daha içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.

Paylaş

Elif ÇUHADAR
Eğitim Sen Genel Eğitim Sekreteri

Son yıllarda en çok konuşulan konuların başında eğitim geliyor. Yaşanan sorunlar, yapılan düzenlemeler ve okul dönüşümleriyle birlikte eğitimin içeriği hızla bilimsellikten uzaklaşırken, günün değişen koşullarını karşılayan bir eğitim yerine iktidarın ideolojisine uygun nesiller yetiştirme hedefi ile hareket edilmesi, yaklaşık 20 milyona yakın öğrenci ve ailelerini doğrudan etkiliyor.  

ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR 
14 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin en sık bakan değiştirdiği bakanlık Milli Eğitim olmuş, eğitim sistemi ise her seferinde daha içinden çıkılamaz hale getirilmiştir. Eğitim emekçileri de hem çalışma koşulları hem de öğretim programları başta olmak üzere tam bir kargaşanın içine sürüklenmiştir. Eğitimde 4+4+4 sistemini yerleştirme süreciyle okula başlama yaşına ilişkin tartışmalar, kalabalık sınıflar, öğretmen açığı, okullardaki fiziki donanım eksiklikleri, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engeller, yıllardır çözüm bekleyen sorunlardır. Tüm eğitim bileşenlerinin de bildiği sorunları çözmek yerine büyüten iktidarın uygulamaları, yetersiz müdahalelerle izlenir olmuştur.

KARANLIK TABLONUN SORUMLUSU İKTİDAR
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki bu niteliksiz gidişin ve karanlık tablonun öncelikli sorumlusudur. Rekabete dayalı bu sistemle öğrencileri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturan eğitimde, hangi model benimsenirse benimsensin, ne kadar başarılı olacağı tartışmalıdır. Üstelik sınavların güvenilirliğinin bu kadar tartışmalı hale geldiği düşünüldüğünde... 
Nitelikli eğitim öncelikle hiçbir öğrencinin not ya da sınav baskısı altında olmadan, kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği ve onu yaşama hazırlayan eğitimdir. Bunun mücadelesi hem veliler hem de eğitimin tüm unsurları tarafından birlikte verilmelidir. 
Nitelikli eğitimi devlet okullarından alamayan ailelerin hızla özel okullara yönelmesi ve bunun devlet tarafından açık olarak desteklenmesi, eğitimin özelleşmesi adımlarını da hızla kolaylaştırmaktadır. Ders kitaplarında ve öğretim programlarında bilimsellikten uzaklaşma, cinsiyetçi ve ayrımcı bir içeriğin giderek artmış olması kaygı vericidir. 

PARALEL BAKANLIK 
İktidar eğitimi hızla istediği biçime kavuşturmada karşılaştığı zorlukları bertaraf etmek adına adeta gölge bir bakanlık gibi iş görecek Maarif Vakfı ile ilgili yasayı haziran ayı içinde Meclisten geçirdi. Pek çok yetkiyle donatılmış olan bu vakıf, AKP’nin dindar ve kindar öğrenci yetiştirme amaçları ile ve piyasa koşullarına teslim edilecek eğitim sisteminin bir aracı olacaktır.
Bugün “Millî Eğitim Bakanlığı içinden Cemaati ve darbecileri temizleyelim” derken, bu vakıf ile MEB’e paralel nitelikte bir yapı oluşturuluyor. Yasaya göre yurt içi ve yurt dışındaki, kamuya ait varlıklar bedelsiz olarak vakfa devredilecek. Vakıf , eğitmenini kendisi yetiştirebilecek. Vakfın bulunduğu şehirde başka kamu kurumu okul açamayacak. Kuruluş aşamasında vakfa Millî Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinden 1 milyon TL aktarılacak. 12 kişilik kalıcı yönetim, 4’ü Cumhurbaşkanı, 3’ü Bakanlar Kurulu tarafından olmak üzere, siyaseten oluşturulacak ve vakfın merkezi Ankara yerine İstanbul olacak. Vakıf tüm yurt dışı eğitim öğretim faaliyetlerinde tek belirleyici olarak MEB’in önüne geçecek. 

EĞİTİM İÇİN MÜCADELE ŞART!
MEB’in, sorumlulukları ve görevlerinin bir kısmı Maarif Vakfı adı altında, yönetimini tamamen Cumhurbaşkanı ve iktidarın belirlediği başka bir yapıya aktarılmakta; böylece bir anlamda fiilen “yetki devri” yapılarak eğitimin zaten yeterince sınırlandırılan kamusal niteliğinin daha da daraltılması hedeflenmektedir. AKP iktidarının orta ve uzun vadede eğitimde oluşturmak istediği piyasacı ve gerici dönüşümün en somut halini Maarif Vakfının kuruluşunda görmek mümkündür. Yapılan düzenlemeyle, eğitimin planlanması, eğiticinin yetiştirilmesi, anaokulundan üniversitelere, yurt ve pansiyon açılımından burslara kadar çok geniş yetkiler vakıflara devredilmektedir.
Mevcut eğitim sisteminin biriktirdiği sorunları daha da artıracak olan bu gerici dönüşüm karşısında çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğinin ipotek altına alınmasına sessiz kalamayız. Eğitim sendikaları, veliler, öğrenciler başta olmak üzere tekçi, akıldışı eğitim politikalarının karşısında bilimsel, parasız ve laik eğitimi savunan tüm kesimler, bu gerici kuşatmaya karşı duyarlı olmalı ve birlikte mücadele etmelidir. Çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere bütün bir toplumun geleceğinin karartılmasına izin vermeyeceğiz.

KARMA EĞİTİME YÖNELİK SÖYLEMLER MASUM DEĞİL
Laik eğitimin en önemli göstergelerinden birisi “karma eğitim”dir. Karma eğitim sadece eğitim alanı ile ilgili olmayan, toplumsal, sosyolojik ve pedagojik açıdan çok yönlü özellikleri olan bir uygulamadır. Kız ve erkek öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren bir arada okutulması, farklı cinslerin birbirini tanıması, farklılıklarına saygı göstermesi ve kadın erkek eşitliğinin okul çağlarından itibaren bilince çıkarılması açısından önemlidir. Bu şekilde daha dengeli kişilikler oluşmakta, farklı cinslerin birbirlerine ve farklılıklarına saygı göstermesi eğitim süreci içinde öğretilebilmektedir. Kadına yönelik şiddetin bu kadar arttığı ve kadını toplumsal yaşamın dışına çıkaran düzenlemelere bakıldığında karma eğitimle ilgili söylemlerin hiç de masum olmadığını görülecektir. Eğitimin karma olması yönündeki mücadelenin, kadınların hak eşitliği temelindeki her türlü saldırıya karşı mücadelelerinde önemli bir alan olduğu görülmelidir.

ÖNCEKİ HABER

Açmadan solan ‘gül’lerin hikâyesi

SONRAKİ HABER

PETKİM yönetiminden bir ayrılık daha

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...