09 Haziran 2016 14:55

Emek ve Sanat grubu ile yaptıklarımız

Barışı, kardeşliği, dayanışmayı haykırmak için

Paylaş

Edirne Hasan Rıza Güzel 
Sanatlar Lisesi
Emek ve Sanat Grubu

Bizler liseye başladığımız ilk ayda yavaş yavaş hayal kırıklığına uğramaya başladık. Bizim beklentimiz uğraştığımız işin tekniklerini,felsefesini,tarihini ve akımlarını uygulayıp öğrenmekti. Ama tam bir yıl boyunca şişe, bot ve tors (alçıdan yapılmış kadın ya da erkek vücudu) çizdik.Bu durum hevesimizi çok kırmıştı doğrusu.Aslında bu durum yalnızca bizim sınıfımızda değil, tüm sınıf ve sanat kollarında böyleydi.


BARIŞI, KARDEŞLİĞİ DAYANIŞMAYI HAYKIRMAK İÇİN


Lisemizdeki etkinliklerin azlığını sorun olarak görenlerin sayısı çok olmasa da bir araya geldik. Kitap standı açtık, gitar eşliğinde kitap okuma etkinliği düzenledik. Bu sırada 1 Mayıs yaklaşıyordu.Grubumuzun adını bu dönemde arkadaşlarımıza sunarak, emek konulu bir resim sergisi hazırladık.Sergide emeğin ne kadar ucuz görüldüğünü ve sömürüldüğünü anlatacaktık.Sergimiz için yönetimden izin alamadık. Ancak biz aldığımız kararın ve verdiğimiz emeğin arkasında durarak okul koridorunda resimlerimizi sergiledik.İlgi yine büyüktü. Bu süreçte anladık ki okulumuzun içine resmen kayyum atanmış.Çünkü okuldaki herkes bu sergiye destek verirken müdürün bir “hayır”ı ile sergimiz yapılamayacaktı.
Son zamanlarda ülke gündeminde olduğu gibi bizim okul sıralarımızda da eğitimde laiklik konusu tartışılır oldu.Bardağı taşıran son damla bir öğretmenimizin “Laiklik isteyen kafirdir.Aslında kadınların hepsi kapalı olmalı.Türk kadınları çok şımarık.” sözleri oldu.Bu cinsiyetçi ve gerici sözler öğrencilerin tepkisini topladı. Biz de Emek ve Sanat Topluluğu olarak barışı,kardeşliği ve dayanışmayı haykırmak için bir şiir dinletisi yapmaya karar verdik. Nazım Hikmet’ten,Can Yücel’den,Sabahattin Ali’den, Adnan Yücel’den en güzel barış şiirlerini 1 Haziran günü, güneşi, yazı karşılayarak okuduk. 


BİZLER GENÇLİĞİZ


Bizler, Emek ve Sanat Topluluğu olarak kendi içine kapanıp yalnızca kendi gibi olan, kendi gibi düşüneni yanına alan bir topluluk  değiliz, bütün düşüncelere kapımızı açık tutuyoruz.Bizler farklılıklarımızla varız. “Bizler umudun turnası,geleceğin aynasıyız.Bizler gençliğiz ve gençlik duvar tanımaz.Bazen farklı düşünür, farklı görünürüz ve kaşlarımızı birbirimize çatarız.Ama unutmamamak gerekir ki bizler farklılıklarımızla güzeliz.Bir gökkuşağının renkleri misali her renkten, uyumlu ve birlikte.Ve bugünde birlikteyiz karşınızdayız.Ve güneş şiirlerimizle doğacak.Belki güneş bu aralar yüzümüzü görmedi belki de koca bir duvar güneşimizi kapatıyor.Ancak birlikte olursak o duvarı yıkarız.” “Haziranda ölmek zor” demiş usta şair Nazım Hikmet. Bizler haziranda yeşermeyi, filizlenmeyi,çiçek açmayı yeğlerdik.Güneşi beklemeyi değil,güneşi çağırmayı yeğlerdik.Ve yeğlemeye devam edeceğiz.Dünya kardeşliğin,dostluğun,sevginin ve barışın oluncaya dek.


BİR ENDÜSTRİ MESLEK LİSELİ OLAN İNAN’IN GÜNLÜĞÜNDEN KESİT

 

Liseli bir genç
Maltepe - İstanbul

Yine bir staj sabahına uyandığım günlerden bir gün kafamı yastıktan kaldırdım ve her sabah olduğu gibi ilk önce hayatın anlamını, neden stajda bu kadar yorulduğumu, meslek liselilerin dramını sorguladım. 
Pencereden dışarıya baktığımda bir an için mutlu olmuştum. Çünkü hava çok güzeldi. Sonra kabus gibi yine aklıma staj geldi ve moralim bozuldu. Evden çıktım ve iki adım ileri, bir adım geri derken staj yerine ulaştım. Eksi birinci kata inerken staj uğruna kesmek zorunda kaldığım sakallarım geldi aklıma ve asansörün aynasından kendime baktım. Evet çok çirkin olmuştum, üstelik yalnız da değildim. Benim gibi bir sürü arkadaşım vardı ve hepimiz tek tiptik. Neyse deyip geçtim, sakallarımı düşünüp daha fazla hüzünlenmek istemiyordum. 
Staj yaptığım bölüm olan elektrik bölümüne girdim. Geç kalmıştım çünkü önceki gün çok yorulduğum için bu sabah uyuyakalmıştım. Tabii içeri girmemle şefin beni odasına çağırması bir oldu. “Bir daha geç kalırsan stajını unut! Kendine yeni bir staj yeri bak!” Şeften duyduklarım bunlardı. Zaten istemediğim bir bölümde okuyordum ve staj yapmak zorundaydım. Oysa ki ben tiyatro ve müzik yapmak, yeteneğime göre değerlendirildiğim bir okula gitmek istiyordum. Gerçeğe baktığımdaysa o trafo benim, şu trafo senin bütün Maltepe’yi gezip elektrik kaçaklarıyla uğraşıyorum. Ne kadar şanslı, elektrik bile kaçabiliyor. Ama ben bu sistemden kaçabiliyor muyum? 


O İŞ YAŞ KARDEŞ


Yazdıklarım okununca çok karamsar görünüyorum değil mi? Hiç de öyle değil aslında. Ben bu sistemin ciğerini bilirim. Neymiş efendim bizi geleceğin işçisi yapacaklarmış, üzerimizden kar elde edeceklermiş, bulunduğumuz her alanda sermayesi olan bizi sömürecekmiş, biz de sesimizi bile çıkarmadan söyleneni yerine getirecekmişiz! Yok öyle yağma!


HOOP, EĞİTİM SİSTEMİ! DÜZELMEN İÇİN İLLA ÇIKIŞINA GELİP MEVZU MU ÇIKARALIM?


Evet stajda böyle sorunlarla karşılaşıyorum. Evet YGS’ye girmiş ve barajı geçememiş olabilirim. Ama ben bunların benim suçum olduğunu düşünmüyorum. Haftanın iki günü staja gidip ucuz iş gücü olarak çalıştırılan, kalan iki günü okula gidip hiç ders işlemeden eve geri gönderilen bir meslek liselinin barajı geçebilmesi zaten sevindirici olurdu. Ama hiç öyle üzülüp karamsarlığa kapılamam kanki. Benim işim bundan sonra başlıyor. Benim gibi olan bir sürü meslek liseli var. Yüzde ellimizi okullarda zor tutuyoruz. 
Çok sinirlenmiş olabilirim ama gün gelecek meslek liselilerin de yüzü gülecek. Yakarsa dünyayı garipler yakar demiş Müslüm Baba. Biz de garip sayılırız. 
Hadi bakalım kardeş, bundan sonra sistem düşünsün!

ÖNCEKİ HABER

Mutlu Kaya'yı vuran eski erkek arkadaşına 15 yıl hapis

SONRAKİ HABER

Madalyonun diğer yüzü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...