13 Mayıs 2016 00:49

Madenlerde huzur yok

13 Mayıs 2014’ün öncesine dönüldü. Sadece Soma’da değil, Türkiye olarak madenlerde ve diğer iş kollarında köklü değişimler olmalıydı ama bu olmadı.

Paylaş

İmbat’tan Bir İşçi

Katliam günü, serseri vardiyasından (gece vardiyası) gelmiştim, evdeydim. Arkadaş aradı, durumdan bahsetti. Hemen hastaneye gittim. Baştan 3 işçi hayatını kaybetti diye söylediler. Sonra bu rakam sürekli arttı; 8 oldu, 10 oldu. Böyle olunca hemen facianın olduğu yere gittim. Ana baba günüydü. Ağıtlar, yaralı kurtulanlar, çığlıklar, ağlayanlar... Bizim İmbat’tan da içeriye yardım için girenler oluyordu. Girenlerin bir kısmı baygın olarak dışarıya çıkartılınca korktuk, içeriye giremedik. Bir şok yaşıyorduk. Sayının bu kadar fazla olması şoku artırıyordu.

Bu katliam, mesleğimizden soğuttu bizi. O şirket, bu şirket ayrımı yapmadan; madenlerde çalışan bütün işçiler olarak tepkimizi dile getirdik o günlerde ama yine de gariban kesim olduğumuz için, bu konuda bilinçsiz olduğumuz için tepkilerin ardı gelmedi.

İlk başlarda bizlerde de korku oluştu, madenlere girmek istemiyorduk. Ama daha sonrası ekmek parası kazanmak için mecburen yine yerin altına girmek zorunda kaldık. Bu 2 yıl içerisinde ücretler açısından biraz olumlu değişimler oldu ama iş güvenliği noktasında değişen bir şey yok. Rödevans sistemi devam ediyor. Bu katliam unutuldu, 13 Mayıs 2014’ün öncesine dönüldü tekrar.

Sadece Soma’da değil, Türkiye olarak madenlerde ve diğer iş kollarında köklü değişimler olmalıydı ama bu olmadı. İşçilere hakaretler örneğin, aynen devam ediyor. İşçiler, atılma tehdidi altında sürekli. Maden işçisi, diğer kesimlere göre daha örgütsüz olduğundan; yeterli kazanımlar elde edemedik.

Patronlar, mücadele eden işçileri, biraz önde olan işçileri işten atıyor. İmbat’ta da yaşadık. O yüzden bizler de korkuyoruz. Hâlâ daha maaşımızın, yevmiyemizin resmi olarak ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Aldığımız maaşın bir kısmını borçlu olarak gösteriyorlar. İşçiler, içeriden avans çekiyormuş gibi gösteriyor şirket. İleride belki bu parayı isteyecekler bizden. Sendika bunlara göz yumuyor. Sendika, işçinin değil, patronun sendikası gibi davranıyor.

Yıllık kömür hakkımızı, yeni sözleşmede, bir takım oyunlarla düşürdüler. Haftalık 2 günlük tatil hakkımızın yanı sıra, bizim gibi riskli iş kollarında aylık 2 günlük ekstra izin hakkımız var ama bunu kullandırtmıyorlar. İşçiler, işten atılma tehdidi yüzünden ne patrona ne de sendikaya karşı seslerini çıkartabiliyor. Bizim madende de diğer madenlerdeki işçilerde de huzur yok şu anda.

Katliamdan önce, ücretler düşüktü, işçi, “kaybedeceğim bir şey yok” diyerek, dayıbaşlarından, patronun adamlarından korkmuyordu. Şimdi ücretler de artınca, bu işsizlik ortamında, eline geçen kısmen de olsa iyi ücreti kaybetmemek için sesini hiç çıkartamıyor. Böyle giderse, bir takım şeylerin değişeceğini düşünmüyorum. İktidar, işçiyi, parayla teslim alıyor. Biz işçilere, özgür, rahat bir örgütlenme imkânı verilmiyor. Özgür bir örgütlenme imkânımız olsa, belki o zaman düzeltebiliriz bu olumsuzlukları.

ÖNCEKİ HABER

Direnmek güç ve moral verdi

SONRAKİ HABER

Önce emniyet sonra üretim olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...