07 Mayıs 2016 11:43

Örgütlü olmazsan modern hapishanelerde ömrünü verirsin

Biz kadın işçiler örgütlenmenin başını çekmeliyiz diyorum. Çünkü kadın işçiler en aşağılık şeylere maruz kalıyorlar, dünyanın yükünü taşıyorlar.

Paylaş

Ben Dudullu Organize Sanayi’de bulunan Beybi Plastik Eldiven ve Çuval Fabrikasında çalışan onlarca kadın işçiden biriyim. Ordu’dan İstanbul’a taşındığımızdan beri birçok fabrika ve işyerinde çalıştım. 

Bir süre önce Greif’de çalışıyordum. 1-1,5 yıl kadar önce Greif’de sendikalaşma çalışması başladı. Çok kötü koşullarda çalışıyorduk. Greif genelinde 44 taşeron firma vardı. Bizi köle ticareti yapar gibi o taşeron firmadan bu taşeron firmaya devrederek sırtımızdan rant devşiriyorlardı. Ücretlerimiz düşüktü. Mesai paralarımız ödenmiyor ya da geç ödeniyor ve bir kısmı gasp ediliyordu. Kadın işçiler ikinci sınıf muamelesi görüyordu. Bazılarını kadroya alarak susturuyorlardı, benim gibi çok sayıda kadın ve erkek işçi arkadaşlarımıza kadro verilmiyordu. Buna itiraz ettiğimizde ise kapı gösteriliyordu. Ustabaşı ve idari müdürlerin tacizleri eşliğinde çalışmak zorunda kalıyorduk. “Artık yeter” deyip sendikalı olmaya karar verdik ve DİSK/Tekstil Sendikasında örgütlendik. TİS sürecinde kirli pazarlıklar döndü, bunu kabul etmeyince işten atma tehdidi dâhil her yolu denediler. Buna açık kapı bırakan Tekstil Sendikasıydı. Sonunda işten atıldık ve yeniden o fabrika bu fabrika dolanarak iş aramaya başladık. 
Sonunda geldik Beybi Eldiven Fabrikasına girdik, hem de bizim Greif’de çalıştığımız binada işe başladık. Dış görünüşü iyi ama içi hapishane gibi. Modern hapishane olan bu fabrikada görülmeyen ağır sömürü, hakaret, taciz yok. Kadın işçi olarak üç vardiya sistemine girmeyeyim diyordum, çünkü üç vardiya sistemi iki çocuğumu görmemi engelliyor, ama mecbur kaldım. Sosyal hayatım yok. Eşimi bile göremez duruma geldim. Fabrika büyüyor, bizim ücretlerimiz eriyor, 1300 lirayı geçmiyor. Fazla mesailerle 1500 lira oluyor. Eşim şeker hastası, fiziksel rahatsızlıkları var, çalışamıyor. Ay sonunu zor görüyoruz, geçinemiyoruz. İş koşullarımın ağırlığından, geçim derdinden, borçlardan, erkeklerin tacizinden, küfürlü konuşmalarından psikolojim bozuldu. Depresyon ilaçları kullanıyorum. Hâlbuki sendika olsaydı belki bunları yaşamazdık. En azında Greif’de fazla mesailerle 1600-1700 lira alabiliyorduk. İşimiz garanti değil, iş güvencemiz yok. İşçi sağlığı, iş güvenliği açısından da riskli bir işyeri. Kansere yakalanma riski var. Sağlık taraması yok. Akciğer filmimiz bile çekilmedi. Ustabaşılar gardiyan gibi. Şu kadar mal üretilecek diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Ben bütün bunlardan anladım ki örgütlülük olmazsa, pazarlık gücün olmazsa, birlik olmazsan bu modern hapishanelerde ömrünü verirsin ve canından olursun. Kazanan patron olur, kaybeden benim gibi işçiler olur. 
Onun için en başta biz kadın işçiler örgütlenmenin başını çekmeliyiz diyorum. Çünkü kadın işçiler en aşağılık şeylere maruz kalıyorlar, dünyanın yükünü taşıyorlar. Evde koca, fabrikada ustabaşı, müdürlerin şiddetine uğrayan biziz. Bu kahrolası sisteme, sömürüye dur demenin zamanıdır. Onun için örgütlenmek hayatidir. 
Beybi Eldiven’den bir kadın işçi 
Ümraniye / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Tek başına itiraz etmenin sonucu işsizlik oluyor

SONRAKİ HABER

Eve külçe gibi geliyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa