24 Şubat 2016 10:16

Islahat Fermanı, Kanuni Esasi, Memurin Kanunu, 657: Osmanlı’dan günümüze personel rejiminin evrimi

Paylaş

Erkan AYDOĞANOĞLU
Eğitim Sen Eğitim Uzmanı

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) 1965 yılında yasa olarak çıkmış olmasına rağmen, personel rejiminin köklerini 1856 Islahat Fermanı’na kadar götürmek mümkündür. Islahat Fermanı’nda, Osmanlı Devleti tebaasından hangi milletten olursa olsun, devlet hizmet memuriyetlerine kabul edilecekleri, yeteneklerine göre herkes için geçerli olan hükümlere tabi olacakları belirtilmiştir.

1879 yılında yürürlüğe giren Kanuni Esasi’nin 17. maddesinde bütün Osmanlı toplumunun kanun önünde eşit olduğu ifade edildikten sonra, 19. maddede Osmanlı tebaasına mensup herkesin ehliyet ve kabiliyetlerine göre uygun memuriyetlere kabul edileceği hükme bağlanmıştır. 1883 tarihli Memurin Mülkiye Terakki Tekaut Kararnamesi ile memurluğa alınmak için gerekli şartlar belirtilmiş, kamu personel yönetimine yönelik olarak hukuki düzenlemeler üzerinden personel sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak bugün bilinen anlamda merkezi bir personel rejiminden bahsetmek mümkün değildir.

Cumhuriyet döneminde 1926 tarihli ve 788 sayılı Memurin Kanunu çıkarılmış, kamu personelinin genel bir statü içerisinde düzenlenmesi ve o günün şartlarına göre kamu personel sisteminin oluşturulmasında gerekli temel ilkeleri ortaya konulmuştur. 788 sayılı Memurin Kanunu, ilk kez memurlar ve hizmetliler ayırımına yer vermiş, memurları hizmetin asil elemanı, hizmetlileri ise hizmetin yardımcı elemanları olarak kabul etmiştir. Memurin Kanunu, asli ve yardımcı hizmet ayrımını benimsemiş olmakla birlikte, her iki hizmetin memurlar eliyle yürütülmesini öngörmüştür.

700’DEN FAZLA DEĞİŞİKLİK YAPILDI

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 23 Temmuz 1965 yılında yürürlüğe girmiştir. Daha önce personel sistemine yönelik olarak çıkarılan kanun ve diğer düzenlemelere göre oldukça detaylı ve sistematik olan 657 sayılı kanun maddeleri ile ilgili olarak bugüne kadar 700’den fazla değişiklik yapılmış ve ilgili dönemin ihtiyaçlarına göre düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 657 sayılı yasada en fazla değişiklik 2002 sonrasında “torba yasa” düzenlemeleri şeklinde yapılırken, kamu personel sisteminde esnekleşme, performans, angarya ve güvencesiz çalışma uygulamalarını arttırmak hedeflenmiştir. 657 sayılı yasada özellikle son yıllarda yapılan değişiklikler ile çok sayıda hak kaybı yaşanmış, iş güvencesini ilgilendiren maddeler birer birer ayıklanmıştır.

ANGARYA, MOBBİNG, GÜVENCESİZLİK ARTTI

Özellikle 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı torba yasa ile kamuda sözleşmeli ve geçici istihdam, esnek çalışma, performans değerlendirme, ödünç memurluk, disiplin ve cezalandırmaya ilişkin hükümlerle ilgili önemli düzenlemeler yapılmış, kamuda güvencesiz istihdam pratiklerinin önü büyük ölçüde açılmıştır. 657 sayılı yasada yapılan değişiklikler dayanak yapılarak kamu kurumları tarafından performans değerlendirme ölçütleri oluşturulmuş, sağlıkta uygulanan ve iş yoğunluğunun artması, angarya çalışma, mobbing gibi somut sonuçlar ortaya çıkaran uygulamalar artmaya başlamıştır.

KESK’e üye sendikaların üye ve yöneticilerine yönelik “geçici görevlendirme” adı altında yapılan sürgünler artmıştır. Sendika üyeleri sosyal paylaşım sitelerindeki yorumları nedeniyle açığa alınmakta, hatta memuriyetten men edilebilmektedir. Son olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün okullara ve diğer kamu kurumlarına yazı göndererek, emniyette çalışmak üzere “geçici görevle” personel talep etmesi, 6111 sayılı torba yasa ile yasalaşan “ödünç memurluk” uygulamasının somut bir örneği olarak dikkat çekmektedir.

ÖNCEKİ HABER

Performans ve esnek çalışma emekçilere nasıl yansır?

SONRAKİ HABER

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: 657 dokunulmaz değil ama iş güvencesi kırmızı çizgimiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...