29 Kasım 2015 04:08

Suriye’de yeni hüsran dalgası: Bayırbucak, Cerablus, Azez…

AKP cephesine bakılırsa her şey Bayırbucak’ta olup gitse de Suriye’de çarpışan stratejiler içerisinde Bayırbucak’ın yeri çok küçük. Bu tablo, aslında gözü Cerablus ve Azez’de olan AKP’nin de iyice yaklaşan son ‘stratejik derinlik’ hüsranının özeti gibi.

Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

“Şimdiii, bu olay tabii aslında malum, Bayırbucak Türkmenleriyle alakalı bir konu…”
Erdoğan’ın, Can Dündar’ı “Bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle kolay bırakmam onu” sözleriyle tehdit ettiği konuşması, 3 zarfla(tabii, aslında, malum) inandırıcılığı artırılmaya çalışılan bu cümleyle başlamıştı.
“Malum”, dil bilgisinde zarf, belirsizlik taşıyan bir eylemi anlaşılır hale getirir, belirteçtir.
Bir eylemin ihtiyaç duyulandan fazla zarfla açıklığa kavuşturulmaya çalışılması ise şüphe uyandırıcıdır.  Vizontele’deki Deli Emin’in “Kesin kavga çıkacak yani galiba, herhalde”si gibi düşünebilirsiniz.
Elbette Erdoğan’ın tereddüdü ve aşırı zarf kullanma ihtiyacı, Deli Emin gibi ne olduğunu ya da olacağını kestirememesinden değil. Onunki daha çok gerçekleri eğip büken onlarca cümle sarf etmeden evvel kendini ‘Bayırbucak Türkmenleri Kurtarıcısı’ rolüne hazırlamanın bir idmanı.
Buna “Nerede bir zalim varsa onun yanında olacağız” gibi gaflarıyla tanınan Ahmet Davutoğlu’nun henüz hakim olmadığı bir söylev tekniği de diyebiliriz.
Evet her şey Bayırbucak’ta başlamadı ama Suriye Fatihi olma hevesiyle yola çıkan Erdoğan artık Bayırbucak’la Atme (Azez ve Cerablus da gidici) arasına sıkışmış durumda.

AKP NİYE ‘BAYIRBUCAK’ DİYE TUTTURDU?

Suriye’yi cihatçılarla işgal planına milliyetçi/devletçi medya ve halk kitlelerini yedeklemek uğruna öne çıkarılan “Bayırbucak Türkmenleri” teranesi son dönemde Rusya’nın hava saldırılarıyla Suriye ordusu güçlerinin ilerlemesi sonucu çökme eşiğine geldi.
Lazkiye’nin meşhur Alevi Dağları(Cebelül Aleviyyun) ile Kürtlerin Dağı(Cebelül Ekrad) arasına sıkışmış bodur tepelerden bir “Türkmen Dağı”, “Türkmen Yurdu” yaratma, bunu da Suriye’ye müdahalenin meşrulaştırıcısı haline getirme stratejisi, uzun süredir Türkiye’nin Ahraru’ş Şam, el Nusra Cephesi ve diğer cihatçı grupları beslemesini kolaylaştırmıştı.
Silah Bab el Hava’dan Ahrar ve Nusra’ya da gitse, Tel Abyad’dan IŞİD’e de gitse(mazi Erdoğan’ın kalbinde bir yaradır) sığınılan “Bayırbucak Türkmenleri” hikayesi artık son demlerini yaşıyor.
Erdoğan’ın “Silahsa silah” diyerek açıkça savunduğu, bu gerçeğin haberini yapan Can Dündar ve Erdem Gül’ün ise “ajanlık” gibi suçlamalarla tutuklandığı “cihatçı besin yolu” son günlerini geçirirken iflası seneler önce ilan edilen Suriye stratejisiyle Türkiye’nin yapabilecekleri kısıtlı. Bu yüzden ABD’nin söylediği kadarını ya da ABD’den izin alabildiği kadarını koparma amacındaydılar.
Önem seviyesi düşük bir bölge olan Bayırbucak, milliyetçi kamuoyunu yedekleyebilmenin(seçimde olduğu gibi) bir simgesi olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. Türkiye ise ne oradaki Türkmen cihatçıları ne de Çeçen, Suudi, Tunus vs. milletlerinin cihatçılarını umursuyor. Türkiye’nin gözü önce Cerablus’ta, uzun vadede ise Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte Nusra ve Ahrar’ın öncülüğündeki gruplara fethettirdikleri İdlip’te.

CERABLUS CEPHESİ AKP’YE KABUS GÖRDÜRECEK

İdlip, son dönemdeki hareketlilikten anladığınız üzere, Lazkiye’nin kuzeydoğusundan baskılanmaya başladı bile. Yine de, Türkiye ile olan uzun sınırı düşünüldüğünde lojistik bakımdan büyük bir avantaja sahip ve kısa vadede kurtarılamayabilir.
YPG’yi durdurmak için ABD’ye “Güvenli bölge” ilan ettirmek istedikleri IŞİD kontrolündeki Cerablus-Minbic-Bab-Dabik hattında ise epey olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Halep’in kuzeydoğusuna tekabül eden bu bölgede Türkiye Devleti’nin müttefiki cihatçılar IŞİD’e karşı ilerleyemiyor. Bu da ABD’de Türkiye’yle benzer tezleri savunan ve sürekli Ahrar’a “daha ılımlı gözükmesi”, Nusra’ya da “El Kaide ile bağlarını koparması” çağrısı yapan gözü kara Suriye müdahalecilerinin elini zayıflatıyor.
Bugüne kadar ABD’nin YPG ve müttefiki birtakım eski ÖSO’cuları Cerablus’a yürümekten alıkoyan çekincesi Türkiye’nin “kırmızı çizgisi”ydi.
ABD’nin AKP’ye seçim zaferi getiren PKK’yle savaşa onay vermesinden bu yana gittikçe rengini açtırdığı bu çizgi, bir Cerablus hüsranıyla tarih olmaya çok yakın. Bu yazının yazıldığı Perşembe günü bir grup “Uzman” ABD ordusu mensubu, Rakka ve Cerablus operasyonlarını koordine etmek için Kobani’ye geldi. Birkaç hafta içerisinde olacakları tahmin etmek zor değil.
Rusya ile girdiği -ve kesinlikle ABD’den bağımsız ele alınamayacak- restleşme sırasında ABD’den beklediği desteği göremeyen Türkiye’nin şu anki “yalnız” haliyle bunları engelleme şansı bulunmuyor. Haftalardır kamuoyunu Bayırbucak Türkmenleri edebiyatıyla oyalayan, ülkücü, alperen vs. bilumum yarım akıllıyı bu bölgeye gönderen AKP için artık “Biz bu boku(uçağı) niye yedik(düşürdük)” diye düşünmekten başka yapacak bir şey yok. Erdoğan’ın karizmasını aynı cümleye sıkıştırılan 3-5 zarfın kurtaramayacağı bir aşamaya gelindi.
Her şey bu kadar keskinleşir, ABD ve Rusya kampları ciddi adımlar atarken bu, büyük bir strateji değişikliğinin ya da daha tehlikeli bir geleceğin habercisi olabilir.


KİMLER TUTUKLU, KİMLER ‘HABERCİ’…

AKP ve medyasının propaganda yöntemlerinin sefaleti Bayırbucak kriziyle bir kez daha ortaya serildi. Anlatacağım hikaye bir ibret vesikasıdır.
@anarko_cerablus hesabı 20 Kasım, saat 18.14’te “Mihraç Ural Rus votkaları ile geliyoruz. Cihatçı bebeler kaçmayın diyormuş” tweet’ini atar. Herkes güler, eğlenir, retweet’ler alınır, fav’lar verilir.
Bu tweet’i görenlerden El Cezire Türk Muhabiri Yılmaz Bilgen, troll tweet’ine biraz hayal gücü ekler ve 21 Kasım, saat 03.59’da “Mihraç Ural’ın adamları telsizden ‘Kadınlarınızı sakın Türkiye’ye kaçırmayın. Rus votkaları ile evlerinize geliyoruz’ diye anons geçiyor” yazar.
Sosyal medyada Bilgen’in kaynağının @anarko_cerablus olduğunun ortaya çıkmasıyla uzun bir mavra döner.
Aşağıdaki ise ertesi günün Star Gazetesi manşeti alt başlığıdır:
“Diktatör Esad, katillerini şimdi de Suriyeli Türkmenlerin üzerine sürdü. Rus desteğiyle kritik tepeleri ele geçiren şebbihalar “Kadınlarınızı Türkiye’ye kaçırmayın. Rus votkalarıyla geliyoruz” diyerek tehdit etti.”
Aynı insanlar bugün Can Dündar ve Erdem Gül’e gazetecilik dersi vererek ajanlıkla suçluyorlar.
Yorum sizin.

ÖNCEKİ HABER

Selfie değil, bi’ foto?

SONRAKİ HABER

Gazete sayfalarındaki arsız mahkeme

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...