16 Ağustos 2015 05:58

'Dersim destanı'ndan ‘Ne yaptı lan size bu devlet’e bakmak

Hangi tarafından tutulursa tutulsun insanın elinde kalan bir rezillik manzumesi ‘Dersim Destanı’. Özel Harekatçınınki ise devletin ona tanıdığı sınırsız yetkinin hülyalı sarhoşluğu ile güç gösterisinde bulunma edepsizliği. Kendini devlet olarak görmenin fiyakalı kibri ile ‘ne yaptı lan size bu devlet’ diyebiliyor rahatlıkla.

'Dersim destanı'ndan ‘Ne yaptı lan size bu devlet’e bakmak

Özgün E. BULUT

“Ne yaptı lan size bu devlet? Hepinizi tanıyorum ben. Kim ki hainlik yapıyor karşılığını görecek! Türk’ün gücünü göreceksiniz!” Hakkari’de yere yatırılan 52 inşaat işçisine bu şekilde bağırıyordu özel timden ya da özel harekâttan biri. Görüntüleri çeken de kendisi üstelik. Ne mi oldu sonra. Terörist dediği vatandaşlardan 46’sı serbest bırakıldılar. Kalanlar da ne olur ne olmaz diye tutuklanmışlardır. Bu kahraman vatan evladının yumruğunu görünce beynim otomatikman Dersim’e gitti. Öyle plan dâhilinde olan bir gitme de değildi. Tam da bu günlerde okuduğum Tarih Vakfı Yurt Yayınlarınca basılan, Necmeddin Sahir Sılan Arşivinin, Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik, Dersim-Sason (1934-1946) isimli kitapta yer alan ‘Dersim Destanı’ isimli şiir/destandan ‘değişen bir şey yok’ düşüncesiyle gittim.
Dersim Destanı, 1939 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Matbaası’nda basılmış,‘Türk’ün gücünü gösteren’ vesikalardan. Dersimli şahsiyetlerin de ismi kullanılarak meydana getirilmiş, gerçekten de güç gösterisi olarak yazılmış bir propaganda bombası. Sosyal medya o dönemde olsaydı muhtemelen bu vesika da patlardı. Eminim ki bu destanı okuyan şairler, bu denli güçlü bir şiir karşısında yazdıkları şiirlerden utanmışlardır. Şahsen ben çok utandım ve bu utancıma devletin gücünü görememe cibilliyetsizliğini de ekleyerek üstelik. 1939’dan 2015’e uzanan bitmez tükenmez bu güç, büyüklük dersleri vermekten bıkmadı. Utandırmaktan bıkmadı.

VİDEO: Ne yaptı lan size bu devlet?

‘DEVLETE BAĞLANIN, DURMAYIN GEVŞEK’
Destan, birlik beraberlik duygusuyla başlıyor gibi görüntü veriyor önce, ardından yumruğunu sıkıyor bir süre, konuşuyor, ‘ne yaptı lan bu devlet size’ diyor ve kroşelerini patlatıyor. “Kaynaşak bir ayrı gayrı seçmeyin,/ Sizdenim bir yana koyun gümanı,/ Öyle garip bakıp geçmeyin,/ Gelin hemşeriler sohbet zamanı.” Bu dize birlik beraberliğin içini dolduran dizedir. “Devlete bağlanın, durmayın gevşek,/ Nemruda tokmaktır, Eyyuba döşek,/ Devletin kadrini bilmeyen eşek,/ Girsin cehenneme yesin samanı.” Bu dizede yumrukların sıkılıyor yavaşça. “Sevin Pülümüre, tren gelince,/ Devlet baban olur, kadir bilince,/ Konuşmağa alış yurdun dilince,/ Türk dili, Er dili, yiğit lisanı.” Yumrukların konuştuğu ve gücün gösterildiği dize. ‘Yoksa karışmam’ diyor. ‘Kadir kıymet bilmezsen, er dili, yiğit lisanını öğrenmesen, gayri sen bilirsin’ diyor.
Klasik bir modernleşme çığlığı gibi yazılmış. Yolu medeniyet olarak gören bir modernizm bu. Seyit ve ağalar, cahil halkı kandıran, kanlarını emen olarak anlatılıyor. Oysa Dersim’de zaten böyle bir durum söz konusu değil. Devletin bakış açısı bu. Hoşnutsuzluktan, açlıktan, yoksulluktan kendini değil; seyit ve ağayı sorumlu tutuyor. Ağalara sığınıp, devletin devamlılığını ağaların omzuna yükleyerek yürüten bir devletin, böyle şiirlerle ders vermesi ise mizahtan başka bir anlam ifade etmiyor. Her seçimde bölgede dayandıkları biricik güç ağalardır ve meclise halkın temsilcisi olarak bu ‘zalim ağalar’ getirilir. “Cahil halk bilmeden sana eğildi, / Karnı tokluğuna bile değildi, / Ne mal olduğunu nihayet bildi, / Hay papuçun dama atıldı ağa.”

‘TUNCELİ’DİR ARTIK ADI DERSİM’İN’
Hangi tarafından tutulursa tutulsun insanın elinde kalan bir rezillik manzumesi ‘Dersim Destanı’. Özel Harekatçınınki ise devletin ona tanıdığı sınırsız yetkinin hülyalı sarhoşluğu ile güç gösterisinde bulunma edepsizliği. Kendini devlet olarak görmenin fiyakalı kibri ile ‘ne yaptı lan size bu devlet’ diyebiliyor rahatlıkla. Belli ki ‘Dersim Destanı’ndan bihaber. Destan özel harekatçıdan daha lirik ve manzum. Tek farkları bu. Tehditse tehdit, ders vermeyse ders verme, güçse güç. “Yollar yapıldı köprüler kuruldu,/ Davalar görüldü sular duruldu,/ Karşı gelenlerin hepsi vuruldu,/ Tunceli’dir artık adı Dersim’in.” Devletin o günden bugüne değişmeyen yekpare dili ve algısı bundan ibarettir. Kurumlarıyla, destancılarıyla, ‘iyi çocuklarıyla’ ne yazık ki algı hep aynı düzeydeydi ve sallanan ‘aklınızı başınıza alın’ parmağıyla, sıkılan yumrukla düzeyin niteliği gösteriliyor sadece.
Kuru sıkı sallama ile ne yazık ki bir şey çözülmüyor. Beylik laflarla da ancak sosyal medyaya malzeme olunuyor. Beylik derken öyle edebi kalıp falan da değil. Tamamen devletin kudreti, gücü ve şefkati üzerinden kurulan cümleler bunlar. Yakarım, yıkarım, dersinizi veririm. “Hamdolsunki hükûmet,/ Verdi tamam dersini,/ Ne seyit var ne Gubat,/ Sepetledi hepsini.” Hamdolsun ki ders görmek, dersini almak böyle bir şey.

Evrensel'i Takip Et