Karayipler’in Yunanistan’ı: Porto Riko
ABD’nin Karayipler’deki sömürge adası Porto Riko, kreditörlere ödemesi gereken borcu ödeyemeyerek resmen iflas etti. Ülkeyi sömüren ABD mali sermayesi, bölge valisine acı tasarruf paketleri dayattı. Eğitim başta olmak üzere pek çok alanda kısıtlamalar yapıldı. Ancak hiç bir kısıtlama tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi krizin aşılmasına yol açmadı. Tam tersine iflasa sürükledi.

Yücel
ÖZDEMİR
Dünyanın gözünün Yunanistan’ın iflasında olduğu şu dönemde, Karayipler’deki ABD sömürgesi Porto Riko, adeta sessiz sedasız iflas etti. 3.7 milyon nüfusu ülke, sözde ABD’ye “hür şekilde” bağlı bir ada. Ancak, başta dış politika olmak üzere pek çok alanda ABD’ye bağımlı. Bu nedenle fiili olarak ABD’nin bir eyaleti durumunda.
Uzun süredir borç batağı içinde olan Porto Riko, ABD, IMF ve çeşitli yatırım fonlarının verdiği yüksek faizli borçla ayakta duruyordu. Gelinen aşamada toplam 72 milyar dolarlık devasa bir borç batağı içinde çekilen Porto Riko, 3 Ağustos günü kreditörlere ödemesi gereken 58 milyon dolarlık borç dilimini yatırmadı. Haziran ayında New York Times gazetesine bir demeç veren Porto Riko Valisi Alejandro Garcia Padilla, borçları ödeyecek durumda olmadıklarını belirterek iflas mesajı vermişti. Ancak, adanın ABD ile var olan özel sömürge statüsünden ötürü iflas etmesinin yasal olarak söz konusu olamayacağını ileri sürülerek, bunun gerçekçi olmayacağı dillendirilmişti. Gelinen aşamada Porto Riko’nun ABD’den bağımsız bir şekilde iflas edip etmeyeceğini düzenleyen bir yasa tasarısı halen Temsilciler Meclisi’nde onaylamayı bekliyor.
KRİZİN GEÇMİŞİ
Almanya’da yayınlanan Neues Deutschland gazetesinde yer alan habere göre, Porto Riko’nun borçlanma süreci 2006’ya kadar uzanıyor. ABD’nin sömürgesi olduğu için ABD Kongresi 1996’ya kadar Porto Riko’da üretilen malları özel bir teşvikle destekliyordu. Ancak bu tarihte teşvik desteği kaldırıldı. Böylece, Porto Riko’da üretilen mallar piyasaya eskisi gibi fazla sürülemez oldu. 2006’dan itibaren ise dünya genelinde başgösteren ekonomik Porto Riko’yu hızlı şekilde etkiledi. ABD Senatosu tekeller için Porto Riko’da uyguladığı vergi ayrıcalığı da bu tarihte kaldırdı. Bu tarihe kadar tekeller için ucuz ve kuralsız çalıştırmanın söz konusu olduğu Porto Riko’da artık ABD’deki asgari ücret ve çalışma yasalarının geçerli olması kararlaştırıldı.
Bu yeni düzenlemelerle ayrıcalıkların kaldırmasıyla birlikte başta ilaç tekelleri olmak üzere diğer sektörler ülkeden hızla çekilmeye başladılar. Bu koşullarda Porto Riko ekonomik olarak zor durumda olduğu için sürekli borç arayışına girdi ve ABD’li yatırım fonları ve mali sermaye grupları yüksek faiz karşılığında Porto Riko’nun tahvillerini satın almaya başladılar.
ABD’nin sömürgesi olan ülkede bu kadar sorun yaşanırken bölge valisi para politikaları belirleyecek yetkiye de sahip değil. Ayrıca, 1920’da imzalanan “Deniz Ticaret Kanunu” anlaşmasına göre Porto Riko tarafından deniz yoluyla satılacak bütün malların ABD gemileri tarafından taşınması öngörülüyor.
FATURA PORTO RİKO EMEKÇİLERİNE
ABD mali sermayesi tarafından borç kıskacına alınan Porto Riko’da, verilen borçların yüksek faizlerle birlikte geri alınması için bölge yönetimine sürekli acı reçeteler dayatıldı. Sürekli yeni kısıtlamaların yapılması istendi. 2010’da dayatılan kısıtlama paketinde kamu kurumlarından kitlesel işten atmaların yanı sıra su, benzin ve elektrik fiyatlarının artırılması, vergilerin yükseltilmesi yer alıyordu. Ayrıca emeklilik maaşlarının düşürülmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi, sağlık ve eğitim hizmetlerinde önemli kısıtlamaların yapılması hayata geçirildi. Bu çerçevede ülke genelinde çok sayıda okul kapatıldı.
The Guardian’ın haberine göre, 34 farklı ‘hedge fonu’ yaptıkları araştırmada hükümetin kitlesel eğitim için öğrenci başına yapılan eğitim harcamasının çok fazla olduğunu öne sürerek kesinti yapılmasını dayattı. Ayrıca hedge fon yöneticileri, Porto Riko hükümetinden, 4 milyar dolar değerinde olduğunu öne sürdükleri kamu binalarını satışa çıkarmasını, daha fazla vergi toplamasını, eğitim alanındaki kamu harcamalarını da büyük ölçüde azaltmasını istiyorlar.
ÇOCUKLARIN YÜZDE 50’Sİ YOKSULLUK İÇİNDE
Ülkede her ne kadar resmi rakamlara göre işsizlik yüzde 14 görünse de gerçekte bunun çok daha üstünde. Basında yer alan haberlere göre adadaki çocukların yüzde 50’si yoksulluk içinde yaşıyor.
AB, AMB ve IMF (Troyka) tarafından Yunanistan’a dayatılan acı recenin aynısı olan bu dayatmalar tahmin edilebileceği gibi Porto Riko’da da olumlu bir sonuç vermedi. Tersine ülke genelinde yoksulluk ve işsizlik hızla arttı. Özellikle gençlik arasında büyük huzursuzluklar baş gösterdi. Güvenli bir gelecek arayışına giren Porto Riko’nun genç nüfusu, çareyi ABD’ye göç etmekte buldu. Verilen bilgilere göre adanın nüfusunun onda biri son 10 yılda dışarıya göç etti.
ABD sermayesi tarafından dayatılan planlara tepki de gün geçtikçe yükseliyor. Temmuz ayı sonunda öğretmenler, tasarruf amacıyla gündeme gelen eğitim kesintileri kapsamında, 63 okulun kapatılmasını protesto etmek için greve gitti. Eğitim Bakanlığı, daha önce kısıtlamalardan ötürü çok sayıda öğretmenin Ağustos ayında işsiz kalacağını açıklamıştı. Uygulamasından etkilenen öğrenciler de greve destek verdi.
BORÇLAR DONDURULACAK MI?
Resmen iflas eden Porto Riko’da yönetim, tıpkı Yunanistan hükümetlerinin uzun süre yaptığı gibi borçların dondurulmasını istiyor. Ancak sermaye ve ABD yönetimi buna sıcak bakmıyor. Zira borçların dondurulması durumunda kreditörlerin zarara uğraya bileceği ileri sürülüyor. Bütün bunlara rağmen başka bir çözümün olmadığını ifade eden Porto Riko yönetimi, 1 Eylül’de kamuoyuna bir plan sunacak. Bu da, Yunanistan’da olduğu gibi kreditörlerle ada yönetimi arasında uzun pazarlıkların başlaması anlamına gelecek.
SÖMÜRGE STATÜSÜ NEREYE KADAR?
Yaşanan kriz elbette Porto Riko’nun ABD ile olan ilişkisinin sorgulanmasına neden oluyor. Ne kendi başına bir eyalet, ne bir eyalete bağlı bölge konumunda olan Porto Riko, bağımsız bir devlet de değil. Özellikle dış ve mali politikalarda tamamen ABD’ye bağlı bir sömürge. Doların geçerli para birimi olduğu Porto Riko’da, 1917’de çıkarılan bir yasayla bütün yurttaşlar ABD vatandaşı. Buna rağmen bir eyaleti sayılmadığı için Porto Riko’da yaşayanlar ABD’deki başkanlık seçimlerinde oy hakkına sahip değiller. Buna rağmen partiler Porto Riko’da da seçim propagandası yapmayı elden bırakmıyorlar. ABD Temsilciler Meclisi’nde ise Porto Riko’nun bir temsilcisi var, ancak onun da oy hakkı yok. Yönetim mekanizması içinde bir rolü bulunmayan Porto Riko, bütün bunlara rağmen ABD bütçesine diğer eyaletler gibi vergi ödüyor. 2009 yılında toplam 3.742 milyar Dolar vergi ödendi. Ayrıca Porto Riko vatandaşları ABD ordusunda askerlik yapmak zorunda.
6 Kasım 2012’de Porto Riko’nun statüsü konusunda yapılan referandumda yüzde 54 bağımsız bir devlet olmaya karşı çıkarken, yüzde 61’i tam anlamıyla ABD’nin bir eyaleti olması gerektiği yönünde oy verdi.
Böylece, Porto Riko’nun ABD’nin 51. eyaleti olması istendi. Ancak bugüne kadar bu konuda da somut bir adım atılabilmiş değil. Son krizle birlikte, ABD’den kurtularak bağımsız bir devlet olmayı savunanların arttığı belirtiliyor.
Evrensel'i Takip Et