08 Temmuz 2015 13:16

Burjuvazi sömürmekte özgür; biz sömürülmekte özgürüz!

Liberalizmin muhafazarlıkla mutlu bir birlikteliğinin olduğu şu zamanlarda bu üniversitelerde verilen eğitim nasıl bir nesil amaçlar?Bir gençlik kuşağını her türden sömürüye yanıt verecek şekilde eğitmek bu 'özgür' üniversitelerin amacıdır.

Paylaş

Elif ERGİN
İstanbul

Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

Bir alışveriş merkezine girdiğinizde hele ki indirim sezonu ise vitrinlerde kocaman 'indirim/sale' yazılı süslü paketler, birbirinden şık kıyafetler içinde olan manken afişleri görürsünüz. Üniversite sınav sonuçlarının açıklanması ile birlikte tercih dönemi de açılmış bulunuyor. İşte tercih dönemleri geldiğinde de liste yapmak bizim üniversiteli adayı arkadaşlarımız için AVM'de dolaşmak gibi bir şey. Neler yok ki 'eğitim mağazaları' nın vitrinlerinde.
Eğitim mağazası sözünü ironi olsun diye yazmadık. Eğitimin 'pazarlandığı' bir sistemde yaşıyorsak pazarlayanlara tüccar, pazarlandığı yere de dükkan ya da mağaza demek ironi olmaktan öteye geçiyor. Yani cepte ne kadar para varsa o kadar gelecek satın alabilirsin.
KERAMET ÜRETİM ARAÇLARI MÜLKİYETİNDE
Vakıf üniversitelerinin oldukça 'çekici' reklamları metroları, otobüs duraklarını, televizyon kanallarını süslüyor. İnci dişli kadın ve erkek arkadaşlar ellerinde kitap, defter, kalem, cetvel gibi araçlarla 'eğitimin zirvesinden yaşamın zirvesine', 'gençlik hareketi üniversitede', 'yaşamda 360 derece yeterlilik' gibi sloganlı afişleri süslüyor. Demokratik bir üniversite imajı vermeye özen gösteriyorlar. Kulüp sayıları ile övünüyor, bastıkları akademik yayın ve eğitim veren akademisyen sayılarını pazarlıyorlar. Hatta afişlerinde özgür üniversite gibi söylemler kullanıyorlar.
Demokratik ve özgür bir üniversite! Türkiye gençliğinin yıllardır mücadelesini verdiği üniversite! 'O zaman aramızda para toplayalım da demokratik ve özgür bir üniversitede eğitim görelim' diye bir seçeneğimiz de olmadığına göre sıkıntı, vakıf üniversitelerinin demokrasi ve özgürlük kavramlarını kimin için kullandığında yatıyor.
Oysa Türkiye'de parası olanın özgürlük gibi bir sorunu zaten yok! Liberalizme göre herkes özgür ama bazıları daha özgür. Herkesin bilgi edinme özgürlüğü var. Ama paran varsa bilgiye ulaşabilirsin!
OLMADI MÖSYÖ BURJUVAZİ!
Üretim araçlarına sahip olduğunuz oranda özgürlüğün kapıları size açık. Yani kapitalist bir toplumda ancak burjuvazi özgürlüğe sahip olabilir. Üretim ve özgürlük arasındaki ilişki kapitalizmde böyle işliyor. Üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmayanlar için bilginin pahalı olması ve ulaşılabilir olmaması bu düzenin kurallarından.
Çok değil birkaç gün önce bir gazetede yayınlanan bir haberin başlığına bakacak olursak 'özgür üniversite' diye reklam veren üniversitelerin de maskesini düşürmüş oluruz. Bahsini ettiğimiz haberin başlığı şöyle; "Prof. Dr. CEO dönemi geliyor" (detayını merak eden arkadaşlar Akşam Gazetesi'ne bakabilir.) Bizim ihtiyacımız böyle bir uygulama değilse bu ihtiyaç kimin diye soralım. Cevap TOBB'un yayınladığı bir raporun başlığında; 'Üniversite ve Sanayi İşbirliğinde Sanayi Kesiminin Beklenti ve Sorunları!' Evet on puanlık uzmanlık sorusunu bildiniz! Cevap; burjuvazinin ihtiyacı. Öyle olmasa 'ne kadar da özgürüz' diye hava atan bu üniversitelerde akademisyenlere niye soruşturmalar açılıyor olsun? Özgür bir üniversitede bilim insanı niye baskı görsün ki? Olmadı mösyö burjuvazi! Sizin özgürlük tanımınız iki yüzlü çıktı!
APARTMANDAN BOZMA ÜNİVERSİTE
Bilimsel üretimin toplum için olması gerekir. İnsanlığın ilerlemesi için üretilmesi gerekir. Ama eğer insanlık kavramınız şirketleriniz, fabrikalarınız ve artı değer sömürüsünden oluşursa bilimsel üretimi yapan üniversiteniz de ona
göre şekillenir elbet. Egemen sınıf ve onun temsilcisi hükümetler eğitim sisteminin ve üniversiteleri oyun hamuru misali istedikleri şekle sokmakta epey ustalar.
Türkiye'de kaç üniversite var diye sayılara baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor; toplam 172 üniversite bulunuyor. 105 tane devlet, 64 vakıf üniversitesi ve 7 tane de vakıf meslek yüksek okulu var. Vakıf üniversitelerinin sayısı 12 yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse %90 lık bir oranda artış göstermiş. Bir dönem hatırlarsanız iki katlı bir yer bulup üç masa atan dershane açar olmuştu. Şimdi de apartmandan bozma üniversiteler çoğalıyor. Kampüs yaşamından bile yoksun bu üniversiteler ne işe yarar?
Ya ülkenin genç işsizliğine 4 yıl boyunca kılıf olur ya gelecek vaadiyle umut tüccarlığı yapar ya diploma satar ya da bu vasıfların hepsine haiz olur.
TERCİH LİSTESİNDE İLK SIRA
Liberalizmin muhafazarlıkla mutlu bir birlikteliğinin olduğu şu zamanlarda bu üniversitelerde verilen eğitim nasıl bir nesil amaçlar?
Bir gençlik kuşağını her türden sömürüye yanıt verecek şekilde eğitmek bu 'özgür' üniversitelerin amacıdır! 172 üniversitenin olduğu Türkiye'nin eğitim durumunu açıklayacak başka bir cevaba ihtiyacımız olmasa gerek.
Onların eğitim sistemini bu denli rahat şekillendirmesinde kuşkusuz bizim örgütlülüğümüzün zayıf olması etken. Tercih listeleri yapılıyor şimdi elde kalem kağıt. Yeni bir üniversite yılı geliyor. Listemize hangi bölümleri yazıyor olursak olalım hepimiz birinci sıraya mücadeleyi yazalım. Yoksa burjuvazinin sömürmede bizim ise sömürülmede özgür olduğumuz günler bitmek bilmeyecek!

 

ÖNCEKİ HABER

Eğitim temelsiz ama liseler temel!

SONRAKİ HABER

Evren tarihin çöplüğünde; Eren gelecek mücadelesinde!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa