28 Haziran 2015 01:16

Kalkınma’nın Yolu Yeşil’in sonu

Bu açıdan Karadeniz bölgesinde bu projelerde ifadesini bulan 'kalkınma süreci' yaşamın ekonomik temellere indirgenmesi ve dönüştürülmesi anlamına geliyor. Başka bir deyişle 'toplumun iktisadileştirilmesi' olarak ifade edilebilecek bu dönüşüm, yaşam pratiklerinin paranın egemenliği üzerinden tanımlanmasıdır.

Paylaş

Özlem IŞIL
Umut KOCAGÖZ

yol bir duraksamaysa, yolculuk karşılaşmadır... (Kafka)

2007 yılında Doğu Karadeniz Turizm Geliştirme Planı (DOKAP) tarafından fikri temelleri atılan, bir kaç yıldır daha yüksek sesle dile getirilen ve (Çamlıhemşin, Rize) Fırtına Vadisi’ndeki fiili direnişle Türkiye kamuoyunda duyulan “yeşil yol” projesi, Samsun’dan Artvin’e kadar olan sekiz Karadeniz şehrinin yaylalarını otoyol ile birleştirmek, bu otoyol üzerine turistik tesisler inşa etmek, “Karadeniz’i Antalya yapmak” ve yayla turizmi ile kalkındırmak gibi planlar içeriyor. Şu an için çeşitli yaylalarda yol yapım çalışmalarının başladığı, bazı yerlerde ilerlemelerin kaydedildiği söyleniyor. Genel seçimlerin hemen öncesinde Fırtına İnisiyatifi’nin başlatmış olduğu fiili direnişle Kavrun yaylasında başlaması planlanan çalışmalar durdurulmuş, sosyal medya üzerinden başlayan kampanya süreci ile “yeşil yol” projesi ülke kamuoyuna yeniden taşınmıştı. Geçtiğimiz hafta sonu (20 Haziran) Kavrun yaylasında yapılan basın açıklaması ve hafta içinde açılan durdurma davası, bunun yanında İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan bilgilendirme ve örgütlenme toplantıları sürecin farklı mecralarda güçlenerek devam edeceğini gösteriyor.
“Yeşil yol” projesinin Karadeniz bölgesinde planlanan bütünlüklü dönüşümün bir parçası olduğu açık. HES, maden, baraj, sahil yolu, termik ve nükleer santral gibi “enerji ve kalkınma projeleri” ve yıllardır uygulanan tarım ve hayvancılık politikaları Karadeniz Bölgesi’ndeki yaşamı dönüştürmenin farklı vehçeleri olarak düşünülebilir. “Bölgesel Kalkınma” ve “ülkeye fayda” söylemleriyle yürütülen bütün bu projelerin, bölgede yaşayan insanları mülksüzleştirmek, yaşam alanlarını tahrip etmek, ortak kullanım alanlarını çitlemek ve mülkiyetlendirmek, geleneksel tarım ve hayvancılığı ortadan kaldırmak ve nihayetinde insanların göç etmesini zorunlu kılmak gibi sonuçları var. Bu açıdan Karadeniz bölgesinde bu projelerde ifadesini bulan “kalkınma süreci” yaşamın ekonomik temellere indirgenmesi ve dönüştürülmesi anlamına geliyor. Başka bir deyişle “toplumun iktisadileştirilmesi” olarak ifade edilebilecek bu dönüşüm, yaşam pratiklerinin paranın egemenliği üzerinden tanımlanmasıdır. Bir yandan bütün yaşam pratikleri, maddi ve manevi anlam dünyası para ve piyasanın egemenliği üzerinden tanımlanmakta, bir yandan da doğayla beraber inşa edilmiş toplumsal ilişkiler çözülmek zorunda kalmaktadır.

KARADENİZ KARADENİZ OLARAK VAR OLMADIĞI SÜRECE

“Yeşil yol” ile beraber tasarlanan “turizm cenneti” Karadeniz’de esasında otantikleştirilmiş bir Karadeniz anlatısını “hizmet” ideolojisiyle beraber dayatmakta. Bu tarz kitlesel turizm, Karadeniz’de Ayder ve Uzungöl’de örneği olmak üzere, “yerli” ile “turist” arasındaki karşılaşma ve temas ilişkisini ortadan kaldırmayı; “yerli”nin kendini otantikleştirerek sunması ve bu otantikliği satması üzerinden bölge ziyaretçisini de bir yaşam biçimini deneyimlemekten çok müşterileşmesi ve turistleşmesi anlamına geliyor. Bu “turistleşme” olgusu daha genel planda topluma dayatılan “bütün ilişkilerin para üzerinden hesaplanması” zihniyetinin bir sonucu olan neoliberal mekân tasarımını ve neoliberal öznelliği ifade etmektedir.

Karadeniz’de bir “yeşil yol” bölgeye gelecek turist sayısını diyelim ki arttırsın; ancak Karadeniz Karadeniz olarak var olmadığı sürece, bu sayının artmasının bir anlamı kalmayacak. Bu neoliberal özne için gidilen yer Karadeniz bölgesi değil, para ile satın alınabilen ilişkiler ve bu ilişkilerin ona sunduğu hizmettir. Burada temaslara, karşılaşmalara ve deneyimlere dayanan insan ilişkileri, yani “yolculuk”, teyet geçilen bir duraksamaya, yani yola indirgenmektedir.

Bizim bildiğimiz ve deneyimlediğimiz Karadeniz’i mümkün kılan şey, bugün HES, maden, termik, ve yeşil yol projesine karşı direnişe can veren, bölgede yaşayan insanların bir şekliyle canlı tutabildiği veya yeniden canlandırabildiği, mantığını paranın egemenliğinin dışında başka bir yerden alan ilişkiler, temaslar ve deneyimlerdir. Bu başka şeyin mantığı bir yerde yaylalara ulaşmak için patikalar açmayı, bir yerde hayatta kalabilmek için ekini kolektif toplamayı, bir yerde dereye atılan çöpleri temizlemeyi, bir yerde kendi hayatını ve yaşam felsefesini paylaşarak misafir ağırlamayı, bir yerde köyde yetişen ürünleri kolektifleştirebilecek üretici kooperatifi kurmayı, bir yerde ormanlara gözü gibi bakmayı ve kendi hukuk kurallarıyla yönetmeyi; yaşamı ve doğayı beraber düşünmeyi, insanlar arasındaki ilişkileri ortaklaştırmayı, yani “paylaştığımız her şeyi” ifade ediyor.
Karadeniz’de nereye bir yol yapılsa ve ulaşsa sonu hep yıkım ve katliamla sonuçlandı. Kıyı şeridini tahrip eden sahil yolu, HES ve maden için yapılan yollar, turizm için açılan yayla yolları, bir şekilde doğayı katlederken toplumsal ilişkileri de dönüştürdü. “Yeşil yol” adı altındaki proje de bu sürecin bir parçası, sadece Karadeniz’e değil, Türkiye toplumuna biçilmeye çalışılan neoliberal öznelliğin bir ifadesidir. 1 Bugün bu öznelliğe karşı Kuzey Ormanları’nda, 3. köprü ve HES projelerinde, kent bostanlarında ve fabrikalarda “paylaştığımız her şey” için mücadele edenler “yeşil yola” karşı da direnmeye devam edeceklerdir.  

1 “Yeşil Yol” projesini yürüten DOKAP’ın başkanı Ekrem Yüce’nin yaptığı açıklama buna önemli bir örnek olarak düşünülebilir: “Mesela Parkorman’da çok güzel yeme içme yerleri, tesisler var. Onlar bir yerde, yeşillik alan bir yerde. İnsanlar gayet güzel yararlanıyor. Bizim de burada böyle alanları açmamız gerekir. Biz de böyle hizmetler vermek istiyoruz.” http://www.diken.com.tr/yesil-yola-guzelleme-dogaya-zarar-vermeyecek-parkorman-gibi-olsun-istiyoruz/

ÖNCEKİ HABER

‘Restorasyon’ tarihi eserlere benzemesin de!

SONRAKİ HABER

Yeşil Yol ve hazır ol!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...