1 Mart 2007 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Sayıları binlerle ifade edilecek yargısız infazlardan biriydi karşılaştığım. O tarihte, İHD Ankara Şubesi Sekreteri idim. Muzaffer İlhan Erdost Şube Başkanımızdı. Olayla bizzat kendisi ilgilenmiş ve bizi de bilgilendirmişti:
İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi Zeynep Eda Berk, öldürülmüştü. Ben Edanın babası Duygu Berk ile yıllar sonra tanışacaktım.
Kızım o dönemin ABD Başkanı Bushun İstanbulu ziyareti arifesinde öldürüldü. Güya İstanbulda Busha suikast yapılacakmış!..(s.3)
Bu satırları yazarken, sevgili babamın armağanı olan lambalı radyomda hangi şarkı çalıyor biliyor musunuz? Gülünce gözlerinin içi gülüyor, kendimi senden alamıyorum Babamı, kız kardeşimi ve acıların en ağırı kızımı kaybettikten sonra, bu şarkıyı her dinleyişimde kendimi bir türlü tutamıyorum Bin kez lanet olsun Gelinciğimi koparan düşünceye Onun koparılması için emir verenlere ve onu koparan ellere bin kez lanet olsun.(s.4)
Gelincikleri Koparmasınlar yayınlanmayı bekleyen tarihe düşülmüş notlardır. Bir yargısız infaz öyküsüdür. Yaşam öyküsünün parçasıdır. Öykü, anılarla ve belgelerle bezenmiş.
Öyküde, emekli Almanca öğretmen-subayı Duygu Berkin ve eşinin çocukları ve dost/arkadaş çevresiyle ilişkileri, 12 Mart karanlığındaki Duygu Berkin hapislikleri, kızlarına ilişkin, ülkesine ilişkin umutları anlatılıyor. Zeynep Edaya yazılmış mektupları, yargısız infaz davasının belgelerini de görebiliyorsunuz
Bir mektupla bitiyor öykü
Canım kızım, biraz utanarak söylüyorum sana ama bu 8 Ocakta 64 yaşımı tamamladım. Senin, en azından benim kadar yaşayabilmen için neler vermezdim
Tarih, 12 Temmuz 1991dir. İstanbul Emniyetine bağlı polisler, Dev-Sola yönelik operasyon yapmışlardır. Farklı semtlerde dört ayrı binaya baskın yapmışlardır. Toplam 10 kişiyi öldürmüşlerdir. Sorgusuz sualsiz. Polislerden hiçbirisi yaralanmamış, öldürülmemiştir.
Operasyon, polisin iddiasının aksine eş zamanlı değil, peş peşe yapılmıştır. Nişantaşı semtinde bulunan evde, 12 Temmuz 1991 günü akşam 19da İbrahim İlci ve Bilal Karakay; aynı gün Dikilitaş-Beşiktaş semtinde bulunan evde akşam 19.45te Cavit Özkay, Hasan Eliuygun, Niyazi Aydın, Zeynep Eda Berk ve Nazmi Türkcan; yine Balmumcu Beşiktaş semtinde başka bir evde saat 22.30da İbrahim Erdoğan ve Yücel Şimşek ve yine Etiler-Beşiktaş semtinde aynı gece Ömer Coşkunırmak öldürülmüşlerdir.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen bir kısım davalarda polisler hakkında beraat kararı verilir. Yargıtay onar bu kararları (1997). İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada da polisler beraat ederler. Yargıtay bu kararları da onar (1999). Polisler, resmi görevlerini yaparlarken, kendilerini korumak için ateş etmişler ve hem kendi yaşamlarını hem de başkalarının yaşamlarını korumak amacıyla hareket etmişler bu kararlara göre (!?).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4. Dairesine intikal eder dosya ve 25 Nisan 2006 tarihinde 4.Daire kararını verir.
Sözleşmenin 2. maddesi yaşam hakkını koruma altına alır. Güç kullanılması, silah kullanılması için kesin zorunluluk olması gerekir. Bu zorunluluk, demokratik toplumlarda kesin zorunluluktur. Güç kullanılması sadece zorunlu olmayacak, aynı zamanda planlama ve kontrol de şart olacak. Mahkemeye göre, dört bölgede de operasyonun yürütülme şekli tartışma konusudur. Operasyonlar peş peşe yapılmıştır. Anlatımlara göre yoğun olduğu bildirilen çatışmalara rağmen bir tek polis memuru yaralanmamış ve öldürülmemiştir. Ama 10 kişi öldürülmüştür. Bir dairenin salonunda tabanda dokuz kurşun izi bulunmuştur. Yerden yukarıya doğru hiçbir mermi izi yoktur. İbrahim Erdoğan böyle bir yerde öldürülmüştür ve sırtından 6 kurşun almıştır ki bunların beşi öldürücü niteliktedir. Bilirkişi raporuna göre Yücel Şimşek yaralandığında canlı ve ayaktadır. Ama sonradan iki kurşun daha sıkılmıştır kendisine. Cavit Özkaya sırtından beş kurşunla kurşunlanmıştır. Zeynep Eda, sırtından taranmıştır. Önden tek mermi yok ama arkadan öldürücü beş mermi girişi bulunmakta. Mahkemeye göre en azından iki ayrı binadaki operasyonda karşılıklı ateş yok, polislerin yasal savunma durumunda olmaları söz konusu değil. Adli soruşturma ise ihlallerle doludur. Mahkemeye göre, etkin bir soruşturma yürütülmemiştir. Sözleşmenin 13. maddesi ihlal edilmiştir.
Yakın tarih yasadışı ve keyfi infazlarla doludur. Aynı zihniyet hükmünü bugün de sürdürmektedir.
Barbarlar, gelincikleri koparmaktadır.
Hüsnü Öndül
Evrensel'i Takip Et