5 Mart 2007 00:00
Sanat için küçük bir kanal
GÜNÜN YAZILARI
Üç yıl önce İstanbuldan tayin isteyerek Gaziantepe gelen ve Gaziantep Üniversitesinde çalışan Keziban Karaaslanı geldiği günlerde Zeugma Mozaiklerinin İstanbul a gitmemesi için uğraş verirken tanımıştık. Zeugma Platformunun yürütme kurulundaki 8 kişiden birisiydi. Antepte kültür sanat alanında küçük bir kanal açmak derdinde olduğunu söyleyen Karaaslanla iki yıldır açmış olduğu Ark Sanat Evinde yaptığı çalışmalar, iki sayısını da büyük emekler ve zorluklarla çıkardığı Ark Sanat Dergisi ve yapmak istedikleri üzerine konuştuk.
Ark Sanat Evi neden kuruldu? Amaçlarınızdan bahseder misiniz?
Aslında henüz sanat evi formatına ulaşmadı, sanat evi oluşturmaya çalışıyorum demek daha doğru olur; çünkü kolay bir şey değil, üstelik kendi imkanlarım ve koşullarımı göz önünde bulundurursak...
Daha önce, yani İstanbulda kültür sanatla iç içe yaşayan biri olarak Gaziantepte sanatsal faaliyetlerle ilgilenen mekanların olmamasına hem şaşırdım hem de rahatsız oldum. Bir parça ekmek bedeni, bir lokma sanat ruhu sağlıklı tutar. Yani bana göre ekmek kadar sanat da bir ihtiyaç. Ancak sanata giden yollardaki tabelalar, size dar kapıdan geçiniz der İncildeki gibi. Bu dar olduğu için zor, zor olduğu için de tenha bir kapıdır. Bu kentte benim gibi aynı şeylerin ihtiyacını hisseden başka insanların da olduğunu düşünerek onlarla buluşma arzusu vardı. Dünyanın ilk kadın şairi diye bilinen Sümerli Enheduanna Söyle o aydaki şarkıya/söylesin benim şarkımı sana demiş ya; işte paylaşma isteği... Şiirle ilgilendiğim için hep dizeler geliyor aklıma. Edip Canseverin Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir diye çok güzel bir dizesi vardır. Belki de bu gülmeyi yakalamak için, birlikte gülmeyi... Burada da kendi şiirimden bir dize aktarayım: Alnımda çöl masalları/Serap görmemek mümkün mü?
Arkın anlamını düşününce, -belki şiirsel bir kelime değil ama- yapmak istediğimi bir şekilde ifade ediyor. Arkadaş ve arkeolojinin ilk üç harfi. Ark aynı zamanda elektrikte artı ve eksi uçların birbirine değdiği zaman çıkardığı ışık demek. Bir de küçük kanal demek Ark. İşte Ark Sanat Evinin derdi: Kültür ve sanat alanında bir mum yakmak, küçük bir kanal açmak ama tıkanmış olanı...
Tıkanmış dediniz. Antepin sahip olduğu kültürel sanatsal birikimi ve olanakları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Antep geçmişiyle, tarihi dokusuyla, coğrafi konumuyla epey şanslı bir kent. Dünyanın ilk kurulan kentleri arasında. Doğal olarak tarihi eserleri, kültürel mirası zengin. Tabii, doğunun değerlerinin büyüsü son zamanlarda herkesi etkilemiş durumda, sinema ve dizilere bakın. Ömer Asım Aksoy, Onat Kutlar, Ülkü Tamer, Edip Akbayram gibi isimler bu kentten çıkmış. Olanakları çok olan bir kent, ancak olanakların kullanımı kültürel ve sanatsal olana ayrılamıyor nedense.
Sanat evini kendi bireysel imkanlarınızla oluşturmaya çalıştığınızı söylüyorsunuz. Bu konuda beklediğiniz ilgi ve desteği bulamamaktan şikayetçisiniz anlaşılan...
Tabii duyup gelen, ilgilenmek isteyenler çok oluyor, ancak bu işleri birlikte yürütme, yükünü birlikte göğüsleme konusunda yeterince bir destek gördüğümü söyleyemem. Ama şimdilik. Bu durumun değişeceğine kesinlikle inanıyorum. Yazdığım bir şiirin dizeleriyle açıklayayım: Umut/Alnımda kıvrılan alışkanlık. Israrlı oluşum, zorluklara göğüs gerişim bundan. Umudu ve düşlerimizi yitirmeyelim...
Yalnız varlığını hep hissettiğim epey arkadaşım var destek olan, olmaya çalışan, onlarla sürdürüyoruz işte...
Yaptıklarınız ve yapmak istedikleriniz neler?
Sanat, çoğunlukla bir ihtiyaç olarak görülmüyor. Günde üç öğün yemek yediği gibi hiç değilse günde bir saat sanatla ilgilenmeli insan. Yani gündelik hayatımızın içine sanatı serpiştirmek gerektiğini düşünüyorum. Sanatın toplum dinamiklerini nasıl etkilediğini biliyoruz. Sanatın, iktidar olmadan güzele dönüştürme gücünü seviyorum.
Sanat evinde söyleşiler ve imza günleri düzenledik, düzenliyoruz hâlâ. Yeni başlattığımız, ilkini Tarihsel süreç içerisinde kadın görünümleri başlığıyla gerçekleştirdiğimiz kadın söyleşileri, sosyolojide kadın, dinde kadın, hukukta kadın gibi konularla devam edecek. Felsefe atölyemizin sürdürdüğü felsefe tartışmaları var. Cumartesi günleri gerçekleştirilen, dünya sinemasının baş yapıtlarından seçilen Bisiklet Hırsızları, İvanın Çocukluğu, Grev, Potemkin Zırhlısı, gibi örneklerin yer aldığı film gösterimleri yapıyoruz. Şiir günleri, fotoğraf sergisi vs... Ayrıca dış mekan etkinlikleri olarak da geçen yıl TMMOB ve Tabipler Odasının katkılarıyla düzenlenen 1. Okuma Sevgisi Şenliği yapıldı. Yine Tabipler Odası Lokalinde ney eşliğinde gerçekleştirilen bir performansla Can Yücel, Neyzen Tevfik ve Hayyam şiirlerinin okunduğu bir şiir gecesi gerçekleştirdik. Vecdi Sayarın yürüttüğü ll. Avrupa-Anadolu Kültürleri Buluşması etkinliğinin de Gaziantep koordinatörlüğünü yaptık. Işıl Özgentürke ait olan Yesemek projesine de yardım ettik. Ve hâlâ tamamlanmasını beklediğim, Şahinbey Belediyesi tarafından yapımı üstlenen Parklarda Okuma Kabinleri projemiz var. İlk kabin Kırkayak Parkına, 2. kabin Balıklı Parkına açıldı. Kabinlerin üzerinde Ömer Asım Aksoy, Onat Kutlar, Ülkü Tamer gibi değerlerimizin resmi ve yapıtlarından alıntılar olsun istiyordum olmadı. Tüm park alanlarına konulabilseydi; buradan hareketle 1960lı yıllarda var olan, sonra da halk kütüphanelerine monte edilen çocuk kütüphanelerini yeniden gündeme getirmek amacındaydım. Ancak proje yarım yamalak öylece kaldı. Belediyeyle görüşmemizde Çocuk Kütüphanesi için bina da belirlenmişti aslında.
Ark Sanat adında bir de dergi çıkarıyorsunuz...
2 sayı çıkardığımız ve 3. sayı için de hazırlıklarına başladığımız Ark Sanat Dergisinin amacı, yeterince farkında olunmadığını ve değerlendirilemediğini düşündüğüm Antepin kültürel, sanatsal ve tarihi zenginliğini hatırlamak ve yaymak. Antep bu bakımdan çok önemli bir birikime ve zenginliğe sahip. Ama ne yazık ki bugün, diğer kentlerde de olduğu gibi Antepe hakim olan, çok renksiz ve katı bir şekilde işleyen ekonomik ve ticari ilişkiler, bu ilişkilerin belirlediği sosyal ve kültürel öğelerden yoksun bir günlük hayat, bu zenginliğin üzerini örtmüş görünüyor. Bu örtüyü kaldırmak dergilerin yapabileceği bir iş değil.
Ama en azından bu örtünün varlığına işaret edebilirler diye düşünmekteyim. Ayrıca bunun yanında, hepimizin söyleyeceği güzel sözler var. Bu sözlerin kalıcı hale gelmesini sağlamak, yeni kalemlerin ve yeni seslerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak için çıkıyor bu dergi.
Hep büyük kentlerden buraya bir şeyler taşınıyor. Bu dergi de buralardan oralara güzellikler taşımayı hedefliyor. İlk iki sayı Kent ve Kültür konusunu işledi. Dergiyi takip edenlerin Anteple ilgili başvurabileceği bir kaynak olabilmesi için ilk iki sayıyı bu konuya ayırdık. 3. sayı da Taşradan Bakmak başlığı altında ve yine Antepin kokusunu unutmadan ve özellikle Gaziantepli kalemlere ağırlık vererek çıkacak. Popüler kültürün oluşturduğu kitle kültüründeki meta bağımlılığı ve bunun getirdiği yapaylıktan rahatsız olan insanlarız. Yalnız değiliz demenin bir yolu da böyle alanlar yaratabilmek. Soluklanacağımız alanlar!.. (Gaziantep/EVRENSEL)
Mehmet Türkmen
Evrensel'i Takip Et