14 Temmuz 2007 00:00

İstanbul 1. Bölge seçimleri tartışıyor 5

Tuzla, AKP’sinden MHP’sine bütün partilere duyulan öfkenin en çok dillendirildiği ilçelerden biri. Çünkü, bir sanayi ilçesi olmasına karşın Tuzla’da işsizlik ve yoksulluk yoğun.

Paylaş

1992’de alınan Bakanlar Kurulu kararıyla İstanbul’un 32. ilçesi olan Tuzla, 200 bine ulaşan nüfusu ve ilçe sınırları içinde barındırdığı deri, tersane ve organize sanayi bölgeleri ile başlı başına bir sanayi kenti görünümünde.
Daha çok tersane ve deri işçilerinin yaşadığı İçmeler, Aydınlı, Şifa, Konaşlı gibi mahaller ile Orhanlı, Akfırat beldeleri için bir oy dağılımı yapmak güç. Ancak Tuzla’nın, AKP’sinden MHP’sine bütün partilere duyulan öfkenin en çok dillendirildiği ilçelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, bir sanayi ilçesi olmasına karşın Tuzla’da işsizlik ve yoksulluk yoğun. İş bulup çalışabilenler de ağır koşullarda çalışıyor. Bu iki neden, karar veremeyen seçmen sayısını da bir hayli yükseltiyor.
Seçime olan ilgisizlik Tuzla’da da geçerli. İlk kez oy kullanacak gençlerin ağırlıklı tercihleri AKP ve MHP olurken “AKP’ye bu sefer oy vermem” diyenler daha çok ev kadınları oldu.
MHP ve CHP, Tuzla’da da yan yana getirilebiliyor. Ancak, kesinleşmiş tercihlerin büyük çoğunluğu, MHP değil CHP olarak ifade edildi. CHP daha çok yoksulluğun kısmen iyileştiği ilçe-belde merkezlerinde dillendirilirken; son seçimlerin Tuzla’daki 4. partisi GP, üst sınıfın yaşadığı E-5 altında oylarını koruyacak gibi görünüyor. Zira Tuzla sahilde yaşayan Balkan göçmen nüfusu yoğun.
Yine 2002’de üçüncü olan ANAP-DP’nin neredeyse hiç dillendirilmediği Tuzla’da, Bağımsız Aday Ufuk Uras’ı destekleyen EMEP ve DTP tabanının, seçim çalışmalarını son 10 gündür daha da hızlandırıp yoğunlaştırdığını vurgulayalım.
Eleştirilse de AKP Tuzla’da en fazla dillendirilen parti oldu. Liderlik vasıflarını sadece Erdoğan’ın taşımasından oy verecek parti olmamasına kadar çeşitlenen gerekçeler, binlerce işçinin oldukça ağır koşullarda çalıştığı tersane işçilerinin çoğunluğu için de geçerli. Ancak tersane işçileri açısından altı çizilmesi gereken en önemli gerekçe; ekonomi... Sıvı yağdan kömüre, temel ihtiyaç giderlerindeki fiyat artışlarını Ecevit dönemi ile kıyaslayan işçiler için AKP, kötünün iyisi! Aslında durumu en iyi küçük bir lokantada ocakçılık yapan Ali Aydın tarif ediyor: Halimiz kurda teslim olmuş koyuna benziyor.
En önemli mesele terör
Mehmet Kaya (Esnaf): Bu seçimin farklı olduğu yorumlarına katılmıyorum. Sadece ben değil herkes öyle diyor. Çoğu nereye vereceğini bilemiyor. Bence en önemli mesele terör. Benim oğlum şu an asker. Bugün şehit olsa gelse, ben cenazesine ne asker korum, ne siyasetçi. Bir Allah’ın kulunu koymam. Alırım oğlumu gömerim mezara. Bir şey öğrenmişler “vatan sağ olsun”, “şehitler ölmez”. Öyle bir şey yok.
Denenecek parti kalmadı
Ali Aydın (Lokantada ocakçı): Denenecek bir parti kalmadığı için kararsızlar çok. Ben de onlardan biriyim. Mevcutlardan hiçbir şey göremedik. Seçim geldi ya, yine vaatler başladı. Ama artık kimse inanmıyor. 30 yaşındayım, bekarım. Evlenmeyi bile düşünemiyorum. Ancak kira verip karın doyuruyoruz. Başka bir şey yapamıyoruz. O da insanın psikolojisini bozuyor. Halimiz kurda teslim olmuş koyuna benziyor.
AKP’den hayır yok
Sakine Hayrat (Ev kadını): AKP’ye oy vermiştim ama bana faydası olmadı. Her gelen atıp tutuyor. Hiçbirinden hayır gelmedi. Evimiz yok, sigortamız yok, yeşil kartımız vardı iptal ettiler; çocuklardan biri sigortalı işte çalışıyor diye. Asgari ücret alıyor, kendisine yetmiyor. Kime vereceğimi bilmiyorum.
Gençler düşünülsün
Mustafa Taşçı (İşsiz): İlk kez oy kullanacağım. Aslında hiçbir partiyle ilgilenmiyorum. Ama mevcutların içinde yine AKP iyi. Gençleri, işçiyi, işsizi düşünsün istiyorum.
Huzur da önemli
Bülent Akgül (Tersane işçisi): 14 yaşından beri çalışıyorum ama tersane piyasasına beş ay önce geldim. Seçimle çok da ilgilenmiyoruz. Bu ülkeyi yönetecek kapasitede çok kimse yok aslında. Geçim önemli ama huzur da önemli. O yüzden yine AKP’ye vereceğim. Bence barajı CHP geçer, diğeri de MHP olur. Başka da parti göremiyorum.

AKP’yi istemiyorum
Filiz Şahin (Ev kadını): Tercihim daha belli değil. Geçen seçim Tayyip Erdoğan’a verdim. Kazanmasını da istiyordum ama şimdi istemiyorum. Eşim asgari ücretle deride çalışıyor. 20 senedir evliyim, 20 senedir bir gün yüzü görmedim. Bu yoklukta üç çocuk okutuyorum. Ama ne şartlarda okutuyorum gel bana sor. Gitgide her şey zorlaşıyor, doktora gidiyorsun sigortaya. Af edersin köpekler gibi bekle bekle, saatlerce... Şimdi yine diyorlar şunu yapacağım, bunu yapacağım. Ama seçim bitiyor, vatandaş da bitiyor. Dershaneye giden kızım “GP’ye ver” diyor ama Uzan hoşuma gitmiyor. Kararsızım.
Bağımsıza veririm
Tuncay Tözün (Deri işçisi): Memleketin hali ortada. Yıllardır süren aynı düzen. Bu seçimlerde AKP’yi indirirler gibi geliyor. Yani AKP yine barajı geçer ama birinci parti olmaz. Koalisyona almazlar. Milletvekillerinin bir bölümü işçilerden olsa iyi olur. Ben şu an yüzde 90 bağımsız düşünüyorum. Ufuk Uras’ı tanımam ama en azından ezilen kesimden yana olduğunu, en kötü ihtimalle diğerleri gibi olmayacağını düşündüğüm için veririm.
Eşitlik istiyorum
Murat Çelik (Esnaf): İnsanların hak hukukundan yana olan partilere oy vermek isterim. Kaç kere oy kullandım ama pişmanım. Ne herhangi bir güvencem var, ne başka bir şey. Bağımsıza vermeyi düşünüyorum. Çünkü insanların eşitçe yaşamalarını; işçilerin, emeklerinin karşılığını almalarını isterim.
Kürt sorunu nasıl çözülür?
Ali Genç (Lokantada çalışıyor): Hangi iktidar gelirse gelsin hem küçük esnaf için, hem ezilen işçi için değişen bir şey olmuyor. Türkiye kutuplaştırılma noktasına getirildi. Asker ile hükümet bölünmüş şu anda. Türkiye’de demokrasi adına bir şey göremiyorum. Baraj sistemi de bunun kanıtı. Türkiye ipleri Amerika’nın elinden alırsa, belki Kürt sorununu çözer. Ama şu anda ip Amerika’nın elinde. Ne AKP’si, ne CHP’si, ne MHP’si hiçbiri kendi başına değil. Birbirlerinden farkları da yok zaten. O yüzden bunu yapabilecek adaylardan, bağımsızlardan yana kullanmayı düşünüyorum.

‘Pırlanta fiyatına bakacak değiliz ya’

Murat Eren (Tersane işçisi): 30 yaşındayım. Bugüne kadar seçimle ilgilenmedim. Baktım cumhurbaşkanlığı seçimi falan, gidip yazılayım dedim. Şehit cenazelerinden sonra bence AKP oylarında azalma olacak. Halkın tepkisini çekti çünkü. Çalışma şartlarından şikayetçi herkes. Ben CHP’ye vermeyi düşünüyorum.
Ali Öztürk (Tersane işçisi): Geçen seçim CHP’ye vermiştim. Ama elim kırılaydı da vermeyeydim. Bu sefer AKP’ye vereceğim. Çünkü beş sene önceki fiyatlarla şimdiki fiyatlar hemen hemen aynı. Biz halk olduğumuz, fakir kesim olduğumuz için böyle şeyleri takip ediyoruz. Koalisyon hükümetinde tüp 5 milyon 750 lirayken, fırladı 15-17 milyona. İşçi adam pırlanta fiyatına bakacak değil ya, tüp fiyatına bakar.
Hasan Şen (Tersane işçisi): Türkiye’de bir şeyler iyi gitmeye başladığı zaman ne oluyor, terör olayı çıkıyor. Kürt sorunu çıkıyor. Irak’a girip girmeme çıkıyor. Ben Van’da askerlik yaptım, şunu çok iyi bilirim; Türk ordusu her ilkbaharda Kuzey Irak’a girer. Zaten Cumhurbaşkanı yönetmiyor, Baykal yönetiyor. Sen askersin ama Başbakan’ın dediğini yapmıyorsun. Bu ülkede iki milyon kişi mi var cumhuriyete sahip çıkan? Diyorlar ki “tahrik ediyorlar”; doğru... Diğerleri de sokağa çıksa ne olur? Bu müdahalelerden ben vatandaş olarak rahatsızım. Geçen seçim AKP’ye oy vermiştim. Yine ona vereceğim.

Seçim sonuçları

1999 seçimlerinde, DSP’nin (yüzde 22.28) birinci, FP’nin (yüzde 19.89) ise ikinci parti olduğu Tuzla’da, yüzde 4.62 oranındaki oyla HADEP yedinci olmuştu. 2002 genel seçimlerinde yüzde 37.50 ile bu kez AKP ilk sıraya yerleşirken, CHP oy kaybına uğrayarak yüzde 21.21’le ikinci, ANAP (yüzde 7.39) üçüncü ve GP (yüzde 7.07) dördüncü parti olmuştu. 2002’de Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu ile seçimlere giren DEHAP, yüzde 6.58 ile beşinci sıraya yükselirken ‘99’da yüzde 13.22 ile beşinci olan MHP, 2002’de oy kaybederek (yüzde 5.79) altıncı olmuştu.
BİTTİ
Hazırlayanlar: Serpil İlgün-Ersin Büyüktaş
ÖNCEKİ HABER

AKP’nin çevrede sicili kabarık

SONRAKİ HABER

‘Ezilen hep bizik!’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...