19 Mart 2008 00:00

Tarihi bir miras: Yaylacık


Yediyüz yıl önce ayrıldığımız vatanımıza geri döndük diye açıklıyor Yaylacıklılar 1877-78 (93 harbi) Osmanlı, Rus Savaşı'ndan sonrasında başlayıp, 1923'lerde yoğunlaşarak süren göçlerini.
Osmanlı devletinin kuruluş ve Balkanlarda hakimiyet sağlamaya çalıştığı dönemlerde Karaman Oğulları Beyliği'nden bir grup Türkmen, Konya bölgesinden Selanik, Makedonya bölgelerine göç ettirilirler, fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi politikalarının bir uygulaması olarak. 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra Balkanlardan başlayan büyük göç dalgasının bir parçası olarak da Selanik’in Yaylacık köyünden önce İstanbul sonra Marmara’nın güneyi, Manisa ardından İzmir, İzmir’de de Dikili, Bergama, Seferihisar, Foça (Gerenköy), ağırlıklı olarak da Altındağ ve Buca.
“Yaklaşık 100 yıllık geçmişimiz var Buca’da" diyor, Selanik Türkleri ve Buca Yaylacıklılar Eğitim Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Av. Aydoğan Hepdemirgil ve ekliyor “Yaklaşık 10 bin kişilik kocaman bir aileyiz Buca’da. Atalarımız Selanik’in Yaylacık köyünden gelmişler ve Buca’ya yerleşince Selanik’teki köylerinin adını buradaki mahallelerine vermişler. Kültürlerini gelenek ve adetlerini korumuşlar ve yardımlaşma paylaşım hep, hep önemli oldu bizim için. Kentler büyüyor, aileler dağılıyor, insanlar arasında iletişim azalıyor, bu gelişmelerin bizi olabildiğince az etkilemesi, kuşaklar arasındaki yabancılaşmaya engel olmak için 2005 yılında kurduk derneğimizi. Şu anda 350 üyemiz var. Kuruluşumuzdan bugüne iki dayanışma yemeği düzenledik. İki yıl, Ramazan’da 120-150 civarında ihtiyacı olan aileye gıda yardımı yaptık. Mahallemizde oturan değişik illerden göç eden aileler de var yardım edilenler arasında. 2007 yılı Mart ayında Buca Bornova çevre yolu bölgesinde 1507 adet fidan dikimi yapıldı. Çanakkale’ye yoğun katılımlı bir gezi düzenledik.”
Zamana teslim olmamış
Heykele gelip, soldaki sokaklardan yukarı çıkınca, Erdem Caddesi üstü ve Sıçan köyü çevresindeki sokaklarda kendi dünyalarını kuran Yaylacıklılar oturur. Buca’da tarihi doku hızla bozulurken, Yaylacık Mahallesi tarihi mirasını korumak için direniyor. Tek ya da iki katlı bahçeli evler, birbirine dolaşarak kıvrılıp bükülerek, incelip genişleyerek akan sokaklar, o eski köy yaşamının yansıması. Evler teknolojiye teslim olmamış. Bahçelerden ara sıra yükselen köpek sesleri ile tezek kokuları arasından güvercinler havalanır. Nostalji sokaklarında, dekoratif tuğlalarla, kapı önleri mozaik desenli taş taburelerle süslenmiş, minyatür bahçeli evler. Yaylacık’tan göçen Rumların evleri bu şekilde aynen korunuyor. Buca hızla betonlaşırken Yaylacık kasaba havasında. Nefes alma ve dinlenme yeri.
Herkesin herkesle bir şekilde tanıştığı akraba, dost hemşehri olduğu Yaylacık’ta sorunlar da oldukça fazla. Sel Türk Derneği Başkanı, Av. Aydoğan Hepdemirgil, Başkan Yardımcısı Sedat Hepçelikler ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kara bu sorunları dernek binasında anlatıyor. “Mahalleden imar geçtikten sonra bazı binalar ruhsatsız ve yeşil saha konumunda görünüyor. Gençler işsiz. Buca’da tarım ve hayvancılık bittiği için gençler iş bulmakta zorlanıyor. Buca’nın ulaşım sorunu, Yaylacık’a da yansıyor. Metro yok. Erdem ve Başarı Caddesi’nden hiçbir dönem toplu taşım aracı geçmedi” diyen dernek yöneticileri, bunca sorun arasında 90-100 yıl boyunca bozulmayan birliklerini, dayanışma ruhlarını yeni kuşaklara aktarmaya devam etmeye çalıştıklarını belirtiyorlar. (İzmir/EVRENSEL)
Arif Ayrancı - Erdal Gürgör

Evrensel'i Takip Et