17 Haziran 2008 00:00
2008 eğitim yılında tablo karanlık!
2007-2008 Eğitim ve Öğretim Yılında, geçtiğimiz yıllarda yaşanan şiddet olayları artarak devam etti.
Eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunları konusunda somut bir çözüm getirilmediği gibi, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, dini ayrımcılığa ilişkin gerici uygulamalar, siyasi kadrolaşma, öğretmenlerin ek ders ücretlerindeki haksız kesintiler gibi sorunlar ile 2007-2008 eğitim yılı skandallara damgasını vurdu. Derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açıklarına çözüm getirilmeyip, okulların araç gereç ihtiyaçları giderilmedi. Eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük haklarında iyileştirme yapılmadığı, üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli adımlar atılmadığı gibi YÖK, üniversite kontenjanlarını yüzde 25 artırarak işsizler ordusuna yeni öğrenciler ekledi.
Eğitim sisteminde bunca sorun varken yeni YÖK Başkanı, kafasında oluşturduğu sınav sistemine ilişkin yaptığı açıklamalar ile gündem yaratmaktan öte geçmedi. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının sınıf geçme yönetmeliğinde yapmak istediği değişikliklere birçok kurumdan tepkiler gelirken, yapılmak istenen değişiklik ile yoksul öğrencilerin gözden çıkartıldığı yönünde açıklamalar yapıldı.
Okul öncesi eğitim sorunu çözülmedi
Türkiyenin, okul öncesi eğitimde dünyanın pek çok ülkesinden çok geride olduğu 2008 eğitim yılında da MEB, çocukların okul fobisini, birinci sınıfa gidecek çocukları 17 Eylül yerine 10 Eylülde okula başlatarak çözmeye çalıştı. Türkiyede 3 bin 222 anaokulunda toplam 640 bin 849 öğrenci okul öncesi eğitimden yararlanabildi.
MEBin dayak anlayışı
Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri, hazırladıkları raporda, okullarda eğitim amaçlı dayak atılabileceğini ifade etmişti. Bir okul müdürünün öğrencilerin ellerine bando bagetiyle vurması ise yasal bir uygulama gibi gösterilmiş ve müfettişlerin raporu üzerine müdür görevinde kalırken, rahatsız olan öğretmenler sürgün edilmişti.
Gerici baskılar devam etti
Öğrencilere yönelik ayrımcı ve baskıcı uygulamalar, cami imamlarının okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi dersine sokulması, öğretmenin öğrenciye yönelik şiddeti yine bu eğitim öğretim yılındaki yerini aldı:
*Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesinde ve okula bağlı pansiyonda namaz kılmaları ve kapanmaları için baskı gördüklerini iddia eden 4 öğrenci, kayıtlarını başka bir okula aldırdı.
*Adanada da Gazipaşa İlköğretim Okulunda rehberlik öğretmeni olan Emine Erol, kız öğrencilerin etek boylarının erkekleri dejenere ettiği iddiası ile öğrencilere okunmak üzere rapor hazırlandı ve duruma itiraz eden öğretmen tehdit edilerek dövüldü.
Üniversitede silahlı saldırı
2007-2008 eğitim yılının gündeme oturan ve şiddetin en fazla hissedildiği olayı, Akdeniz Üniversitesine elini kolunu sallayarak giren silahlı ülkücülerin okulda terör estirmesi oldu. Olayda 6 öğrenci yaralandı, 38 kişi de gözaltına alındı. MHP başta olmak üzere ilişkilerinin bilinmesine rağmen yakalanamayan saldırganın başına ödül koyulduktan sonra, Ömer Ulusoy 11 Nisanda Antalyada gözaltına alındı. Olay sonrasında öğrencilere yönelik ülkücü saldırı kınanırken Antalya emniyet müdürü ve Akdeniz Üniversitesi rektörünün istifası istendi. Yaşanan olay ilk değildi; üniversitelerde buna benzer ülkücü saldırılar yaşanmaya devam etti.
Türban krizi
Türbana serbestlik getiren Anayasa değişikliği, 10 Şubat 2008 tarihi oylamada 411 oyla Meclisten geçmişti. 1967de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesindeki bir eylemle gündeme giren ve 1997de Anayasa Mahkemesi kararıyla yasaklanan türban, 11 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMMde AKP ve MHP tarafından onaylandı. 5 Haziran 2008de ise Anayasa Mahkemesi, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini 9a karşı 2 oyla iptal ederek yürürlüğünü durdurdu. Birçok kesimde darbe niteliğinde olduğu belirtilerek tepkiye neden oldu.
Öğretmen maaşlarına da göz koydular
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachaunun, Türkiyedeki eğitim emekçilerinin maaşlarının diğer OECD üyesi ülkelerdeki öğretmen maaşlardan yüksek olduğu yönündeki açıklamaları ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin bunu onaylaması ise öğretmenlere verilen değeri bir kez daha ortaya koydu.
Dershanelere kapı açıldı!
Dershanelere giden öğrenci sayısı son yıllarda sürekli artış gösterdi. 2002 yılında özel dershane sayısı 2 bin 122 iken, 2007 yılında bu rakam 3 bin 986ya ulaştı, öğretmen sayısı ise 19 bin 881den 47 bin 621e yükseldi. Bu dönemde dershaneye giden öğrenci sayısı da 1 milyonun üzerine çıktı. Buna rağmen AKP, öğrencileri sınava ve dershane sistemine iten ve OKSye kaldırıp yerine ortaöğretime geçiş için gündeme getirilen Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ile öğrenciyi her yıl sınava sokacak bir uygulama getirdi. (İstanbul/EVRENSEL)
Okullar satışa çıkarıldı
MEB, hükümet tedbirleri kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde, arsası emlak açısından değerli olan okulları satacağını bildirerek, daha az değerli olan yerlerde okul kurmayı amaçladığını bildirdi. Bakanlık ilk olarak büyükşehirlerde iş merkezleri ve fabrikalar arasında sıkışmış olan okulların satışını yapacağını belirtti. Satışa çıkartılan okullardan biri, Çağlayan merkezde bulunan; 43 yıl önce halkın imece usulü yaptığı Ahmet Buhan Lisesi. Adalet Sarayı yapılacağı gerekçesiyle boşaltılarak yıkılan lise, ücra bir köşeye taşındı. Öğrenciler de öğretmenler de, mahalle arasına sıkıştırılmalarının Türkiyenin eğitim anlayışını ortaya koyduğunu ifade ettiler.
Okullarda sivil polis şiddetin önüne geçemedi
Ortaöğretimlerde ise 17 Eylülde başlayan eğitim yılı şiddetin gölgesinde başladı. MEB ve İçişleri Bakanlığının, şiddeti çözmek amacıyla okul önlerine sivil polis yerleştirmesi ise kolluk kuvvetleri ile sorunu başka yerlere havale etmekten başka bir işe yaramadığı gibi, öğrenci ve öğretmenler üzerinde psikolojik baskı unsuru olmanın ötesine de geçmedi.
Sevim Kahraman
Evrensel'i Takip Et