Bir de Türkmüşsün!
“Biz senin de Evrensel gazetesinin de ne olduğunu biliyoruz. Başka gazete mi yok da orada çalışıyorsun.”
“Sen bir de Türkmüşsün.”
Bu sözler polisler tarafından söylendi. Irkçılığın geldiği noktayı gösteren bu sözlerin muhatabı ise gazetemizin gönüllü muhabirliğini de yapan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Dilek Yağlı. Üstelik polis sadece konuşmakla da yetinmemiş. Saçlarından tutup sürükledikleri Yağlı’yı bir dükkana sokan sivil polisler orada bu tehditler eşliğinde Yağlı’nın özellikle dizaltı ve karın bölgelerine vurup ayaklarıyla bacaklarını ezdi. Yağlı, polisin engellemesine rağmen darp raporu aldı.
EMNİYET AMİRİ HEDEF GÖSTERDİ
İstanbul Üniversitesinde ülkücülerin saldırılarıyla başlayan ve polis terörüyle devam eden olaylar sırasında gönüllü olarak gazetemizin muhabirliğini yapan Dilek Yağlı, sivil polisler tarafından saçlarından sürüklenerek bir dükkana sokuldu. Burada da uzun süre hem fiili hem de sözlü şiddete maruz kalan Yağlı’nın gazetemizin muhabiri olduğunu söylemesi işkencenin artmasına neden oldu.
Yağlı eyleme yapılan polis müdahalesini görüntülerken, Beyazıt Emniyet Amirinin kendisini hedef gösterdiğini belirtti. Bunun üzerine yanına gelen polislerin saçından sürükleyerek, yaka paça bir ayakkabı dükkanına soktuğunu söyleyen Yağlı, dükkanın önünün çevik kuvvet tarafından sarıldığını bu sayede çevredeki vatandaşların içeride yaşananları görmesinin engellendiğini de kaydetti. Eylemden önceki gün de sivil polisler tarafından darp edildiğini, bir öğretim üyesinin araya girmesiyle kurtulduğunu belirten Yağlı, kendisini okulda darp eden sivil polislerin ayakkabı dükkanına da geldiğini kaydetti.
‘BİLİNÇLİ’ İŞKENCE
“Dükkana gelen sivil polisler beni darp etmeye başladılar. Yüzüme kesinlikle vurmadılar. Özellikle dizaltı ve karın bölgeme vurdular ve ayaklarıyla bacaklarımı ezdiler” diyen Yağlı, vücudunun şiş ve morluklarla dolu olduğunu ifade etti. “Bana, ‘Sesini kesmezsen seni insanların içine atarız, onlar seni parçalarlar, tükürüğe boğarlar’ şeklinde linç tehditleri yapıldı” diyerek yaşadıklarını anlatmayı sürdüren Yağlı, polislerin, ‘Sen bir de Türkmüşsün’ diyerek kendisine vatan haini dediklerini, bu yüzden de darp edildiğini anlattı. Darp edildiği dükkanın sahibinin de ‘Seni bizim elimize verseler’ sözleriyle tehdit ettiğini belirten Yağlı, dükkan sahibinin polislere de ‘Bunu bize bırakın biz halledelim’ dediğini anlattı.
SAĞLIK RAPORU ENGELİ
Ayakkabı dükkanında yaklaşık 45 dakika tutulduğunu, bu sürede sözlü ve fiili şiddetin sürekli devam ettiğini kaydeden Yağlı, buradan Vatan Caddesinde bulunan Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü, ardından muayene için Haseki Hastanesine getirildiğini anlattı.
İki defa sağlık muayenesine gittiğini ve her ikisinde de darp raporu aldığını anlatan Yağlı, “Polisler, raporumu savcılığa sunmama engel olmak istediler” dedi. Polislerin, Adli Tıptaki muayene sırasında da sorun çıkardığını ifade eden Yağlı, “Avukatım, yapılacak muayenenin güvenilirliğine dair şüphelerinin olduğunu, bu yüzden sağlık muayenesi sırasında içeriye girmek istediğini söyledi. Ancak polisler, avukatın erkek olduğu gerekçesiyle izin vermediler” diye konuştu. Polislerin tavrına karşılık, “Sorun buysa doktorun da erkek olduğunu ve avukatımın girmesini talep ettiğimi söyledim. Buna rağmen izin vermediler” diyen Yağlı, Savcılıktaki üçüncü muayenenin ardından elindeki iki sağlık raporunu da doğrulattığını ifade etti. Yağlı, kendisini darp eden polislerden şikayetçi olduğunu söyledi.
GAZETECİ OLDUĞU İÇİN AYRICA DARP EDİLDİ
Dükkanda darp edilirken, “Ben gazeteciyim bana vuramazsınız” sözleriyle polislere tepki gösterdiğini söyleyen Yağlı, polislerin “Biz senin de Evrensel gazetesinin de ne olduğunu biliyoruz. Başka gazete mi yok da orada çalışıyorsun”, “Bir de sen Evrensel muhabirisin” diyerek darba devam ettiklerini söyledi. Yağlı, polislerin bu kez de gazetemiz çalışanı olduğu için kendisini darp ettiğini söyledi. Gözaltına alınmasıyla eylemi haberleştirmesinin de önüne geçildiğini kaydeden Yağlı, “Fotoğraf makinemi elimden aldılar ve çekemezsin dediler. Gözaltına alındığımda, makinemi avukatıma vermek istedim ama izin vermediler. Makine sanki benim şahsi malımmış gibi benimle beraber gözaltında kaldı” dedi.
(İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et