25 Ekim 2005 21:00

Gül amblemli DTP yola çıktı

Demokratik Toplum Hareketi (DTH) Kurucular Kurulu, partinin adının Demokratik Toplum Partisi (DTP) ambleminin de gül olmasını kararlaştırdı. Kendisini tüzüğünde; "özgürlükçü, eşitlikçi, sol bir kitle partisi" olarak tanımlayan DTP biri kadın, biri erkek iki eşbaşkan tarafından yönetilecek. Partiyi birinci kongreye götürecek Genel Yönetim Kurulu'nun 60 kişiden oluşması, Kadın ve Gençlik ile Üye Danışma Meclisi'nin danışma organı olarak tüzükte yer almasının kararlaştırıldığı Kurucular Kurulu'nda, meclislerin karar organı olması tartışması yoğunlaştı. Ancak bu, "sistemli ve kapsamlı bir çalışma gerektirdiği" gerekçesiyle ileri sürece ertelendi. Kurucular Kurulu toplantısının ilk günü, basına kapalı bölümde tüzük ve program, amblem ve parti ismi tartışıldı. Tüzük tartışmalarında delegeler, eşbaşkanlık konusunda mutabık kaldılar. Yasada bir düzenleme olmadığı gibi, yasaklayan bir hükmün de olmadığı belirtilerek, DTP'nin eşbaşkan tarafından yönetimi kararı alındı. Tüzükte kadın ve gençlik meclisleri ile üye danışma meclisleri de öngörüldü. Ancak delegelerden, meclislerin danışma değil, karar organı olması yönünde yoğun istek geldi. Çalışmalarında halka, kitlelere bu propaganda ile gittiklerini, halkın da karar mekanizmasına katılacağını söylediklerini belirten delegeler, aksi durumda inandırıcılıklarının kalmayacağını belirttiler. Bu yönde verilen bir önerge,"bu sürecin bir nevi geçiş süreci olduğu, tüzüğün yasalarla sınırlı olmak zorunda kaldığı, böylesi bir değişikliğin sistemi bütünüyle değiştirmeyi de gerektirdiği" gerekçeleriyle görüşülmedi. Partinin tüzüğünde tanımlanan "sol" ifadesine de eleştiriler geldi. "Klasik kavramlarla kendimizi tanımlamamız, daraltmamız doğru değildir, o nedenle 'sol' ifadesi çıkarılsın" yönündeki önergenin görüşülmesi oy çokluğu ile reddedilirken, tüzükte parti "özgürlükçü, eşitlikçi sol bir kitle partisi" olarak tanımlandı.

Tüzüğe eleştiri ve öneriler Yapılan konuşmalarda tüzüğe yönelik, "etkin, örgütlenmiş üye yapısı, daraltılmış bir yönetim sistemi; farklı düşüncelerin tüzükte güvenceye alınması; disiplin kurulunun özerk olması; seçim döneminde parti yöneticilerinin adaylığına engelin tüzük hükmü haline getirilmesi; örgütlerin üye üzerindeki hiyerarşik yapısının sona erdirilmesi; delegelik sistemi yerine aktif üyelik sisteminin getirilmesi; örgütlerin oluşturulmasında üyelerin etkinliğinin artırılması; MYK otoritesinin artırılması; başkanlık sisteminin alttan yukarı doğru belirlenmesi" gibi eleştiri ve öneriler yer aldı.

'Program umut versin' Programa yönelik konuşmalarda ise "yolsuzluğa karşı net bir politika belirlenmesi; çalışma yaşamı ve sendikal haklar konusunda uygulanabilir bir politika; suç kavramının yeniden tanımlanması; fuhuş, çocuk, uyuşturucu, özürlülere yönelik uygulanabilir çözüm modelleri sunulması; çok dilli, kültürlü bir yerel yönetim politikası oluşturulması" önerileri öne çıktı. Anayasa değişikliği için Anayasa Meclisi kurulması, Alevi kimliğinin anayasal güvenceye kavuşturulup, diyanetin kaldırılması ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi önerilerinin de geldiği program tartışmasında, "liberal politikalar yerine demokratik sosyalizm, emeği esas alan politika" istemleri dikkat çekti. Bazı delegelerin "bırakın Türk'ü, Kürt'e bile umut vermiyor", "emekçilere umut veren bir yönü yok" eleştirilerinin de geldiği programda, ranta ve spekülasyona dayanmayan, emeğe ve üretime dayalı bir ekonomik politika istendi. "Program partinin kimlik cüzdanı gibidir" ifadesininde kullanıldığı toplantıda, programın halka iyi anlatılmasının önemine de işaret edildi.




DÖRT AMBLEM YARIŞTI Tüzük ve program üzerine tartışma ve önerilerin ardından partinin adı ve amblemi görüşüldü. Ambleme ilişkin komisyona yaklaşık 30 civarında öneri geldiği, bunlar içerisinden dördünün seçilerek toplantıya getirildiği aktarıldı. Delegeler, Gül, AB'yi simgeleyen mavi zemin üzerinde yıldızlar ile ortasında terazi, meşe ağacı ve kırlangıç önerilerini tartıştı. Yapılan oylamada Gül, 123 oyla partinin amblemi seçilirken, AB yıldızlı terazi 92, meşe ise 84 oy aldı. Partinin adı konusunda iki öneri tartışıldı. DTH'nin, "partileşmemiş, çalışmasını tamamlamamış" imajı doğurduğu, halkın "parti ne zaman kuruluyor" sorularına yanıt vermediği değerlendirmeleri ile oy çokluğu ile partinin adının Demokratik Toplum Partisi olması kararlaştırıldı.




DOĞAN: BİR HAREKET GİBİ DİRENGEN OLACAK DEP eski Milletvekili Orhan Doğan partileşme sürecini ve hedeflerini şöyle değerlendirdi; "Partileşme konusunda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik. DTH partileşme kararı aldı, ama partileştikten sonra da bir hareket gibi direngen, dinamik ve ulaşamadığı kitlelere ulaşmaya çalışan bir performansı gösterecektir. Bu bir vizyondur, bir çıkıştır. 'DTH, DTP'ye dönüştü, artık her şey bitti' değil, her şey yeniden başlayacaktır. Türkiye'yi sonu belli olmayan bir kaos ortamına çekmek isteyen bir anlayışın da olduğunu biliyoruz. DTP bu bağlamda şiddeti doğuran nedenleri ortadan kaldıracak, Kürt sorununun çözümünde, Türkiye'nin özgünlüğünü de dikkate alarak, kalıcı, adil, olumlu bir barış getirecek, halklar arası kardeşliği kayda geçirecektir. İşimiz zor, ama aşılmaz değil."




DİCLE: DTP MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEK DEP eski Milletvekili Hatip Dicle, tabandan gelişen bir hareket olarak örgütlenmeye başlayan DTH'nın partileşerek hedefine vardığını söyledi. DTP'nin bundan sonra demokrasi ve barışın gerçekleşmesi ve özgürlük mücadelesinde parti olarak yoluna devam edeceğini kaydeden Dicle, "Bir yıllık süreç içindeki eksikliklerini tamamlayacağına inanıyorum" dedi. Dicle, "Türkiye'de demokrasinin gelişip güçlenmesi için bireyi, toplumu demokratikeştirme sürecini yine devam ettirecektir. Bunu da siyaseti demokratikleştirerek yapmak durumundadır. Çünkü devleti demokratikleştirmek ve demokrasiye duyarlı hale getirmek ancak böyle mümkün olabilir. Türk ve Kürt halklarının kardeşliğini sağlamak, çatışma sürecine son vermek, barışı sağlamak yolunda bu partinin önemli görevler yüklendiği bir süreç olacaktır" diye konuştu.




EŞBAŞKANLAR TÜRK VE TUĞLUK DTP Kurucular Kurulu'nda dün yapılan seçimlerde eşbaşkanlar ile 60 kişilik parti geçici yönetim de belirlendi. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk eşbaşkanlık için tek aday olurken, 60 kişilik geçici yönetim için 102 aday yarıştı. DEP sürecinden beri partiler içerisinde yer alan ancak daha sonra HADEP ve DEHAP sürecinde yollarını ayıran, Sırrı Sakık, Sedat Yurttaş gibi isimler de geçici yönetim için aday oldu. Kulislerde, "Ahmet Türk'ün kontenjanı" olarak da değerlendirilen Mustafa Özer, Sırrı Sakık, Sedat Yurttaş, Hasip Kaplan, Canip Yıldırım, Cabbar Laygara ile eski RP'li Milletvekili Hüseyin Yıldız, eski ANAP Milletvekili Nurettin Yılmaz, Siirt eski Belediye Başkanı Selim Özalp'te aday oldu. DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile yöneticilerden Osman Özçelik, Nazmi Gür, Orhan Miroğlu, Naci Kutlay da partilerinden istifa ederek aday oldular. Adaylar arasında KESK eski Genel Sekreteri Mustafa Avcı, Koordinasyon Kurulu ve Hazırlık Komisyonu Üyesi Doğan Erbaş, DEHAP'lı kadın yöneticilerden Hatice Çoban da listede yer aldı. "Yasaklı oldukları" gerekçesiyle DEP'li milletvekillerinden Leyla Zana, Hatip Dicle ve Orhan Doğan aday olmazken, Selim Sadak'ın da adaylığı dikkat çekti.

Türk'ten ilk mesaj Eşbaşkan seçilen Ahmet Türk ilk değerlendirmesini gazetemize yaptı. Türkiye'nin aslında zor bir süreç yaşadığını, halkın da zor bir süreçten geçtiğini kaydeden Türk, "Amacımız barışçıl bir sürecin başlamasıdır. Öncelikle Türkiye'deki halklar arasında şoven dalgalanmayı önleyecek çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Bu halkın gözyaşının durması konusunda formüller üretebiliriz. Bunun üzerinde yoğunlaşacağız" dedi. Bu konuda tüm siyasi partilere düşüncelerini açıkça anlatıp, kamuoyuna da kendilerini anlatmaya çalışacaklarını kaydeden Türk, "Gerçekten Türkiye'nin bütünlüğü içinde, insanlığın, halkların kardeşliğini olgunlaştıracak bir mantığa sahibiz" dedi.



Evrensel'i Takip Et