9 Nisan 2003 21:00
İntihara mahkûm ettiler!
Lice Kapalı Cezaevi'nde 'intihar etti' denilerek ailesine teslim edilen 'şizofren' hastası M. Galip Yıldırım, cezaevi yetkililerinin ihmali sonucu öldü. Yıldırım'a ölmeden 4 gün önce verilen doktor raporunda, "Şahsın intihar tehlikesi bulunduğu, bu nedenle Diyarbakır Devlet Hastanesi Psikyatri Polikliniği'ne sevk edilmesi gerektiği" belirtilmesine rağmen, cezaevi idaresinin raporu dikkate almadığı kaydedildi.
Geçen yıl İzmir Narlıdere'de askerlik yapan Yıldırım (23), psikolojik sorunlar yaşadığı gerekçesiyle terhis edildi. Yıldırım, terhis edilmeden önce 'askerden firar' ettiği gerekçesiyle, Askeri Mahkeme tarafından 5 ay hapis cezasına çarptırıldığı için, 18 Mart'ta gözaltına alınarak, kesinleşmiş cezası için Lice Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Cezaevine girişinin 6. gününde, Yıldırım'ın elektrik kablosuyla intihar ettiği ileri sürülerek, cenazesi ailesine teslim edildi.
Askeri hastaneden raporlu Yıldırım'a 4 Ekim 2002'de İzmir Güzelyalı Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Hastanesi Baştabipliği Psikiyatri Bölümü'nde, "Bir hecmeden fazla tekrarlayan psikotik reaksiyon (AET)" tanısı konularak rapor verildi. Aynı teşhisin götürüldüğü Lice Devlet Hastanesi'ne Dr. Seher Şahin tarafından doğrulandığı ortaya çıktı. Doktor raporu verilmesinin ardından 21 Mart'ta Yıldırım'ın Diyarbakır'a sevki için yazı yazan Lice Cumhuriyet Başsavcılığı hasta olduğunun doktor raporuyla tespit edildiğini, sevkinin yapılmasının uygun olacağını kaydetti. Ancak, doktor raporu ve savcılığın talebine rağmen, sevk gerçekleştirilmedi. Yıldırım'ın babası Abdulhadi Yıldırım, oğlunun hasta olduğuna dair raporlar ile jandarma, savcılık ve cezaevi yönetimine başvurularda bulunduğunu belirterek, "Tüm çabalarıma rağmen bir sonuç alamadım" dedi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı avukat Selahattin Demirtaş da, incelemelerini tamamladıktan sonra sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


AMERİKAYA BEDDUA Ali Rıza Kılınç ABD'nin Irak'a saldırmasıyla birlikte cuma namazından çıkanlar, cami önlerinde gösteri yapmaya başladı. Diyarbakır'daki Ulu Camii, bu yerlerden biri. Her cuma namasından sonra, "Kahrolsun Amerika" sloganıyla Ulu Cami önünde toplananlar, Allah'ın 99 isminden biri olan 'Kâhhar'ı kullanarak "Kâhhar, Amerikan ve onun müttefiklerini çölde perişan ede..." diye beddua ediyorlar. Çünkü diyorlar: "Onlar toprak işgal ediyorlar. Çocukları öldürüyorlar... Kadınlar, yaşlılar... Buna kim razı gelir?..." Ulu Cami önünde uzanan hatta, küçük masalar etrafında oturanların Irak'ta süren katliam konusundaki görüşleri bu sözcükler etrafında geziniyor. İbrahim Kahraman, 58 yaşında bir adam. "Son derece üzülüyoruz. İşgalin sona ermesi için dua ediyoruz" diyor Kahraman. Irak halkının ve İslam aleminin Amerika'ya karşı tek yumruk olmasını dileyen Kahraman'a çevresinde bulunanlarda başlarını sallayarak onay veriyorlar.
Adını anmam bir daha "Her namazdan sonra dua ediyorum kafirler mağlup olsun diye" sözleriyle araya giren Halil Altınter, "Hadi Saddam diktatördür, ya her gün öldürülen masum çocuklar, kadınlar...? Onlar da mı diktatördür?" diye soruyor. "Nasıl olurda buna seyirci kalırsınız?" ifadeleriyle AKP'ye seslenen Altıner, hükümetin ABD ile suç ortağı olduğunu söylüyor. "Milli Nizam'dan bu yana bu partiye oy veriyorum. Şimdi oyumu bu Amerikancılara verdiğim için pişmanım" diyen Altınter, ailesi dahil olmak üzere artık AKP'nin adını anmayacağını söylüyor.
İnsanlar aç Sözü devam ettiren İbrahim Kahraman, "Biz oylarımızı AKP'ye verdik, Ama hükümet ABD'siz tuvalete bile gitmiyor. İnsanlar aç perişan, iş yok. Bütçeyi kullanırken, bu aç insanları nasıl doyururum diye düşünmek yerine, 63 katrilyon lira parayı borç faizine ayırıyor. Fazla değil, sadece 6 katrilyonu yoksul insanlar için ayırsa kimse aç kalmayacak" diyor.
Şimdi yastayız Sur diplerinde bir gecekonduda yaşamını sürdüren işsiz Ali Ersöz'de, ilkin verecek yanıtının olmadığını söylüyor. Israrımızı sürdürdüğümüzde ise, sinirlenerek, "Her gün kahroluyoruz. Ben bazen televizyon izlerken, ağladığım oluyor. O çoluk çocuk... O hakaret... Şimdi biz yastayız" diye konuşuyor. Çocuklarının aç ve perişan olduğunu dile getiren Ersöz, oyunu DEHAP'a vermiş. Amerika'nın ve İngilizler'in işgaline razı gelmediğini ifade eden Ersöz, Kürt grupların Amerika yanında silah sıkmasına da anlam veremediğini belirtiyor.
'Savaşa hayır' dövizi ABD ve mütefiklerinin Irak'a yönelik savaşına karşı çıkan Van esnafı, tepkilerini çeşitli biçimlerde dile getiriyor. Bölge halklarına zarar veren savaşın kendi işlerini de olumsuz yönde etkilediğini belirten emlakçılar, işyerlerinin camlarına "Savaşa hayır", "ABD mallarını boykot ediyoruz", "Tüm halkımıza sesleniyoruz, kimse ABD malları kullanmasın" yazılı dövizler astılar. ABD ve İngiltere'nin bölgeyi petrol için işgal ettiğini belirten emlakçı Orhan Özdek, savaşın tüm ülkeyi olduğu gibi kendilerini de etkilediğini dile getirdi. Savaştan sonra emlak alım satımlarının durduğuna vurgu yapan Özdek, "Siftah yapamaz duruma geldik. Birçok arkadaşımız aylardır aynı durumda. Bunda hükümetin payı çok yüksek. Öyle düşünüyoruz" dedi. Emlakçıların savaşa karşı tepkisinin örgütlü bir güce dönüşmediğini belirten Özdek, kitle örgütlerinin kendilerine destek sunmasını istiyor. "Çünkü, ancak biz birlikte olursak sesimizi yükseltebilir ve duyurabiliriz. İşçilerin ve emekçilerin birlikte haraket etmesi lazım" diye konuşan Özdek, savaşın bir an önce durdurulması gerektiğini vurguladı.
Urfa'da füze paniği Urfa'da, kimlikleri henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler, dün sabaha karşı Atatürk Bulvarı'nda havai fişek attılar. Patlama sesiyle uyanan birçok vatandaş, kente bomba düştüğü düşüncesiyle sokağa çıktı. Alınan bilgiye göre, alkollü oldukları tahmin edilen kişi ya da kişiler, kullandıkları otomobille sabaha karşı Atatürk Bulvarı'na gelerek 2 adet havai fişek attı. Bölgede büyük bir patlamanın duyulmasının ardından, bulvar sakinleri evlerinden sokağa çıktı. Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, kısa sürede olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Yapılan incelemeler sonucunda, patlamalara neden olan cismin havai fişek olduğu belirlendi. Atatürk Bulvarı sakinleri, bir süre önce Birecik ilçesine bağlı Özveren köyü, Viranşehir'e bağlı Ayaklı köyü ve merkeze bağlı Dağyanı köyü Büyük Mürdesi mezrasına Tomahawk füzesi düşmesi nedeniyle, yeni bir füze düştüğünü sandıklarını ve çok korktuklarını bildirdiler.
KÖYLÜLERDEN SUÇ DUYURUSU ABD'ye ait Tomahawk füzesinin düştüğü Urfa'nın Büyük Mürdesi ve Konak köylerinin muhtarları, hava sahasını ABD ve İngiliz uçaklarına açan devlet yetkilileri ile füzeyi atan ABD yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Büyük Mürdesi mezrasına düşen Thomawk füzesini almaya gelirken yumurtalı ve taşlı protesto eylemi ile karşılaşan ABD'lilerin şikâyeti üzerine haklarında soruşturma açılan 14 köylü, Urfa Barosu'na başvurarak müdafi tayini istedi. Şanlıurfa Barosu Başkanı Ferda Güllüoğlu ise,komisyonlarıyla başvuruyu değerlendirip, gereğini yapacaklarını söyledi. Ardından köylüler adına Büyük Mürdesi köyü muhtarı Mustafa Karakuş ile Konak köyü muhtarı Ubeyt Kaya hava sahasını ABD ve İngiliz uçaklarına açan devlet yetkilileri ve füzeyi atan ABD yetkilileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Askeri hastaneden raporlu Yıldırım'a 4 Ekim 2002'de İzmir Güzelyalı Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Hastanesi Baştabipliği Psikiyatri Bölümü'nde, "Bir hecmeden fazla tekrarlayan psikotik reaksiyon (AET)" tanısı konularak rapor verildi. Aynı teşhisin götürüldüğü Lice Devlet Hastanesi'ne Dr. Seher Şahin tarafından doğrulandığı ortaya çıktı. Doktor raporu verilmesinin ardından 21 Mart'ta Yıldırım'ın Diyarbakır'a sevki için yazı yazan Lice Cumhuriyet Başsavcılığı hasta olduğunun doktor raporuyla tespit edildiğini, sevkinin yapılmasının uygun olacağını kaydetti. Ancak, doktor raporu ve savcılığın talebine rağmen, sevk gerçekleştirilmedi. Yıldırım'ın babası Abdulhadi Yıldırım, oğlunun hasta olduğuna dair raporlar ile jandarma, savcılık ve cezaevi yönetimine başvurularda bulunduğunu belirterek, "Tüm çabalarıma rağmen bir sonuç alamadım" dedi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı avukat Selahattin Demirtaş da, incelemelerini tamamladıktan sonra sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
src=/resim/b1.gif width=5>



AMERİKAYA BEDDUA Ali Rıza Kılınç ABD'nin Irak'a saldırmasıyla birlikte cuma namazından çıkanlar, cami önlerinde gösteri yapmaya başladı. Diyarbakır'daki Ulu Camii, bu yerlerden biri. Her cuma namasından sonra, "Kahrolsun Amerika" sloganıyla Ulu Cami önünde toplananlar, Allah'ın 99 isminden biri olan 'Kâhhar'ı kullanarak "Kâhhar, Amerikan ve onun müttefiklerini çölde perişan ede..." diye beddua ediyorlar. Çünkü diyorlar: "Onlar toprak işgal ediyorlar. Çocukları öldürüyorlar... Kadınlar, yaşlılar... Buna kim razı gelir?..." Ulu Cami önünde uzanan hatta, küçük masalar etrafında oturanların Irak'ta süren katliam konusundaki görüşleri bu sözcükler etrafında geziniyor. İbrahim Kahraman, 58 yaşında bir adam. "Son derece üzülüyoruz. İşgalin sona ermesi için dua ediyoruz" diyor Kahraman. Irak halkının ve İslam aleminin Amerika'ya karşı tek yumruk olmasını dileyen Kahraman'a çevresinde bulunanlarda başlarını sallayarak onay veriyorlar.
Adını anmam bir daha "Her namazdan sonra dua ediyorum kafirler mağlup olsun diye" sözleriyle araya giren Halil Altınter, "Hadi Saddam diktatördür, ya her gün öldürülen masum çocuklar, kadınlar...? Onlar da mı diktatördür?" diye soruyor. "Nasıl olurda buna seyirci kalırsınız?" ifadeleriyle AKP'ye seslenen Altıner, hükümetin ABD ile suç ortağı olduğunu söylüyor. "Milli Nizam'dan bu yana bu partiye oy veriyorum. Şimdi oyumu bu Amerikancılara verdiğim için pişmanım" diyen Altınter, ailesi dahil olmak üzere artık AKP'nin adını anmayacağını söylüyor.
İnsanlar aç Sözü devam ettiren İbrahim Kahraman, "Biz oylarımızı AKP'ye verdik, Ama hükümet ABD'siz tuvalete bile gitmiyor. İnsanlar aç perişan, iş yok. Bütçeyi kullanırken, bu aç insanları nasıl doyururum diye düşünmek yerine, 63 katrilyon lira parayı borç faizine ayırıyor. Fazla değil, sadece 6 katrilyonu yoksul insanlar için ayırsa kimse aç kalmayacak" diyor.
Şimdi yastayız Sur diplerinde bir gecekonduda yaşamını sürdüren işsiz Ali Ersöz'de, ilkin verecek yanıtının olmadığını söylüyor. Israrımızı sürdürdüğümüzde ise, sinirlenerek, "Her gün kahroluyoruz. Ben bazen televizyon izlerken, ağladığım oluyor. O çoluk çocuk... O hakaret... Şimdi biz yastayız" diye konuşuyor. Çocuklarının aç ve perişan olduğunu dile getiren Ersöz, oyunu DEHAP'a vermiş. Amerika'nın ve İngilizler'in işgaline razı gelmediğini ifade eden Ersöz, Kürt grupların Amerika yanında silah sıkmasına da anlam veremediğini belirtiyor.
'Savaşa hayır' dövizi ABD ve mütefiklerinin Irak'a yönelik savaşına karşı çıkan Van esnafı, tepkilerini çeşitli biçimlerde dile getiriyor. Bölge halklarına zarar veren savaşın kendi işlerini de olumsuz yönde etkilediğini belirten emlakçılar, işyerlerinin camlarına "Savaşa hayır", "ABD mallarını boykot ediyoruz", "Tüm halkımıza sesleniyoruz, kimse ABD malları kullanmasın" yazılı dövizler astılar. ABD ve İngiltere'nin bölgeyi petrol için işgal ettiğini belirten emlakçı Orhan Özdek, savaşın tüm ülkeyi olduğu gibi kendilerini de etkilediğini dile getirdi. Savaştan sonra emlak alım satımlarının durduğuna vurgu yapan Özdek, "Siftah yapamaz duruma geldik. Birçok arkadaşımız aylardır aynı durumda. Bunda hükümetin payı çok yüksek. Öyle düşünüyoruz" dedi. Emlakçıların savaşa karşı tepkisinin örgütlü bir güce dönüşmediğini belirten Özdek, kitle örgütlerinin kendilerine destek sunmasını istiyor. "Çünkü, ancak biz birlikte olursak sesimizi yükseltebilir ve duyurabiliriz. İşçilerin ve emekçilerin birlikte haraket etmesi lazım" diye konuşan Özdek, savaşın bir an önce durdurulması gerektiğini vurguladı.
Urfa'da füze paniği Urfa'da, kimlikleri henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler, dün sabaha karşı Atatürk Bulvarı'nda havai fişek attılar. Patlama sesiyle uyanan birçok vatandaş, kente bomba düştüğü düşüncesiyle sokağa çıktı. Alınan bilgiye göre, alkollü oldukları tahmin edilen kişi ya da kişiler, kullandıkları otomobille sabaha karşı Atatürk Bulvarı'na gelerek 2 adet havai fişek attı. Bölgede büyük bir patlamanın duyulmasının ardından, bulvar sakinleri evlerinden sokağa çıktı. Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, kısa sürede olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Yapılan incelemeler sonucunda, patlamalara neden olan cismin havai fişek olduğu belirlendi. Atatürk Bulvarı sakinleri, bir süre önce Birecik ilçesine bağlı Özveren köyü, Viranşehir'e bağlı Ayaklı köyü ve merkeze bağlı Dağyanı köyü Büyük Mürdesi mezrasına Tomahawk füzesi düşmesi nedeniyle, yeni bir füze düştüğünü sandıklarını ve çok korktuklarını bildirdiler.
KÖYLÜLERDEN SUÇ DUYURUSU ABD'ye ait Tomahawk füzesinin düştüğü Urfa'nın Büyük Mürdesi ve Konak köylerinin muhtarları, hava sahasını ABD ve İngiliz uçaklarına açan devlet yetkilileri ile füzeyi atan ABD yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Büyük Mürdesi mezrasına düşen Thomawk füzesini almaya gelirken yumurtalı ve taşlı protesto eylemi ile karşılaşan ABD'lilerin şikâyeti üzerine haklarında soruşturma açılan 14 köylü, Urfa Barosu'na başvurarak müdafi tayini istedi. Şanlıurfa Barosu Başkanı Ferda Güllüoğlu ise,komisyonlarıyla başvuruyu değerlendirip, gereğini yapacaklarını söyledi. Ardından köylüler adına Büyük Mürdesi köyü muhtarı Mustafa Karakuş ile Konak köyü muhtarı Ubeyt Kaya hava sahasını ABD ve İngiliz uçaklarına açan devlet yetkilileri ve füzeyi atan ABD yetkilileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Evrensel'i Takip Et