2 Nisan 2003 21:00
Ormana AKP kanunları
GÜNÜN YAZILARI
AKP iktidarı, meslek ve kitle örgütleri ile orman köylülerinin tepkisine rağmen ormanlarda yeni bir talan düzenini başlatacak Anayasa değişikliklerini yürürlüğe koymakta ısrarlı. TBMM Genel Kurulu'nda, Anayasa'nın 3 maddesinde değişiklik içeren teklifin ilk tur görüşmeleri önceki gün ve dün 8 saatte tamamlandı. Değişiklikler kabul edildi ancak halk oylamasına gerek bırakmayacak çoğunluk sağlanamadı.
"Anayasa'nın Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi"nin yürürlük maddesinin gizli oylamasına, 441 milletvekili katıldı. 334 milletvekili kabul, 102 milletvekili ret, 5 milletvekili ise çekimser oy kullandı. Teklifin ilk tur oylamasında, "milletvekili seçilme yaşının 25'e düşürülmesini" içeren Anayasa'nın 76. maddesindeki değişiklik dışında beşte üç çoğunluğa ulaşıldı. CHP, milletvekili seçilme yaşının düşürülmesine destek verirken, ormanlarla ilgili düzenlemelere karşı çıktı. Milletvekili seçilme yaşının 30'dan 25'e indirilmesini ve ormanlar konusunda yeni düzenlemeleri içeren teklifin ikinci tur oylaması, Anayasa gereği 48 saat sonra yapılacak.
İşlettir, koruma!
Genel Kurul'daki oylamada kabul edilen Anayasa'nın 169. maddesinde değişiklik öngören teklifle "Ormanlar ve Orman Köylüsü-Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi" başlıklı 169. Maddesi'nin devlet ormanlarının işletmesini düzenleyen 2. fıkrasına 'işlettirilir' kelimesi eklendi. Böylece devlet, kamuya ait ormanları 'kâr' gerekçesiyle pazarlayabilecek.
Değişiklik teklifinin, Anayasa'nın 170. maddesinde değişiklik öngören 3. maddesi de kabul edildi. Bu değişiklikle, 'Orman Köylüsünün Korunması' başlıklı maddenin başlığı 'Orman Sınırları Dışına Çıkartılan Yerlerin Değerlendirilmesi ve Orman Köylüsünün Desteklenmesi' olarak belirlenirken, 31 Aralık 1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş ve orman sınırları dışına çıkarılmış olan yerlerin devri, tahsisi, terki, kiraya verilmesi, üzerinde sınırlı ayni hak tesisi ve satışının yapılabilmesine olanak sağlanıyor. Yapılacak satışlara karşı çıkılmaması için de, orman köylülerine 'sus payı' ayrılıyor.
Halkoyu tartışması Anayasa değişikliği teklifinin, halkoyuna sunulması ihtimali de Genel Kurul'da tartışma yarattı. Madde üzerinde değişiklik önergesi veren CHP Antalya milletvekili Tuncay Ercenk, teklifin ormanlarla ve seçilme yaşının 25'e indirilmesiyle ilgili maddelerinin ayrı ayrı halkoyuna sunulması gerektiğini söyledi. Teklifin halkoyuna sunulması halinde, tümüyle oylanmasını 'kurnazlık' olarak niteleyen Ercenk, "AKP, bu kurnazlığı kimden öğrendi? Haberiniz olsun bunu öğreten geliyor... Hoca geliyor" dedi. AKP milletvekillerinin 'AKP' kısaltmasına itiraz etmesi üzerine Ercenk, "Bir parti kendine ak demekle ak olmaz. Ak; temizliktir, yiğitliktir, sözünü tutmaktır" dedi. Ercenk, AKP'lilerin itirazlarını devam ettirmesi üzerine de, "Adaleti ve kalkınmayı engelleyen parti... AKP... Ben böyle biliyorum" dedi.
İki bakanlık birleştiriliyor Öte yandan, Çevre ve Orman bakanlıklarının birleştirilmesi ile ilgili kanun tasarısı da TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri ile Çevre komisyonlarında kabul edildi. Çevre Komisyonu'ndaki görüşmelerde, Çevre Bakanlığı ve Orman Bakanlığı'nda sözleşmeli personel ile daimi ve geçici işçi statüsünde çalışan toplam 599 kişinin memur olarak atanmasına ilişkin verilen önerge üzerinde uzun tartışmalar yaşandı. Önerge oylandı ve reddedildi. Yapılan değişikliklerle bu komisyonda da kabul edilen tasarı, bugün Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldükten sonra Genel Kurul'a gönderilecek.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bu çığlığı duyun Rojda İldan "Hamile iken işyerinde rahatsızlandım, kanamam başladı, izin verilmediği için çocuğumu düşürdüm", "Aklım evde kalıyor, işyerim eve uzak, çocuğumu emziremiyorum", "İşten ayrılmak istiyorum ama geçim derdi ile bebeğim arasında sıkışıp kaldım", "Anne olduğum için mesleki eğitimlere katılamadım. Sicil notum düşürüldü, terfi hakkımı kaybettim"Kamu emekçisi annelerin söyledikleri bu cümleler, onların sorunlarını fazlasıyla anlatıyor. Ücretli doğum izinleri sadece 9 hafta; işyerlerinde kreş ve bakım ünitesi olmadığı için bu süre yetmiyor. KESK, bu sorunun çözümü için düzenlediği kampanyayı bugün başlatıyor: "Sözümüzü örgütleyelim". Ana ekseni "Doğum izinlerinin artırılması" ve "Savaşın durdurulması" olan kampanya için bugün Başbakanlık'a ve kadın milletvekillerine faks çekilecek, ardından da Amerikan Konsolosluğu'na yürüyüş gerçekleştirilecek.
'14 hafta doğum izni' En üst karar merciinde kadınların yer aldığı tek sendika olan KESK'in kampanya hedeflerini, sendikanın MYK üyesi ve Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe anlatıyor. " Amacımız, 9 hafta olan doğum izinlerinin 14 haftaya çıkarılması, demokratik bir özel yaşam için 1 senelik ücretsiz iznin babaya da verilmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 183 sayılı Annelik Korumasi ile ilgili asgari standartlar getiren sözleşmesinin imzalanması." Kampanyanın en temel talepleri bunlar. Ve Göyçe, gerek evrensel standartların gerekse de Türkiye'nin imza attığı bazı uluslararası sözleşmelerin buna müsait olduğunu vurguluyor. Bu taleplerin kabulü için Başbakanlığa dilekçeler yazan kamu emekçisi kadınlar, kamuoyunda duyarlılığı oluşturabilmek ve kadınların çığlığının duyulmasını sağlayabilmek için etkinlikler planlamış.
Üç vekil yanıt verdi Etkinliklerin ilki bugün. Kadınlar hemen her ilde, Başbakanlığa ve kadın milletvekillerine faks çekecek. Bu kampanya kasım ayında planlandığında savaş henüz başlamamıştı. ABD, Irak'a saldırınca "Savaş" da kampanyaya dahil oldu; çünkü "Savaşlardan da en çok kadınlar etkileniyor" Bu yüzden kadınlar bugün, fakslarını çektikten sonra "Savaşı durdur" sloganıyla ABD Konsolosluğu'na yürüyecek. 7, 8 ve 9 Nisan'da Meclis'teki kadın vekillerle görüşülecek. Kadınlar, bu konuda üzgün. Çünkü şu ana kadar 24 kadın vekilden sadece 3'ü kendilerine olumlu yanıt vermiş. Göyçe bunu, "Bu, kadınların kendi özgün talepleriyle ilgili meselelerin ilgili karar organlarında ilgi görmediğini gösteriyor. Meclis'teki kadınlar bile yeteri kadar soruna sahip çıkamıyor ya da çıkmak istemiyor. Sessiz kalmayı yahut görmezlikten gelmeyi tercih ediyor" sözleriyle değerlendiriyor.
'Çığlığımız duyulsun' Haziran ayına kadar sürecek bu kampanyanın, nisan ayındaki eylem programı ise şöyle: 10 Nisan'da işyerlerine çocuklarla gitme ve 18 Nisan'da da Başbakanlığa dilekçeleri verme. "Gerek sosyal hayatımızda gerekse de çalışma hayatımızda yoğun bir gerilim altındayız. Bu psikolojik olarak, fiziksel olarak bizi yıpratıyor" diyen Göyçe, etkinliklerini "Kadınların çığlığı" olarak değerlendiriyor ve bu çığlığın duyulmasını istiyor.
Halkoyu tartışması Anayasa değişikliği teklifinin, halkoyuna sunulması ihtimali de Genel Kurul'da tartışma yarattı. Madde üzerinde değişiklik önergesi veren CHP Antalya milletvekili Tuncay Ercenk, teklifin ormanlarla ve seçilme yaşının 25'e indirilmesiyle ilgili maddelerinin ayrı ayrı halkoyuna sunulması gerektiğini söyledi. Teklifin halkoyuna sunulması halinde, tümüyle oylanmasını 'kurnazlık' olarak niteleyen Ercenk, "AKP, bu kurnazlığı kimden öğrendi? Haberiniz olsun bunu öğreten geliyor... Hoca geliyor" dedi. AKP milletvekillerinin 'AKP' kısaltmasına itiraz etmesi üzerine Ercenk, "Bir parti kendine ak demekle ak olmaz. Ak; temizliktir, yiğitliktir, sözünü tutmaktır" dedi. Ercenk, AKP'lilerin itirazlarını devam ettirmesi üzerine de, "Adaleti ve kalkınmayı engelleyen parti... AKP... Ben böyle biliyorum" dedi.
İki bakanlık birleştiriliyor Öte yandan, Çevre ve Orman bakanlıklarının birleştirilmesi ile ilgili kanun tasarısı da TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri ile Çevre komisyonlarında kabul edildi. Çevre Komisyonu'ndaki görüşmelerde, Çevre Bakanlığı ve Orman Bakanlığı'nda sözleşmeli personel ile daimi ve geçici işçi statüsünde çalışan toplam 599 kişinin memur olarak atanmasına ilişkin verilen önerge üzerinde uzun tartışmalar yaşandı. Önerge oylandı ve reddedildi. Yapılan değişikliklerle bu komisyonda da kabul edilen tasarı, bugün Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldükten sonra Genel Kurul'a gönderilecek.
src=/resim/b1.gif width=5>



Bu çığlığı duyun Rojda İldan "Hamile iken işyerinde rahatsızlandım, kanamam başladı, izin verilmediği için çocuğumu düşürdüm", "Aklım evde kalıyor, işyerim eve uzak, çocuğumu emziremiyorum", "İşten ayrılmak istiyorum ama geçim derdi ile bebeğim arasında sıkışıp kaldım", "Anne olduğum için mesleki eğitimlere katılamadım. Sicil notum düşürüldü, terfi hakkımı kaybettim"Kamu emekçisi annelerin söyledikleri bu cümleler, onların sorunlarını fazlasıyla anlatıyor. Ücretli doğum izinleri sadece 9 hafta; işyerlerinde kreş ve bakım ünitesi olmadığı için bu süre yetmiyor. KESK, bu sorunun çözümü için düzenlediği kampanyayı bugün başlatıyor: "Sözümüzü örgütleyelim". Ana ekseni "Doğum izinlerinin artırılması" ve "Savaşın durdurulması" olan kampanya için bugün Başbakanlık'a ve kadın milletvekillerine faks çekilecek, ardından da Amerikan Konsolosluğu'na yürüyüş gerçekleştirilecek.
'14 hafta doğum izni' En üst karar merciinde kadınların yer aldığı tek sendika olan KESK'in kampanya hedeflerini, sendikanın MYK üyesi ve Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe anlatıyor. " Amacımız, 9 hafta olan doğum izinlerinin 14 haftaya çıkarılması, demokratik bir özel yaşam için 1 senelik ücretsiz iznin babaya da verilmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 183 sayılı Annelik Korumasi ile ilgili asgari standartlar getiren sözleşmesinin imzalanması." Kampanyanın en temel talepleri bunlar. Ve Göyçe, gerek evrensel standartların gerekse de Türkiye'nin imza attığı bazı uluslararası sözleşmelerin buna müsait olduğunu vurguluyor. Bu taleplerin kabulü için Başbakanlığa dilekçeler yazan kamu emekçisi kadınlar, kamuoyunda duyarlılığı oluşturabilmek ve kadınların çığlığının duyulmasını sağlayabilmek için etkinlikler planlamış.
Üç vekil yanıt verdi Etkinliklerin ilki bugün. Kadınlar hemen her ilde, Başbakanlığa ve kadın milletvekillerine faks çekecek. Bu kampanya kasım ayında planlandığında savaş henüz başlamamıştı. ABD, Irak'a saldırınca "Savaş" da kampanyaya dahil oldu; çünkü "Savaşlardan da en çok kadınlar etkileniyor" Bu yüzden kadınlar bugün, fakslarını çektikten sonra "Savaşı durdur" sloganıyla ABD Konsolosluğu'na yürüyecek. 7, 8 ve 9 Nisan'da Meclis'teki kadın vekillerle görüşülecek. Kadınlar, bu konuda üzgün. Çünkü şu ana kadar 24 kadın vekilden sadece 3'ü kendilerine olumlu yanıt vermiş. Göyçe bunu, "Bu, kadınların kendi özgün talepleriyle ilgili meselelerin ilgili karar organlarında ilgi görmediğini gösteriyor. Meclis'teki kadınlar bile yeteri kadar soruna sahip çıkamıyor ya da çıkmak istemiyor. Sessiz kalmayı yahut görmezlikten gelmeyi tercih ediyor" sözleriyle değerlendiriyor.
'Çığlığımız duyulsun' Haziran ayına kadar sürecek bu kampanyanın, nisan ayındaki eylem programı ise şöyle: 10 Nisan'da işyerlerine çocuklarla gitme ve 18 Nisan'da da Başbakanlığa dilekçeleri verme. "Gerek sosyal hayatımızda gerekse de çalışma hayatımızda yoğun bir gerilim altındayız. Bu psikolojik olarak, fiziksel olarak bizi yıpratıyor" diyen Göyçe, etkinliklerini "Kadınların çığlığı" olarak değerlendiriyor ve bu çığlığın duyulmasını istiyor.
Evrensel'i Takip Et