04 Ağustos 2001 21:00

Ah o eski filmler!

Ah... Nerde eski filmler... Sansürden geçerdi falan ama yine de bizimdi. Bizim olan sinema salonlarında oynatılırdı. Bahçe sinemalarında... Bugün öyle mi ya...

Paylaş
Ah o eski filmler!Sennur SezerSevdiği delikanlının kendisini aldattığına inanan ya da onun eğitimine, konserlerine, kısacası yükselişine engel olmak istemeyen hasta genç kız ortadan kayboluveriyordu. Elbet bir hastaneye yatıyordu. Doktorların, hemşirelerin bakımı onu sağlığına döndüremezdi. Çünkü çok hastaydı... Ama hastanenin radyosundan onun sesini, şarkılarını dinleyebilirdi... Bir gün, onu hastanede görüverdi. Hastalar için konser vermeye gelmişti sevdiği, gözyaşları içinde dinledi, ama ona görünmek istemedi.

Aşk öyküleri Bu hasta genç kız nereden mi çıktı? Eski bir Türk filminden. Sonu ölümle biten, mutsuz aşk öykülerinin moda olduğu dönemin filmleri oynatılıyor kimi sabahlar. Seyrediyorum. Hem Türkiye'de nelerin değiştiğini görmek, hem de eski İstanbul belgeseli izlemek için. Filmlerin kimi trüklerini bugüne taşımak eğlenceli de oluyor. Beş parasız hasta bir genç kız, kolaylıkla bir devlet hastanesine mi sığınıyor, gülmeye başlıyorum. Bugünün koşullarında yalnızca bu bölüm bir dizi filme yol açabilir diye. Öyle tezgâhtar bir kızın, sigortalı bile olsa hastaneye yatması kolay mı? Kızın hastane kapılarında çektikleri bir ayrı dizi olur, üstelik de acıklı mı acıklı durumlar yaşanır...Eskiden her şeye karşın işler epey kolaymış anlaşılan. Rıfat Ilgaz'ın 'Bizim Koğuş'u (Pijamalılar) yazıldığı günlerde acımsı bir gülüş taşıyordu. Bugün nerdeyse nostaljik bir "Eskiden hastaneler ne güzelmiş" belgeseli tadında. Rıfat Ilgaz belki karşılaşmadı ama 1960'larda hastalar için konser hatta şiir günü düzenleyen gruplar da vardı. Filmdeki konser sahnesi hiç uyduruk değil.Dönelim filmimizin genç kızına... Bugün olsa hastaneye yatamaz dedik. Başka...Radyoyu açar açmaz sevdiğinin sesiyle karşılaşamaz. Kaç radyo var... Adamın sevdiği Tarkan olmalı ki, her kanal radyo ve televizyon aynı saatte aynı plağı çalsın. Üstelik bu genç kızın şansı da yok. Bugün olsa, sevdiği Özgür Radyo'da program yapar. Radyo bir yıl kapatılır... Daha acıklı sonucu nereden bulacaksınız. Özgür Radyo deyince, aklıma hep patavatsız bir atasözü geliyor : "Kel yanında kabak anılmaz." Bu radyo sık sık bu suçu işliyor işte. Yoksa her yerde satılan, her konserde herkesin söylediği bir şarkının söylenmesi nasıl böyle bir ağır ceza getirir. Daha önce de Ataol'un şiiri yüzünden ceza yemişlerdi. İyi ki ülkemizde sansür yok...

Sansür dönemi filmleriHaa, sansür dedim de, benim seyrettiğim Türk filmleri sansür dönemi filmleri. Önce senaryo sansürden geçiyordu, sonra film... Yine de sansür 12 Eylül'den daha insaflıymış. Sevgililerin arasına giren güzel, zengin ve kötü yürekli kız ikide bir "Ben falanca paşanın kızıyım" deyip duruyor. Dönem padişahlık dönemi de değil. 12 Eylül'de bir paşa fıkrası yüzünden Mehmed Kemal gözaltına alınmıştı. Neyse biz filmimize dönelim. Hasta kızımız, yattığı verem hastanesinden, gece yarısı, bir konser salonuna taksiyle geliyor filmin sonunda. Üstünde gecelik ve sabahlıkla... Hasta masta ama kız alabildiğine de güzel. Geçtikleri yerler de Allah'ın bol, kulun kıt olduğu yerler. Ah film bugünde geçecekti ki... Kızı kısa yoldan muradına erdirsinler. Gece yarısı taksiye kadın başına binmek neymiş görsün... Kızın başına hiçbir şey gelmese, yattığı hastaneye sağlık bakanı gelirdi Allah muhafaza. Sonra iffet meselesi gelir mi gündeme...Bir başka filmde de bir kitaplık gördüm. Zengin mi zengin bir delikanlının evinde. Hem de ciddi bir kitaplık, öyle dekor falan değil. Kitapların üstüne dergiler konuluvermiş. Epey merak ettim o zamanlar kitaplık bir kültür işareti miydi? Kitaplık olan evi polis basmaz mıydı?..Ah... Nerde eski filmler... Sansürden geçerdi falan ama yine de bizimdi. Bizim olan sinema salonlarında oynatılırdı. Bahçe sinemalarında... Bugün öyle mi ya... Salon sahibi Amerikan şirketinin sermayesinin katılmadığı film salon bulamıyor. Bahçe sinemaları yalnız zengin semtlerde. Anadolu'da köyde, yaylada falan film oynatmak fikri güzel de. Kolay uygulanacak proje değil. Öyle ya, ya oynatılacak film 12 Eylül'den söz ediyorsa... Ne mi olur? Kuzum siz gazete okumuyor musunuz? Yani gerçek gazete... Günlük Evrensel örneğin...
ÖNCEKİ HABER

Muharrem Horoz toprağa verildi

SONRAKİ HABER

ANAP'a cila kongresi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...