7 Mayıs 1999 21:00

Kıpırda ey okur kıpırda!..

Kıpırda ey okur kıpırda!..
Sennur Sezer
Bilmiyorum İnsancıl dergisinin mayıs sayısını gördünüz mü? Dokuz yıllık bu kültür sanat dergisi kapağına "İnsancıl Okuru Kıpırda..." cümlesini yerleştirmiş. Dergide bu başlıkla yer alan yazıyı Cengiz Gündoğdu yazmış. Gündoğdu, ülkemizdeki genel durumu, "Bizler yeni insan diye mücadele ederken, egemenler Yeni Dünya Düzeni çerçevesinde, sanatta, felsefede, siyasette, ahlakta, egemenlerin isteklerine uygun tek tip insan oluşturmak için harekete geçti" diye özetliyor. Bu amacın insanımızın yükseltilen enflasyonla ekmeğinden başka şeyi düşünmemesi; toplu taşımacılıkta bile anonslarla sürdürülen gerginlikle korku dünyasında yaşatılması; karşıt görüşteki yayın organlarının mali ve cezai önlemlerle susturulması; çeşitli kriz haberleriyle insanın gelecekle ilgili umutlarının karartılmasıyla gerçekleştirilmek istendiğini anlatıyor. Gelecekte, yeni siyasal kadrolarla yaşanacak güç günleri vurgulayıp, okurunu uyarıyor: "Bu zor günleri aşabilmek için ciddi bir özveriyle dayanışma... milimetrik mücadele gerekiyor. Yılgınlık, kendini koyvermek, giderilmesi imkânsız, daha tatsız sonuçlar doğurur."
Sonuç olarak, İnsancıl okurunun kıpırdamasını, dergiye abone olmasını, bir yerine iki dergi almasını istiyor. Yoksa dergi sıkıştırıldığı çemberi kıramayacak.
Gündoğdu haklı. Önümüzdeki günler, yeni bir dünya isteyen herkesin kendi sesi olabilecek, reklamdan yoksun, dar gelirli dergilere, gazetelere destek olunmasını gerektiren günler. Emek dünyasının sırt sırta verip sermayenin dayattıklarına karşı durabilmesi gerekiyor. İnsancıl, Damar, Evrensel Kültür'ün, Erensel gazetesinin daha dikkatli, daha yaygın okunması gereken günler. Yaşatılması gerekli yayınlar bunlar.
Ne var ki, okurların bir bölümü bunun ayırdında değil. Falan bankanın dergisini pek kaliteli buluyor. O her sayısı iki üç milyonluk derginin hapisteki yazar ve araştırmacılarla, örneğin İsmail Beşikçi'yle ilgilenmemesine takılıyor. Bu konuyla ilgilenen dergileri anımsattığınızdaysa, "Ama onlar kaba saba, nerdeyse yoz" yanıtını vermekten çekinmiyor. Bu tür okurla iki ayrı üniversitede karşılaştığımdan biliyorum. Bu delikanlıların asıl yanılgılarının banka dergilerinden toplumsal sorunlara ilgi beklemek olduğunu anlatamamıştım. Yetersiz buldukları dergileri, katılımla, destekle, uyarıyla (üç eylemin hiçbirini savsaklamadan) geliştirip değiştirmeyi denemelerini söylemem de pek kâr etmemişti. Büyük sermayeyi etkileyemeyeceklerini anlamıyorlardı. Estetik sandıkları yaldızın altındaki tuzağı da görmüyorlardı. Okurun, kendi sesi olan dergileri, gazeteleri yaşatmayı denemesi zor, ama olanaksız değil. Abonelik, tanıtım, yaygınlaştırma yükünü omuzlamak gerekiyor yalnızca. Lüks bir sigaranın iki paketine, dört otobüs biletine eşit bu dergilerin fiyatı. (Lüks içki fiyatlarıyla, yanında tabak çanak verilen özel gazete sayılarıyla ölçmeye kalkmıyorum. Hele parfüm armağanlı güzellik ya da spor dergileriyle karşılaştırmıyorum bile.) Ben de sesimi Cengiz Gündoğdu'nun sesine katmak gereğini duyuyorum; "Kıpırda ey okur, kıpırda!" diyorum. Dergine, gazetene, örgütüne sahip çık. Yaşatmaya çalış onu. O dergi, o gazete, o parti, o sendika yaşarsa sen de yaşayacaksın. Yoksa soluk alıp versen bile yarın kıpırdama şansın olmayacak.
Kıpırda ey emekten, insanlıktan yana insan kıpırda.

Evrensel'i Takip Et