İşçi kadınlarla kısa bir sohbet
HDP İSTANBUL 3. BÖLGE MİLLETVEKİLİ ADAYI SEVGİ YALÇIN EKMEK VE GÜL İÇİN YAZDI: Sabahın 6’sında arkadaşlarla, İkitelli Organize Sanayi Sitesi’nin yolunu tutuyoruz. İş başı yapmadan önce, işçileri sanayinin giriş kapısında karşılıyoruz, ellerimizde bildirilerle.

Sevgi Yalçın
HDP İSTANBUL 3. BÖLGE MİLLETVEKİLİ ADAYI
Sabahın 6’sında arkadaşlarla, İkitelli Organize Sanayi Sitesi’nin yolunu tutuyoruz. İş başı yapmadan önce, işçileri sanayinin giriş kapısında karşılıyoruz, ellerimizde bildirilerle.
Ben, özellikle kadın işçilerle ayaküstü biraz da olsa sohbet edip, bildiri veriyorum. Karşılaştığım bir kadın işçi, çalışma saatlerinin uzun olmasından dolayı, çocuklarına zaman ayıramadığını, ücretlerin çok düşük olduğunu söylüyor. “Ne kadar maaş alıyorsun?” diye sorduğumda “Bin lira” diyor, ama yemeği kendi paralarıyla aldıklarını veya evden getirdiklerini, üç yıldır çalıştığı halde sigortası olmadığını ekliyor. “1 Mayıs’ı duydun mu?” diyorum, duyduğunu söylüyor yanımdan hızlı hızlı uzaklaşırken...
Bir diğer kadın ise çok az ücret aldığını, evde hasta çocuğu olduğunu, onu da kızına bırakıp geldiğini anlatıyor. “Ne yapayım? Aklım onda, akşama kadar onu düşünüyorum. Bakan kızım da küçük” diyor. “Peki kreş düşünmedin mi?” diye sorunca “Evet düşündüm ama çok para. Zaten ne alıyorum ki?” diye yanıt veriyor. “Peki ücretsiz olsa kreşler, mahallelerde ya da çalıştığın fabrikada olsa?” deyince “Keşke” diyor ve buruk bir gülümsemeyle uzaklaşıyor o da...
Başka bir kadın gülerek yanıma geliyor. Elimdeki bildiriyi verirken, “Ne iş yapıyorsun?” diye soruyorum. “Çay ve temizlik” diyor. “Yorucu değil mi...” dediğimde hemen “Evet, sürekli ayaktayım ve ellerim akşama kadar suyun içinde kimyasal deterjanın içinde” diyerek ellerini gösteriyor, “Bak ne kadar sert avuçlarımın içi. Akşama kadar bez sıkmaktan nasır oldu.” Sabah 8, akşam 7 çalışıyor, hatta bazen cumartesi ve pazar günleri de. “SSK var ama çok çalışıyorum. Bir kızım var ona hiç zaman ayıramıyorum. Akşamları çok yorgun oluyorum ve buna çok üzülüyorum” diye anlatıyor. 1 Mayıs’ı sorduğumda ise “Evet, duydum. O gün tatil günü. Ama biz tatil yapmıyoruz” derken, yanımızdan geçen arabayı gösteriyor, “Bak bu benim patronum, işe geç kalacağım” diye hızla yoluna devam ediyor.
Bu kez Azerbeycanlı ve Türkmen iki kadınla sohbet ediyoruz. Türkmen olan Nadya, göçmen bir işçi. Ücretinin çok düşük olmasından yakınıyor, “Biz göçmeniz diye bize SSK yapmıyorlar. Yemeğimizi dışardan yiyoruz” diyor. Azeri olan ise kimlik kartı bile çıkardığını, Türkiye vatandaşı olduğu halde yine de sigortasının yapılmadığını anlatıyor. Kadınlar işe geç kaldıkları için yanımdan hızla uzaklaşıyorlar.
Ben de artık, işe geç kalmamak için, ayrılıyorum oradan. Kafamda, kadınların bu sömürü düzenine karşı birlikte mücadelelerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşünerek.
Evrensel'i Takip Et