Mahremiyet: Gizlilik mi? Dokunulmazlık mı?
Daha düne dek ev içinde kadının uğradığı şiddeti, aile, komşu, devletin polisi, askeri, memuru olarak aile içi olay diye görmezden gelmek; kadına “kocandır, ev içinde olur böyle şeyler” demek, susmasını, hatta bu olayı gizleyip oturmasını beklemek; mahremiyeti gizlilik olarak algıladığımızın göstergesidir, ahlaki de değildir.

Dr. Müberra YENİŞAR
Psikoterapist
Arapça kökenli bir sözcük olan ‘mahremiyet’, gizlilik, yasaklılık, dokunulmazlık anlamına gelir. Sosyoloji Profesörü Antony Giddens’in araştırmalarında mahremiyete yüklenen anlam doğu kültürlerinde görünmezlik, batı kültürlerinde ise dokunulmazlıktır.
Doğu için mahrem demek gizliliktir, erkeğe ait olan kadının, çocuğun namahrem olan başka erkeklerin gözünden gizlenmesi demektir. Batı toplumları içinse mahremiyet kişinin dokunulmazlık hakkıdır, kişinin kişisel alanının, özelinin korunması demektir. Bir sözcüğe yüklenen anlam, toplumların ahlaki, etik değerlerinin, insana verdikleri değerin ölçüsü olabilir mi? Elbette olur, sözcüklerin anlamları bizim zihnimizdeki imgelerin, temel inanç ve düşüncelerimizin izdüşümleridir aslında…
Gizlenmek demek, toplumun dayatmasına karşı, başkalarına karşı varlığınızı, düşüncenizi, yaşamınızı, inancınızı, değerlerinizi, dilinizi, ırkınızı, cinsel kimliğinizi gizlemeniz demektir. İnsanın kendine ait olanı gizlemek zorunda olması utanç ve suçluluk duyguları ile yaşamaya mahkûm olmasına neden olur. Suçluluk ve utanç duyguları da en doğal haklarınızı savunamamayı, kendinizi, çocuğunuzu koruyamamayı beraberinde getirir.
GİZLİLİK ZULMÜN KILIFIDIR
Daha düne dek ev içinde kadının uğradığı şiddeti, aile, komşu, devletin polisi, askeri, memuru olarak aile içi olay diye görmezden gelmek; kadına “kocandır, ev içinde olur böyle şeyler” demek, susmasını, hatta bu olayı gizleyip oturmasını beklemek; mahremiyeti gizlilik olarak algıladığımızın göstergesidir, ahlaki de değildir. Suçluluk duygusunun, utancın olduğu yerde özgüven, mutluluk, yaşamı hak etmişlik duygusu olmaz. Suçluluk ve utançla beslenen toplumlarda etik ve ahlaki değerlerden bahsetmek de pek mümkün değildir.
Anadolu kentlerinden birinde her ikisi de öğretmen olup, kocası sınıfta çocuklara taciz ile suçlandığında önce böyle bir şeye inanmayan, sonrasında sekiz yaşındaki kızının kocası tarafından taciz edildiğini fark eden öğretmen anne de bu olayı gizlemek zorunda hissetmişti kendini. “Toplum ne der, duyulursa felaket olur, insan içine çıkamayız” yaklaşımı beraberinde gizliliği, toplumdan gizlenmeyi getirir, bu da ikiyüzlü ahlak anlayışının temelidir aslında.
Mahremiyete yüklenen anlam sadece ahlaki duruşumuzu göstermez, aynı zamanda toplumsal tercihimizin de ifadesidir. Gizlilik aslında her türlü baskının, zulmün de kılıfıdır. Utanç ve suçluluk duyguları ile başlarına gelen taciz, tecavüz, aşağılama, haksızlığı gizlemek zorunda bırakılan bir toplum zalime, güçlüye her türlü ahlaksızlık için fırsat veriyor demektir.
750 BİN ÇOCUK SUÇ MAĞDURU
Hayat Boyu Eğitim Derneği’nin 81 ildeki Cumhuriyet Başsavcılığı verilerine dayanarak yapılan çalışmada, Türkiye’de 2008-2010 döneminde yaklaşık 750 bin çocuğun suç mağduru olduğu ortaya çıktı. Cinsel suçlar nedeniyle mağdur olan çocuk sayısındaki artış yüzde 63,33. Bunu nasıl okumalıyız, çocuğa yönelik suçlar önceden yoktu da şimdi mi oluştu. Çocuğa, kadına, kendini koruma konusunda zayıf olana yönelik suçlar önceden de vardı, ama ayıp, günah, diye gizleniyordu. Tacize, saldırıya uğrayan çocuk, genç, kadın bunu artık ailesi ile paylaşabiliyor, aile de bunu gizlemek yerine şikâyetçi olmayı tercih ediyor. Artık insanlar mahrem alanlarına saldırı olduğunda yasal yollar ile dokunulmazlık haklarını talep ediyorlar.
Dokunulmazlık hakkı ile kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı; cinsiyetiniz, ırkınız, yaşınız, statünüz ne olursa olsun sosyal yaşamın içindesinizdir; sokakta, okulda, evde, meydanlarda, doğada... Her yerde olabilirsiniz; düşüncenizi, inancınızı, duygularınızı özgürce ifade edebilirsiniz, gizlenmenize gerek yoktur. Dokunulmazlık hakkınızı kullanırken yargılanmaz, aşağılanmaz, ötekileştirilmezsiniz.
Evrensel'i Takip Et