Pulbiber Mahallesi’nde buluşuyoruz
Şiiri Hayattan Kurtarmak: Didem Madak Sempozyumu’nda şairler, yazarlar, felsefeciler, akademisyenler, müzisyenler ve dansçılar kendi ‘Didem Madaklarını’ anlatacaklar.

Sevda AYDIN
İstanbul
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Metis Yayınları, “Şiiri Hayattan Kurtarmak: Didem Madak Sempozyumu” başlıklı bir etkinlik düzenliyor. Bugün başlayacak olan sempozyum yarın ikinci oturumun ardından sona erecek.
Deniz İncedayı, Seval Şahin, Necmiye Alpay, Zeynep Direk, Rûken Alp, Esra Yalazan, Birhan Keskin, Neşe Yaşın, Şükran Yücel, Müjde Bilir, Zeynep Köylü, Mahmut Temizyürek, Baki Asiltürk, Eren Aysan, Sezai Sarıoğlu, Asuman Susam, Haydar Ergülen, Nazmi Ağıl, Ritta Cankoçak ve İpek Şahbenderoğlu’nun konuşmacı olarak katılacağı sempozyumda MSGSÜ Modern Dans Bölümü “Güneşin Bıyıkları” başlıklı bir gösteri sunacak. Ayrıca Ah! Kosmos da Didem Madak anısına bir müzik performansı sergileyecek.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Disiplinlerarası Kültür Çalışmaları Uygulama ve Kültür Merkezinden Seval Şahin ve Metis Yayınları Yönetmeni Semih Sökmen’le sempozyum öncesinde Didem Madak için buluştuk.
Sempozyum fikri nasıl oluştu?
Seval Şahin:
Didem Madak şiirlerini çok sevdiğimiz bir şair. Aslında birkaç yıldır kafamda olan bir şeydi bu. Sonra geçen yaz bu fikrimizi Metis Yayınları ile paylaştık. Onlar da çok memnun oldular ve birlikte çalışmaya başladık. Tam biz çalışmalarımıza devam ediyorduk ki Ege Üniversitesinden sempozyum haberi geldi ve çok sevindik. Böylece Didem Madak edebiyatının daha geniş kapsamlı bir şekilde ele alınması mümkün olacaktı.
Semih Sökmen: Son iki-üç yıldır Didem Madak’ın şiir kitaplarına artan bir ilgi var. Madak’ın şiirlerinin insanları hem okur olarak, hem de yazarken etkilediğini düşünüyorum. Bir araya gelip bu şiir hakkında konuşmanın, onun hayat karşısındaki tavrını, duruşunu anlamaya çalışmanın iyi olacağını düşündük. Böyle bir sempozyum ayrıca onu anmanın da en iyi yolu. Bu nedenle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Disiplinlerarası Kültür Çalışmaları Uygulama ve Kültür Merkezi böyle bir sempozyumu birlikte düzenlemeyi önerince kabul ettik. Aralık 2014’te yine Metis olarak bizim de destek verdiğimiz, İzmir’de Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü tarafından bir sempozyum yapıldı. Çok iyi geçti, çok hakikatli bir topluluk bir araya gelmişti.Mutlaka İstanbul’da da yapılması gerektiğinden emin olduk.
İki gün sürecek sempozyumda pek çok konu başlıkları var. programı biraz anlatabilir misiniz?
Seval Şahin: Sempozyum ücretsiz ve herkese açık.Bu iki günde, Deniz İncedayı, Seval Şahin, Necmiye Alpay, Zeynep Direk, Rûken Alp, Esra Yalazan, Birhan Keskin, Neşe Yaşın, Şükran Yücel, Müjde Bilir, Zeynep Köylü, Mahmut Temizyürek, Baki Asiltürk, Eren Aysan, Sezai Sarıoğlu, Asuman Susam, Ritta Cankoçak, Nazmi Ağıl, Haydar Ergülen ve İpek Şahbenderoğlu konuşacak. Burada şairler, yazarlar, felsefeciler, akademisyenler, müzisyenler ve dansçılar kendi Didem Madaklarını anlatacaklar. MSGSÜ Modern Dans Bölümü Pulbiber Mahallesi’nden yola çıkarak bir dans performansı hazırladı. Ah! Kosmos da Ahlar Ağacı’ndan esinle bir müzik performansı sergileyecek. Hep birlikte Didem Madak şiirini disiplinler arası bir şekilde anlamak için böyle çabaya giriştik.
MADAK ŞİİRİ HER ŞEYDEN ÖNCE KADINCA BİR ŞİİR
Didem Madak şairlerimiz açısından çok ayrı bir yere sahip, siz ne düşünüyorsunuz Madak’ın şiirlerine dair?
Gerçekten öyle. Didem Madak şiiri her şeyden önce çok kadınca bir şiir. Ortaya koyduğu dil ve imgelemde bu hemen göze çarpıyor. Kadınların gündelik hayatlarına dair hiç aklımıza gelmeyecek rutinler onun şiirine sıradanlıktan uzaklaşarak sızıyor. Bu sızma beraberinde kadının rutin gündelik hayatının sıkıcılığını şiirsel bir iç ses ile birleştiriyor. Boşuna değil şiirinde iç ses diye ayrıca seslenmesi.
ERKEKLER ARTIK ŞİİR YAZAMAZ
Didem Madak, “Hayatımla ve bir kadın oluşumla ilgili çözemediğim bazı meselelerim var. Bütün bunlar yokmuş gibi davranıp kitabi şiirler yazamam. Şiirlerim ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz ‘kadınsı’, durup dururken bağıran şiirler.” diyordu. Bugün lerde Bağıran şiirlere” ihtiyacımız var... siz ne dersiniz?
Semih Sökmen: Madak “bağıran” şiirler demiş ama kastettiği bağırma başkalarını bastırmak için değil. Şiir durup dururken neden bağırır? Çaresizdir, öfkelidir. Dikkat ederseniz son yıllarda en çok etkilendiğimiz şairler kadınlar. “Toplama kamplarından sonra artık şiir yazılamaz” sözünü “Erkekler artık şiir yazamaz” diye düzeltmek lazım. Aslında dünyanın tanıklık ettiği erkek şiddetinden sonra erkeklerin hâlâ kalkıp şiir yazmalarında da bir tuhaflık var, çünkü yazdıkları çoğu zaman ya bir kibir ya da yapmacıklık olarak kalıyor. Dolayısıyla sadece bu şiddeti organize eden iktidara değil, bu şiddeti görmezden gelen bütün erkekliğe karşı da bağırmak lazım.
ŞİİRLERİNİN BUGÜNÜN KADINLIK DURUMUYLA YAKINDAN İLGİSİ VAR
Yayıncısı olarak Madak’ın şiirlerinin okuruyla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Semih Sökmen: Okurlarının, özellikle genç kadın okurlarının Didem Madak’ın şiirleriyle edebiyatı aşan, daha varoluşsal bir ilişki kurduklarını düşünüyorum. Giderek artan bu ilginin, bugünün Türkiyesi’ndeki kadınlık durumuyla, kadınların mücadelelerinin bugün geldiği yerle yakından ilgisi var. Giderek daha fazla kadının başka şeylerin yedeği olmaktan çıkıp kendi adlarına, kadın olarak var olmaya başladıklarını, “ben buyum” dediklerini, varlıklarını fiili olarak öne sürdüklerini düşünüyorum. Didem Madak’ın “doğal” feminizmi buna denk düşüyor. Onun feminizminin edinilmiş bir dünya görüşü olmadığını vurgulamak için “doğal” diyorum. Gündelik, sıradan deneyimlerden gelen, her an uyanık olan, içten gelen, doğrudan kadınlık durumunun kendisinden kaynaklanan, hayatın en ince ayrıntılarına kadın olarak bakabilen, varlığa, nesnelere dikkat kesilmiş bir feminizm bu. Şiiri de bu farklılık nedeniyle hepimizi etkiliyor.
Evrensel'i Takip Et