26 Aralık 2014 09:50

Dolmuş parasına jant üretiyoruz

Levent, milletvekilleri ile kendisinin aldığı ücreti karşılaştırıyor. Buna rağmen ekonominin tıkırında olduğunu söyleyenlere öfkeli. Cumhurbaşkanı Ak Saray’ın milletin olduğunu söylemişti. Şimdi kalksam, gitsem girebilir miyim o saraya diye soruyor ve cevabı da kendisi veriyor; hiç sanmıyorum

Paylaş

Yoldaş TAŞ 
Aydın

Mecliste 2015 bütçe görüşmelerinin devam ettiği sıralarda hükümetin asgari ücret, emekli ve memur maaşlarına %3+3’lük bir zam yapılacağını bütçeye yazdırması sonrası zam oranı tartışılmaya başlandı.

Tartışmanın en önemli noktası hükümetin bütçedeki adaletsiz pay dağılımı oldu. Bütçe görüşmelerinde sağlıklı büyüme için halka ‘tasarruf’ vurgusu yapanlar, asgari ücrete %3+3’ü reva görenler, sıra kendilerine gelince bonkör olmaya devam etti. Bütçeden aslan payını kendilerine layık görenler, milyonlarca işçi, emekçi ve emekliye açlık sınırının altında bir yaşamı layık görüyor. Bütçe tartışmalarının en önemli ve en çok üzerinde durulan konusu ise Ak Saray oldu. Biz de Aydın Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çelik jant üreten bir metal fabrikasında çalışan genç işçilerle çalışma koşullarından bütçeye, Ak Saray’dan gündeme dair konular üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

KOMİTE KURMAYI HEDEFLİYORUZ

Kerim Gültekin 1 yıldır bu fabrikada, çıraklık statüsünde, günde 8 saat çalışıyor. 300 lira maaş alıyor, çırakların çoğu bu civarda bir ücret alıyor. Haftada bir gün çıraklık eğitim okuluna gidiyor. Fabrikada sendika olmasına rağmen herkes üye olamıyormuş. Fabrikada işçiler sendikalı, sendikasız, taşeron, kadrolu, çırak, kalfa, ustabaşı olarak ayrılıyor. Dolayısıyla herkes farklı ücret alıyor. Çıraklar içinde 450 lira ücret alan da var ama onlar uzun zamandır burada çalıştıklarından dolayı yenilerden yüksek maaş alıyorlar. Fabrikada çalışma koşulları ağır, sürekli bir üretim var fakat Kerim emeğinin karşılığını alamamaktan şikayetçi. Fabrikada yaşadıkları sorunların hep birlikte olunursa çözüleceğini ve hak ettikleri koşullar içinde çalışmayı ancak birlik olunursa sağlayacaklarını düşünüyor. 

Genç işçiler olarak son zamanlarda, fabrikadaki her bölümden temsilcilerin olduğu bir komite oluşturmayı tartışıyorlar. Bu komiteyi; bir araya gelmek, sorunlarını, ne yapabileceklerini konuşmak ve tartışmak için gerekli görüyorlar.

İŞTEN ATILMA KORKUSU YÜZÜNDEN

Levent Taş 2 yıldır bu fabrikada çalışıyor ama asgari ücretin altında bir ücret alıyor. Fabrikada diğer vardiyalarla birlikte yaklaşık 450 genç işçi çalışıyormuş. Ücretlerin düşüklüğü, sendikalaşma gibi konuları ara ara tartışıyorlar. Mevcut durumdan herkes şikayetçi fakat sıra ne yapabileceklerini konuşmaya geldiğinde “Böyle gelmiş böyle gider” anlayışının hakim geldiğini söylüyor Levent. Bu anlayışın temelinde işten atılma korkusu olduğunu vurguluyor. Buradaki genç işçilerin çoğu AKP’ye oy veriyormuş. Levent hiç AKP’ye oy vermemiş. İşçilerin hangi düşüncede olursa olsun, siyasi düşüncesini bir tarafa bırakması gerektiğini çünkü MHP’li, AKP’li, CHP’li demeden tüm işçilerin aynı çalışma koşullarında çalıştığını belirtiyor.

Erkan Erkaya uzun zamandır bu fabrikada çalışıyor ve yalnızca asgari ücret alıyor. O da fabrikadaki çalışma koşullarının zorluğundan dem vuruyor. Asgari ücretin hele ki açlık sınırının altında olan bir asgari ücretin; çalışma koşulları, iş kazaları ve meslek hastalıkları göz önüne alındığında hakkı olan ücretin yanından bile geçmediğinin farkında. Fakat işsizlik korkusu onu ve diğer işçileri ‘işsiz kalmaktan iyidir’ anlayışına sevk ediyor.


 BÜTÇE SARAYIN BÜTÇESİ

Son günlerde mecliste yapılan bütçe tartışmalarına getiriyoruz sözü. Erkan ayakkabı kutularına doldurulan milyonları hatırlatıyor ve soruyor: “Adalet mi bu.” diye. Ona göre bu bütçe sarayın bütçesi. Asgari ücret ve emekliler için açıklanan zam oranlarının kimin bütçesi olduğunu kanıtladığını söylüyor.

Kerim, ‘başımızdakilerin’ hiçbir zaman işçiyi düşünmediğini kendi üzerinden örnekliyor. “Ben 300 lira ücret alıyorum, 300 lira komik değil mi? Dolmuşa ödediğim para aldığım ücretten daha fazla oluyor. Yani düşünüyorum; jantı biz  üretiyoruz ama dolmuş parasına.” Ak Saray’daki bir kadehin 900 lira yani kendisinin 3 aylığı olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor; “Bir kadeh kadar değerimiz yok maalesef.”
Levent, milletvekilleri ile kendisinin aldığı ücreti karşılaştırıyor. Buna rağmen ekonominin tıkırında olduğunu söyleyenlere öfkeli. Cumhurbaşkanı Ak Saray’ın milletin olduğunu söylemişti. Şimdi kalksam, gitsem girebilir miyim o saraya diye soruyor ve cevabı da kendisi veriyor; hiç sanmıyorum.

 

ÖNCEKİ HABER

Şurayı bir de İmam Hatipliye sor

SONRAKİ HABER

Baskıya ve denetime mecbur bir sistem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...