Şurayı bir de İmam Hatipliye sor

Ahmet Akarsu
Kayseri

19. Milli Eğitim Şurası geçtiğimiz günlerde toplandı. Şura üzerine dergimizin bir önceki sayısında yazılar yazıldı. Ne kararlar alındığını ve nelerin tartışıldığını tekrardan yazmaya gerek yok. Başbakanlığı döneminde “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” diyen Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olduktan sonra sözlerini; “İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek” diye tamamlaması. 4+4+4’ün, TEOG’un devamı olan Şura... Biz şuraya bir de imam-hatip lisesi öğrencilerinin gözünden bakalım dedik.

GARDİYAN, CEZAEVİ MÜDÜRÜ

Kız Anadolu İmam-Hatip Lisesi öğrencisi aynı zamanda okul başkanı olan İrem’le konuşuyoruz. Son sınıf öğrencisi. Kendisini yakın zamana kadar AKP’li olarak nitelendiriyormuş. Halen tam kopmuş değil. 8 tane din dersi görüyorum, üniversite sınavında hangisi çıkıyor diye soruyor. Seçmeli derslerin hiçbirini kendisi seçmemiş. Yapılan değişiklikler onlara da yansıyor tabi. Mersin’den Kayseri’ye gelmiş. Kayseri’de birçok kişinin başının kapalı olduğunu, ister istemez kendisinin de kapanma ihtiyacı duyduğunu belirtiyor. Okul güvenliği konusuna geliyoruz. Hocaları gardiyan, müdürü cezaevi müdürü olarak görüyor. Karma eğitim tartışmalarını saçma buluyor İrem: “3 bin kız arkadaşımızla ders görüyoruz. Ben düşünüyorum; dershanede erkek arkadaşlarla ders görüyoruz. Otobüste, hastanede, sokakta, çarşıda, kafelerde bir aradayız. Karma eğitimin kaldırılması konusu bile çok saçma. Ama dershaneye gittiğimde çok açık söylüyorum erkeklere başka gözle bakıyorum. Bu eğitim sistemi bizleri ne hale getirdi.” Osmanlıca’ya dair de söyleyecekleri var İrem’in. Kürtçe ile Osmanlıca’nın kıyaslanamayacağını, dil bile olmayan bir şeyi görmek istemediğini söylüyor. Zorunlu derslerden ötürü diğer temel derslerin saatlerinin düşüyor olması şikayetçi olduğu konulardan. Okulda öğretmenler tiyatronun sakıncalı olduğunu söylüyormuş. İmam-hatip öğrencisi tiyatroyla uğraşamaz mı diye soruyor son olarak.

İMAM HATİPLİSİN HER ŞEYİNE DİKKAT ETMELİSİN 

Başka bir İmam-hatip öğrencisi olan Mine Turgay’la konuşuyoruz bu kez. İmam-hatip öğrencisisin, her şeyine dikkat etmelisin diye öğretiliyormuş onlara. “İmam-Hatip’liyim diye onların istediği gibi olmak zorunda değilim, ben özgür birisiyim.” diye tepki gösteriyor bu anlayışa. Psikolojiye ilgi duyuyormuş Mine. Eğitim şurasında 1. 2. ve 3. sınıflarda din derslerinin zorunlu olacağını hatırlatıyor. 6 yaşındaki çocuğun soyut şeyleri anlayamayacağını, psikologların 6-7-8 yaşlarındaki çocukların dini eğitim almasına sakıncalı baktığını belirtiyor. Din istismarı yapıldığını düşünüyor Mine. Başa geçen herkesin kendi düşüncelerini empoze edecek şekilde eğitimde değişiklikler yapmasını doğru bulmuyor. Okulda onlara, “Kızların sesi erkeklere haramdır, günahtır.” diye öğretiliyormuş. Ahlak polisleri mi olsun istiyorlar diyerek bitiriyor sözlerini.

HAYALİMİZDEKİ GİBİ DEĞİL

Eğitimde yapılan değişikler üzerine İstikbal Anadolu Lisesi öğrencisi olan Mustafa Korkut da sohbete dahil oluyor. “Bizlere Arapça, Osmanlıca dersi göstermek istiyorlar. Sonrada meslek seçmemizi istiyorlar. Bir alt yapı eksikliği yok mu sizce de? Zorunlu din dersleri gelecek de bizlere ne katkısı olacak?” diye sorarak başlıyor sözlerine. 

“Laiklikten söz eden yok, saltanata çevirmeye çalışıyorlar. Kendisine karşı çıkanı terör örgütü üyesi, ülkeyi bölecek gibi lanse ettiriyorlar.” diyerek özetliyor eğitimdeki yapılanmayı. Sınavda çıkmayacak ya da zorunlu olarak gösterilen dersleri istemediklerini ifade ettiklerinde hemen, “Dinsiz bunlar” diye yaftalanıyorlarmış. İnsanlar toplum baskısından ötürü kendini saklamaya çalışıyormuş. Nöbetçilerle dolu bir okulda, duvarlar yükseltilecek, tel örgüler olacak... Okullar hayalindeki gibi değil Mustafa’nın.