24 Aralık 2014 13:25

JİTEM, çocukları kireç kuyusuna, askeri kalorifer kazanına attı!

Dargeçit’te 30 Ekim-3 Kasım 1995 tarihleri arasında gözaltına alınarak katledilen 3’ü çocuk biri asker 8 kişi için hazırlanan iddianamedeki bilgiler JİTEM vahşetini bir kez daha gözler önüne serdi. JİTEM’in gerçekleştirdiği vahşeti dilekçe ile üst makamlara bildiren uzman çavuş Bilal Batırır’ın dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanına atılarak katledildiğine yer verilen iddianamede, 13-14 yaşındaki çocukların infaz edilerek, kireç kuyularına atıldığı belirtildi

JİTEM, çocukları kireç kuyusuna, askeri kalorifer kazanına attı!

Yasin KOBULAN
Engin EREN

Mardin, JİTEM’in 90’lı yıllarda en aktif faaliyet yürüttüğü ve birçok katliam yaptığı kentlerinin başında geliyordu. Kentte çok sayıda kişi JİTEM tarafından kaybedildi ve ‘faili meçhul’ şekilde katledildi. JİTEM tarafından 30 Ekim-3 Kasım 1995’de Dargeçit ilçesi ve köylerinde gözaltına alınan ve aralarında çocukların da bulunduğu 7 kişi de aynı akıbete uğradı. Savcılık iddianamesine göre ‘PKK’ye yardım ettikleri’ iddiasıyla dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Binbaşı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tire’nin talimatıyla, Süleyman Seyhan (57), Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Seyhan Doğan (14), Davut Altınkaynak (13), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21) gözaltına alınarak, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Korucular eşliğinde yapılan ev baskınlarında, gözaltına alınan 7 kişi götürüldükleri karakolda her türlü işkenceye tabi tutularak, infaz edildi ve kireç kuyularına atıldı. İnfazın emrini veren JİTEM komutanları, yaşananları üst makamlara bildiren uzman çavuş Bilal Batırır’ı da karakolun kömür kazanında yaktı.

18 YIL SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI

Biri asker, 3’ü çocuk 8 kişinin JİTEM tarafından öldürülmesinin üzerinden 19 yıl geçtikten sonra Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 230 sayfalık iddianamede, mağdur yakınlarının, gizli tanık ve o dönem karakolda görev yapan asker ve korucuların ifadeleri yer alıyor. 8 kişinin JİTEM tarafından işkence edildikten sonra infaz edilmesine ilişkin iddianameyi hazırlayan savcılık, 8 kişinin infazına dair şu detaylara yer verildi:

57 yaşında olan Süleyman Seyhan, dava kapsamında hakkında soruşturma açılan Mehmet Tire’nin talimatıyla 30 Ekim 1995 tarihinde evinden alınarak İlçe Dargeçit Jandarma İlçe Komutanlığı’na götürüldü. Seyhan’ın gözaltına alınması resmi kayıtlara işlenmedi. Burada bir süre gördüğü işkence ardından Seyhan, Hurşit İmren ve Mehmet Tire’nin talimatıyla elleri arkadan bağlanıp, kafasına keten torba geçirildi ve boğduruldu. İddianamede Seyhan’ı J. Astsubay Haydar Topçam, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in katlettiği belirtildi.

SAVCI BIRAKTI, JİTEM İNFAZ ETTİ

20 yaşındaki Abdurrahman Olcay 30 Ekim 1195’te şüpheliler Hurşit İmren ve Mehmet Tire’nin talimatıyla köy korucusu Mahmut Ayaz ve askerler tarafından evinde gözaltına alınarak İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Olcay, 8 Kasım 1995’e kadar ağır işkenceler gördü. Resmi tutanaklara gözaltı tarihi 8 Kasım olarak geçirildi. Olcay, 14 Kasım 1995 tarihinde Mardin Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Serbest bırakılmasının ardından İmren ve Tire’nin talimatıyla şüpheliler Mahmut Yılmaz ve Kerem Şahin tarafından öldürüldü.

Olcay’ın gömüldüğü yer yakın süreçte bulunmuş ve kemiklerin ona ait olduğu tespit edildikten sonra ailesine verilmişti.

13 VE 14 YAŞINDA KATLEDİLDİLER

Seyhan Doğan, 30 Ekim 1995’te yine İmren ve Tire’nin talimatıyla evinden alınarak İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldüğünde daha 14 yaşındaydı. Doğan’ın gözaltına alındığı resmi kayıtlarda görünmüyor. Doğan, gözaltında kaldığı sürece Filistin askısı ve benzeri yöntemlere işkenceye tabi tutuldu. Bir süre işkencede kaldıktan sonra İmren ve Tire’nin talimatıyla ateşli silahla katledildi.

Evinden alındığı sırada Davut Altınkaynak, daha 13 yaşındaydı. 2 Kasım 1995’te İmren ve Tire’nin talimatıyla köy korucuları Naif Çelik ve Mahmut Ayaz’ın da aralarında bulunduğu askerlerce gece saat 02.00’de evinden alınarak, İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Gözaltındayken hiçbir resmi işlemi yapılmayan Altınkaynak, çırılçıplak ve elleri tavana asılı şekilde sorgulandıktan sonra Mahmut Yılmaz ve Kerim Şahin tarafından infaz edildi.

19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 2 Kasım 1995’te gözaltına alındı. Ateşli silah kullanılarak, katledildi.

Nedim Akyön ise evinden gözaltına alınarak, JİTEM tarafından katledildiğinde 16 yaşındaydı.

Olay tarihinde 21 yaşında olan Abdurrahman Coşkun, 3 Kasım 1995 tarihinde yüzü maskeli asker ve korucular tarafından karakola götürüldü. Gözaltı tarihi ise 8 Kasım 1995 olarak görülüyor. ‘Örgüte yardım’ iddiasıyla 9 Kasım günü İl Jandarma Komutanlığı’na sevk edilen Coşkun, burada 5 gün sorgulandıktan sonra 14 Kasım günü Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi. Burada serbest bırakılmasının ardından infaz edildi.

KOMUTANLAR ŞİKAYET EDEN ASKERİ KALORİFER KAZANINA ATTI

İddianame’ye göre yaşananlara şahit olan Uzman Çavuş Bilal Batırır (25) yaşananları şikayet etmek amacıyla üst makamlara dilekçe yazdı. Ancak bunun hemen ardından Batırır, İmren ve Tire tarafından kalorifer kazanına atıldı. Batırır’ın kalorifer kazanına atılması aynı dönem ilçe karakolunda askerlik yapan bir askerin Batırır’ın eşi Hatice Batırır’ı araması ile ortaya çıktı. Hatice Batırır’ı arayan asker, 8 Mart 1996 tarihinde evden çıktıktan sonra bölüğe gittiğini, İmren ve Tiren tarafından uygun bir vakitte yanlarına çağrılarak, ellerinin zorla kelepçelendiğini, işkence edildiğini ve sonrasında bölükteki kalorifer kazanına atıldığını anlattı.

CESETLERİ KEPÇEYLE GÖMDÜLER

Soruşturma kapsamında tanık olarak beyanları alınan kayıp yakınlarının anlattıkları da vahşeti gözler önüne sermeye yetiyor. JİTEM tarafından katledilen 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun’un annesi Hediye Coşkun’un savcılığa verdiği beyanlarında, oğlunun gözaltına alındığı sırada askerlere, ‘Oğlumu nereye götürüyorsunuz’ dediğini, askerlerin silah dipçiği ile kafasına vurduğunu ifade etti. Anne Coşkun, sonraki günlerde oğlunun akıbetini sormak amacıyla bilgi almak istemesi üzerine, yakın bir köyde yaşayan birinin köy yoluna indiğinde kepçe ile bazı kişilerin gömüldüğünü, kepçenin ağzındaki bir cenazenin Abdurrahman Coşkun’a ait olduğunu gördüğünü söylediğini belirtti. Görgü tanığı, Coşkun’un ailesine, 6 kişinin cesedini daha aynı olayda gördüğünü söyledi.

‘OĞLUMU GÖZALTINDA GÖRDÜM’

Katledilen Davut Altınkaynak’ın annesi Hayat Altınkaynak, soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifadesinde, 7 kişinin gözaltına alınmasının ardından kendisinin de askerler tarafından gözaltına alındığını, elbiselerinin çıkarıldığını ve çıplak şekilde işkencelere maruz kaldığını belirtti. Anne Altınkaynak, katledilen Nedim Akyön, oğlu Davut Altınkaynak ve Abdurrahman Coşkun’u gözaltında gördüğünü ifade etti.

KATLETTİKLERİNİ KİREÇ KUYULARINA ATTILAR

O dönem Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş Ali Arısoy, tanık sıfatıyla savcılıkta alınan ifadesinde, karakolda BTR şoförü olarak çalıştığını, sürekli gözaltı işlemleri olduğunu, gözaltına alınanların nakil işlemlerinde kullanılan aracın şoförlüğünü yaptığını anlattı. Arısoy, ifadesinde karakolun hemen karşısında bulunan Çelikler olarak tanınan korucuların Mehmet Tire’nin yargısız infazlarında tetikçilik yaptıklarını, gözaltına alınanların Tire’nin talimatıyla götürülüp infaz edildiğini ve bunun karakolda herkes tarafından bilindiğini belirtti. Arısoy, yine karakolda konuşulanlar arasında Tire’nin gözaltında bulunan 4-5 kişiyi Koyubaşı Mezrasına götürttüğü ve burada katlettikten sonra kireç kuyularına attıklarını söylediğini belirtti.

ÖĞRENCİLERİNE İLİŞKİN BİLGİ ALMAK İSTEYEN ÖĞRETMENE 'JİTEM' YANITI

Yine o dönem Dargeçit Lisesi’nde Kimya öğretmeni olarak görev yapan tanık Hayri Nurullah Yıldırım savcılık beyanında, olaylardan önce 2 öğretmen arkadaşının kimliği belirsiz kişiler tarafından alıkonulduğunu ve bundan kaynaklı kendisinin 3 gün kadar taburda kaldığını ve bu süre içerisinde bazı öğrencilerinin gözaltına alındığını gördüğünü anlattı. Taburda kaldığı günlerde öğrencilerinden bazılarının gözaltına alındığını duyduklarını, birkaç arkadaşı ile birlikte Yüzbaşı Mehmet Tire’nin yanına gidip öğrencilerin durumunu konuştuklarını ve Tire’nin kendilerine, “Onlar öğrenci değil terörist. Onlarla ilgili bana gelmeyin, zaten yapabileceğim bir şey yok, JİTEM geldi, onlar sorguluyor” dediğini anlattı. Konuyu Kaymakam Talip Yel’e ilettiklerinde ise Kaymakamın, Altıyol Askeri Kontrol noktasını kastederek “Altıyol var, ben de çekiniyorum” dediğini söyledi.

ASKER VE KORUCULAR BİRLİKTE KATLEDİYORDU

İddianamede, gizli tanık Beyaz’ın savcılıktaki ifadelerine de yer verildi. Beyaz, ifadesinde 1995-1996 yılları arasında Dargeçit ilçesinde Jandarma Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı Hurşit İmren, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tire ve bunlara bağlı Haydar Astsubay ile Kerim uzman çavuştan oluşan özel ekibin, illegal faaliyetlerde bulunduğunu ifade ederek, “Adı geçenlerin bu işler için koruculardan Naif Çeçik, Fethullah Çelik ve Mahmut Ayaz’ı da kullanıyor olduklarını, PKK’lı olduklarını düşündükleri vatandaşları gözaltına alıp işkence ile sorgulayıp ardından öldürüp bilinmeyen bir yere gömüyor olduklarını duyduğunu” söylüyor.

GİZLİ TANIK: HURŞİT İMREN DE ATEŞ EDENLER ARASINDA

İddianamede gizli tanık Yavuz olarak kaydedilen kişinin anlatımları da dönemin işkence timlerini açığa çıkarıyor. Gizli tanık, 1995 ve 1996 yıllarında Mardin Komando Tabur Komutanı Binbaşı Hurşit İmren’in operasyon için sık sık Dargeçit ilçesine gittiğini, koruculardan Mahmut Ayaz, Bahattin Ergeli ve Naif Çelik ve Osman Demir’in de adı geçenleri gözaltına alanlar arasında olduğunu duyduğunu anlattı. Gözaltına alınanların Korucu köyü istikametine götürülerek ayaklarına kurşun sıkıldığını ve sonrasında öldürülerek mağaraya gömüldüklerini söyleyen gizli tanık Yavuz, infazlar sırasında yanlarında Hurşit İmren’in de olduğunu hatta çobanlara ateş edenlerden birinin İmren olduğunu belirtti.

31’ER KEZ MÜEBBET İSTENİYOR

Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30 Ekim’de kabul edilirken, şüpheli sıfatıyla yargılanan dönemin Mardin Jandarma Komando tabur Komutanı Hurşit İmren, dönemin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, dönemin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve dönemin Dargeçit ilçe Jandarma Komutanlığı 1. Mknz. J. Komd. D. Tim K.lığı Emn. Uns. Btr. araç şoförü olarak görev yapan Uzm. Çvş. Kerim Şahin’in ‘Taammüden öldürme’ suçundan cezalandırılmaları istedi.

İddianamede İmren’in; Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan’ın öldürmelerini azmettirmek suçundan 6 kez, Coşkun ve Batırır’ı ise öldürülmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 2 kez müebbetle yargılanması isteniyor. İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin ise Akyön, Altınkaynak, Doğan, Seyhan ve Olcay'ın katledilmesinde azmettirici olmaktan 5 kez, Batırır, Coşkun ve Aslan’ın öldürülmesinde de asli fail olarak 3 kez müebbet hapisle yargılanması talep ediliyor. Mahmut Yılmaz’ın, Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan’ın öldürmelerinde asli fail olarak yer aldığı değerlendirmesinde bulunan savcı, bu suçlardan 6 kez müebbetle yargılanmasını istedi. Topçam’ın da Aslan, Akyön ve Seyhan’ın öldürülmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 3 kez, Şahin’in ise Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan'ın katledilmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 6 kez müebbetle cezalandırılmaları isteniyor. (Mardin/DİHA)

Evrensel'i Takip Et