Statükonun önerdiği ‘aile’ ile derdim var
Onur Ünlü, Türkiye Sinemasında ‘yapacağı işler merakla beklenen yönetmenler’ listesinin başında gelen isimlerden biri. Bu ‘merak’ın en büyük nedeni klişeleri ters yüz eden etkileyici üslubu. ‘Polis’, ‘Güneşin Oğlu’, ‘Beş Şehir’ filmleriyle sinema dünyasında özgün bir anlatım üslubu getiren Ünlü, bir televizyon dizisiyle bile (Leyla ile Mecnun) izleyiciyi şaşırtmayı başarmıştı. Bir başka yönetmenin çektiği ama senaryosu Onur Ünlü’ye ait ‘Acı Aşk’ı; bu bilgiye sahip olmadan izleyen biri bile ‘bu bir Onur Ünlü senaryosudur’ derdi rahatlıkla. Onur Ünlü’nün çekimleri henüz biten yeni filmi ismiyle dahi bu merakı ziyadesiyle büyütüyor; ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’. Eflatun Film’in yapımcılığını üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda; Selçuk Yöntem, Ezgi Mola, Türkü Turan, Tansu Biçer, Güler Ökten, Bülent Emin Yarar, Köksal Engür, Cengiz Bozkurt, Tuğra Kaftancıoğlu, Ushan Çakır, Gazanfer Ündüz, Yılmaz Gruda, Engin Alpateş, Engin Hepileri ve Alpay Şayhan yer alıyor. Filmin görüntü yönetmenliğini Vedat Özdemir, müziklerini ise Atilla Özdemiroğlu besteliyor. “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi”nin Beykoz Kundura fabrikasındaki setinde düzenlenen basın davetinde konuşan Yönetmen Onur Ünlü, ‘Celal Tan ve ailesi, hepimizin ailesi gibi. Her ailenin içindeki karışık işler bizim ailemizde de var. Karakterlerin hepsi deli, hepsi aşırı, hepsinin şaftı kayık.’ dedi. Onur Ünlü daha önceki filmlerinde etrafında dolandığı ‘aile’ kavramını bu defa hikayesinin merkezine alıyor. ‘Statükonun bize önerdiği aileyle ilgili derdim var’ diyen Ünlü, ‘Filminiz aileyle hesaplaşabilecek mi?’ sorusunu ‘Aileyi hırpaladım ama 15 bin yıllık aileyle bir filmde hesaplaşılmaz diye yanıtlıyor. Ailedeki statükoyla ilgili derdini açmasını istediğimizde de şunları söylüyor Ünlü; “Aile burada bir metafor elbette. Günlük hayatımızı sürdürmek içinde bulunduğumuz bazı yalan dolan bir ton saçma sapan ilişki durumları var ya bunu anlatıyor. Devletle, ailemizle ve birbirimizle kurduğumuz ilişkinin can sıkıcılığı, sahtekarlığı üzerine. Bana seçimlerimin haricinde baba olarak atanmış olan birine saygı duymam gerektiği öğretiliyor. Statüko aslında çok basitçe buradan başlıyor.
DEVLETE DAİR BİR HADİSEYİ KOLAY HARCAMAM
Celal Tan’ın Anayasa Profesörü aile içindeki statükonun dışında devlete dair bir gönderme mi içeriyor?
Karakterin çok daha çabuk tanımlanmasını sağlayan bir şey bu. Sinemada çok fazla vakit yok, o bakımdan seyirciye kısa sürede geçirmek gerekiyor fikri. Seyirciye bir adam için manav dersen seyirci başka bir şey anlar, anayasa profesörü dersen başka bir şey anlar. Aile ile başlayıp devletin önerdiği aile tipine de dokunuyor olması dolaylı yoldan onu devletle ilgili kılıyor. Ancak devlete dair olan hadiseyi bu kadar kolay harcayamazdım onu ilerleyen zamanda daha sert bir filmle umuyorum ki halledeceğiz.
İNSAN İNSANDIR
Hiç konuşmayan bir karakter varmış, hem de sorgu memuruymuş …
Evet. Bir tane hiç konuşmayan bir karakterimiz var. Bir tane de hiç görmeyen bir karakterimiz var ama onu söylemem. Üzerine aslında çok daha fazla konuşulacak, doğurgan bir film. Ama ancak bu kadarını söyleyebiliyoruz, aksi halde tadı kaçacak. İnsanın tekinsizliği ve kaypaklığıyla ilgili, sinik bir film. Sheakespeare’in bir lafı vardır ve filmin başında yer alacak “İnsan insandır”. İnsanın kötü olana duyduğu durdurulamaz meyille ilgili. Konformist insanlar kendi iyi durumlarını sürdürmek üzerine bu statükoyu sürdürüyorlar. Statüko içinde daha az üzülür, daha az risk alır ancak insan aslında böyle değil. Bu bakımdan bu statükonun dağılması gerekir. İnsanlık kötü bir duruma geldi. Yani kısacası biz bu işi başaramadık.(İstanbul/EVRENSEL)
‘GERÇEK KIRILDIĞINDA NELER OLABİLİR’LE İLGİLENİYORUM
Sizin filmleriniz için ‘Onur Ünlü Kafası’ denip geçiliyor… Nedir bu kafa?
Valla ben de bilmiyorum. Filmlerin ve benim dışımda gelişti bu aslında. “Onur Ünlü Kafası” diye bir şey söylüyorlar ancak ben gerçekten bilmiyorum. Ama ben genel olarak aynı şeyi yapıyorum filmlerde. Olası değil de olmayası bir durum olduğunda ne olur? Hayat sıkıcı olduğu için roman yazılıyor, film yapılıyor. ‘Hayatta gerçek denen şey kırıldığında ne olacak?’, onu filmde görmeyi çok seviyorum. Dışarıda olanla neredeyse bire bir örtüşen gerçekleri anlatan bir film yapmanın nasıl bir anlamı olabilir ki! O zaten dışarıda var. Asıl olay işler dışarıdaki gibi gitmezse ve bir anda her şey kontrolden çıkarsa, olaylar nereye varabilir? Aslında “Onur Ünlü Kafası” bu işte.
Evrensel'i Takip Et