25 Kasım 2022 04:50

Kadınlar direniyor ve kazanacaklar

25 Kasım eylemi Kadıköy

Fotoğraf: Şehlem Kaçar/csgorselarsiv.org

Paylaş

Bugün 25 Kasım. Tüm dünyada kadınların eşitsizliğe, baskıya, şiddete karşı sokakları, alanları doldurduğu, tepkilerini ve seslerini duyurduğu, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Dominik’te 25 Kasım 1960’ta askeri diktatörlüğün güçleri tarafından tecavüz edilerek katledilen üç kadın: Mirabal Kardeşler bugünün sembol isimleri oldular. Kadınların eşitlik mücadelesinin, şiddete karşı tepkilerini ortaya koymalarının, kendilerini kabul ettirmelerinin kuşkusuz uzun bir tarihi var. Kadınların mücadelesi sürekli olarak gelişti ve yaygınlaştı.

Bugün kadın mücadelesinin güncel sembolü ise İran gericiliği tarafından “doğru örtünmediği” gerekçesi ile katledilen Mahsa Amini oldu. Amini’nin katledilmesi, İran’da kadınlarla başlayan ve dalga dalga tüm ülkeye yayılan diktatörlüğe karşı yeni bir mücadelenin başlamasına neden oldu. İran’ın korkusuz kadınlarının ölümden, katledilmekten korkmadan ısrarla ve inatla mücadelenin yolunu tutmaları ve hareketin işçi grevleri, genel grevlerle birlikte halkın diğer kesimlerinin de dinci gericiliğe, baskıya, teröre karşı eyleme geçmesine doğru genişledi ve yayıldı. Kadınların eşitlik ve özgürlük talepleri ile sokaklara çıkması, kadınıyla, erkeğiyle tüm emekçi halkın kendilerini ezen ekonomik, politik sorunlara karşı mücadelesini güçlendiren, yeni bir isyan ateşini körükleyen bir rol oynadı.

Ülkemizde de dirençli ve kararlı bir kadın mücadelesi var. Kadınlar tek adam yönetiminin baskı ve terörüne karşı alanlara, sokaklara çıkıyor, eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getiriyorlar. İstanbul Sözleşmesi, İstanbul’da imzalanmıştı ama bu sözleşmeden ilk çekilen Erdoğan iktidarı oldu. Gerici, faşist bir anlayışa sahip olan iktidar tarikatlarla, cemaatlerle kol kola girerek kadınlara karşı yeni bir saldırı dalgası başlattı.

İstanbul Sözleşmesinin iptalinden bu yana kadın cinayetlerinde bir artış söz konusu. Bakan Yanık kadın cinayetlerinde “Yüzde 7’lik bir azalma” olduğunu, bu yılın ilk on ayında 225 kadın cinayeti işlendiğini iddia ediyor ama buna karşın Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun aylık olarak kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri sayısına yer verdikleri raporları gerçeğin böyle olmadığını ortaya koyuyor. Platformun raporuna göre, 2022’nın ilk 10 ayında 275 kadın erkekler tarafından katledilmiş durumdadır. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe konması için kararlı bir mücadele yürütüyorlar.

Kuşkusuz kadınların baskıyla, şiddetle, cinayetle karşılaştıkları ülkeler İran ve Türkiye’den ibaret değil. Gelişmiş Batı ülkelerinde de farklı düzeylerde kadınlara yönelik saldırılar sürüyor. Macaristan’daki Orban yönetiminden, İtalya’da ki Meloni’ye kadar bazı iktidarlar “ailenin korunması, LGBTİ karşıtlığı” vb. adı altında kadınları baskı altına alma, toplumsal yaşamlarını sınırlama, kazanılmış haklarını gasbetme yolunda adımlar atıyorlar. ABD’de, Brezilya’da bazı Kuzey ülkelerinde bu yöndeki gerici, faşist hareketlerin etkili olduğu da biliniyor.

Ama buna karşın kadınların bugün ulaştıkları mücadele tecrübesi ve gelişmeler: Onların, cinayetlerin, şiddetin, eşitsizliğin pasif kurbanları olmayı kabul etmediklerini, aksine bütün bu olumsuzluklara ve gericiliklere karşı aktif olarak mücadele eden özneler olduklarını açıkça ortaya koyuyor. Kadınlar mücadele ediyor, direniyor, isyan ateşlerini körüklüyorlar. Bu bilinç ve mücadele eğiliminin giderek yayıldığını ve yaygınlaştığını da görebiliyoruz. Kadınlar hak ve özgürlüklerini, eşitlik taleplerini her geçen gün daha büyük bir kararlılıkla dile getiriyorlar ve mücadelelerini geliştiriyorlar.

Bilinmesi gerekiyor ki kadınlar mücadelelerinde yalnız değiller. Onların talepleri ve özlemleri aynı zamanda tüm toplumun eşitlik ve özgürlük talepleri ile iç içe geçmiş durumdadır. Kadınların özgür ve eşit olmadığı toplumlar kendilerini de geriliğe, eşitsizliklere, aşırı sömürüye, sömürücü egemen sınıflara köleliğe mahkum etmiş oluyorlar. Diğerleri bir yana güncel olarak İran’ın, Türkiye’nin kanıtladığı temel gerçeklerden birisi de budur. Erkek egemenliği temellerini ve gücünü sermayenin işçi ve emekçi halk üzerindeki sınıf egemenliğinden almaktadır. Kadınların ve erkeklerin birlikte bu egemenliği ortadan kaldıracakları günler kuşkusuz gelecektir. Ama oraya ulaşmak için kadınların güncel talep ve mücadelelerini desteklemek, birlikte mücadelenin yolunu sonuna kadar açmak bir zorunluluktur. Bu temelde kadının özgürlüğünü kazanmasının, erkeğin de özgürlüğünü kazanması demek olduğu gerçeğini sürekli hatırlamak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...