19 Kasım 2022 04:29

Amerika: Yönetilemez durumda bir ülke

ABD seçimlerinde oy kullananlar

Fotoğraf: AA

Paylaş

Dünya kapitalizminin merkezinde, ara seçimler sonrası atmosfer gayet tuhaf. İki taraf da buruk bir zafer kutluyormuş “gibi” davranıyor, karşı tarafın istediğini ya da beklediğini alamadığının altını çizerek. İki taraf da, kendi durduğu yerin haklı çıktığına iyice inanmış “gibi” poz veriyor. Ama hakikaten neye inandıkları şüpheli. Tarafların verdiği zafer görüntüleri, bu buruk halleriyle bile, gerçekten ziyade tiyatro.

Dışarıdan bakan biri içinse, bu seçimlerin ne galibi var ne mağlubu.

Beklenenin aksine, senato Demokratlar’ın elinde kaldı. Kamuoyu anketlerine göre, ek otuz meclis koltuğunu kazanacak olan Cumhuriyetçiler, ancak küçük bir farkla meclisi ele geçirebildiler. Bu bölünmüşlükten ötürü, önümüzdeki iki sene Amerika ileri doğru ciddi bir adım atamayacak.

Durum yeniymiş gibi görünüyor. Oysa en az 14 senelik geçmişi var.

2007-2008 finansal kriziyle birlikte, ülkenin 1970’lerin sonundan beri girdiği yolun çıkmaz sokak olduğu söylenmeye başlandı. Obama, büyük değişiklikler yapacağı vaadiyle gelip, bir iki ufak oynama yaptı gidişatta. Yapılamayanların faturası, senatodaki Cumhuriyetçilere çıkarıldı. Sonra da, “Ya aslında biz bu krizi atlattık, Amerika her zamanki gibi harika bir yer” havası estirmeye başladı Demokratlar.

Ama büyük bir yıkım olduğunu, köşklerde yaşamayan herkes biliyor. Asıl soru, bu yıkımın niteliğinin ne olduğu. Ve bununla nasıl başa çıkılacağı.

Trump’ın çekiciliği, 2015 kampanyasında, sonradan da göreve başlama konuşmasında, yıkıma bir isim vermesinden, bir de reçete yazmasındandı. “American carnage” (“Amerikan kıyımı”), göçmenleri içeri almayarak ve iki partinin de küreselleşme taraftarı liderleri alaşağı edilerek çözülecekti.

Ancak Trump, bu iki basit görünümlü vaadi somut bir “milli ekonomi” programına oturtmaya çalışan Steve Bannon’ı (daha bir yıl geçmeden) işten uzaklaştırdı. Ne ideolojik tutarlılığı ne de kitle tabanı olan Bannon ise, programına sadık kalacağına, kendisini ezen Trump’ın neferliğine soyundu sonradan.

Dolayısıyla, Cumhuriyetçi Partiyi içeriden bir faşizan devrimle yeniden dizayn etme macerası başlamadan bitti. Aşırı sağcılık, ayrı bir program önermek yerine, Trump fanatizmine ve keskin bir “öteki” nefretine indirgendi.

Ciddi bir faşizan moment yakalayamayan Trump, işte bu yapısal ve stratejik sebeplerden yenildi Demokratlar’a. Biden bir alternatif önerdiğinden değil.

2020 ile 2022 arasında hem başkanlığı hem senatoyu, hem meclisi ellerinde tutan Demokratlar, Obama’nın yapamadığı değişiklikleri yapabilirdi. İlk beş-altı ayında, Biden bunu deneyeceğinin sinyalini verdi. Ancak partinin içindeki şirket lobileri süreci sabote etti. Obama yıllarının harcama paketlerinden çok da uzak olmayan bir iki paketle seçmen kazanılmaya çalışıldı. Ancak (sadece kısmen) bu paketlerden kaynaklanan enflasyon (ve bir de “polis saldırı altında” paniği), meclisin kaybıyla sonuçlandı.

Demokratlar bu durumu, “Ama zaten İç Savaş’tan beri iktidar partisi ara seçimlerde koltuk kaybeder” diyerek geçiştirmeye çalışıyor. Oysa, Demokratlar geniş kitleleri mobilize ederek, tarihi bir dönüşüme imza atabilirlerdi. Gerçek bir değişim, sandığa neredeyse hiç gitmeyen yüzde otuzluk kesimi harekete geçirip, siyasi haritayı tamamen değiştirebilirdi.

Bunun yerine liberaller, “Oh ne güzel, hiç değilse Trump’ın desteklediği bir sürü aday kaybetti, ılımlı Cumhuriyetçiler mevzi kazandı” diyerek kendilerini avutuyorlar.

Hülasa, Amerika’da ne faşist bir kutup beliriyor ne de liberalizmin solunda bir alternatif. Birbirinden ekonomik program anlamında hemen hiç farkı olmayan iki parti, “kimlikler” üzerinden verimsiz bir savaşa tutuşuyorlar. Bu savaşın sonucunda, kırk yıldır (kimin iktidarda olduğundan bağımsız olarak) zenginler daha da zengin hale gelirken, halk olduğu yerde sayıyor. Demokratlar’ın elinde, kadın ve ırk meseleleri devrimci potansiyelini kaybediyor, halkı pasifize eden silahlara dönüşüyor. Evet, sınıfsallıktan arındırılmış bir “kürtaj yasağı” korkusu oy kazandırıyor. Ama ülkenin tıkanmış haline ilaç olamadan.

İki partinin de yöneticileri bu çarktan fayda sağladığı için, kısa vadede bu dengede değişiklik olmayacak. Zaten uzun süredir yönetilemez durumdaki Amerika, artık açıktan açığa felç olan bir siyasi sistemin kurbanı haline gelecek.

Tablonun bu kısmı o kadar karanlık değil aslında. Zira tarihte büyük atılımlar, yönetenlerin yönetemediği, yönetilenlerin ise eskisi gibi yönetilmek istemediği zamanlarda gerçekleşir. Amerika’daki sorun, yönetilenlerin hâlâ bu iki partinin kendine çeki düzen vermesini beklemesinde. Demek ki kilit mesele, bunun değişip değişmeyeceği.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...