05 Haziran 2021 00:30

Floyd ayaklanmasının birinci yılı

George Floyd fotoğrafını taşıyan bir siyah sağ elini havaya kaldırmış (solda)

Fotoğraf: Christopher Mark Juhn/AA

Paylaş

Cep telefonları sayesinde Amerika’da iyice görünür hale gelen polis şiddeti, geçen yıl büyük bir öfke patlamasına yol açmıştı. George Floyd’un hunharca öldürülmesi, milyonları sokağa sürükledi. 2013’ten beri biraz dağınık şekilde büyüyen Siyah Hayatlar Önemlidir hareketi, bu sefer net bir mesajla gündeme damgasını vurdu: Katil polislerin yargılanması yeterli değil; bütçenin polisten çekilip, sosyal harcamalara aktarılması elzem.

Yaz sonlarına doğru sokakların durgunlaşmasına rağmen, bunu takip eden aylarda kayda değer gelişmeler yaşandı.

İlk başta hemen göze batan, yüzeysel kazanımlar var. Bunların başında Floyd’un katili Polis Memuru Chauvin’in hüküm giymesi geliyor. Bu kadar basit bir kazanım bile, Amerika koşullarında ciddi bir adım... Zira burada jüriler, polisleri hemen hiçbir zaman suçlu bulmuyor.

Ama bundan daha önemlisi, yapısal kazanımlar.

Söz konusu olan devrimci bir dönüşüm değil elbette. Bütçe reformu, polisi ilga etmeyi değil, sınırlandırmayı savunuyor. Bu yolda, çoğunlukla yerel olmakla birlikte, önemli adımlar atılmış durumda.

Federal çapta gündemde olan tek değişiklik, Biden idaresinin yasalaştırmaya çalıştığı, gayet sınırlı bir reform paketi. Geçtiğimiz günlerde, bu bile Senatoya takıldı.

Dönüşüm... Seattle, Austin, Mississippi, New York, Chicago, Oakland ve benzeri yerlerde. Yerel meclislerin aktivistlerle elele çalışması sonucu, birçok polis reformu yasalaşmış bulunuyor. Ve birçok yerde eğitime, sağlığa, sosyal konutlara bütçe aktarılıyor.

Bu çabalar yerel olmasına yerel ama... Sonuç olarak, Amerika çapında -40 yıldır ilk defa- polise ayrılan toplam bütçede bir düşüş yaşandı.

Elbette hareketin ciddi sınırları da var. Ancak bu sınırları, Amerikan siyasi gelenekleri çerçevesinde değerlendirmek lazım.

1950’lerde yükselen, 1960’ların ortalarında tıkanan Sivil Haklar hareketi, çok sınırlı bir reformist miras bıraktı siyahlara. Kara Panterler gibi devrimci örgütler bastırıldı. Irk meselesini liberalizmin içine hapseden bir ana akım, toplumsal meşruiyet kazanmakla kalmadı, Demokrat Partinin ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Bu ana akımın baş temsilcilerinden Al Sharpton, polis karşıtı eylemler ilk başladığında, meseleyi polisin içindeki “çürük elmalar”a indirgemek için elinden geleni yaptı. Diğer yerleşik kurumların eğilimi de bu yöndeydi.

İşte tam da bu ortamda filizlenen Siyah Hayatlar Önemlidir hareketi, sorunun bariz ırkçı tavırlar ve memurlarla sınırlı olmadığını vurguladı. Polis teşkilatı baştan aşağı ırkçı temeller üzerinde şekillenmişti. Sosyal medya üzerinden, teşkilatın -İç Savaş (1861-1865) sonrası dönemden başlayarak- ayrıcalıklarını korumak için örgütlenen beyaz çetelerin bir kalıntısı ve uzantısı olduğu anlatıldı.

Ancak sorun polisle de sınırlı değil.

Sivil Haklar hareketinin soğurulmasının ardından, Amerikan toplumu büyük bir değişim yaşadı. 1970’lerin ortalarından başlayarak, gelir eşitsizliği tırmandı. İş hayatı güvencesizleşti. Bunların sonucunda hafif şekilde artışa geçen suça karşı, devlet ırksal ve orantısız bir tepki verdi. Hapishaneler katlanarak büyüdü, ve çoğunlukla azınlıkları kapatmaya başladı. Hapishane ve polis bütçelerindeki artışın suçu azaltmadığını kanıtlayan araştırmalara rağmen, bu şişme devam etti. Özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerde, okullara, hastanelere giderek daha az kaynak ayrıldı.

Sivil Haklar hareketinin eski önderleri, tüm bu sorunları görmezden gelmek durumunda. Tezgahlarını, bu değişimin öncüsü olan iki ana partiden birinde kurmuşlar bir kere.

Siyah Hayatlar Önemlidir hareketi, bu önderlerin saygınlıklarına rağmen büyüdü ve gelişti. Başarısı bu.

Ancak şu andaki haliyle, sorunu Amerikan kapitalizminin genel dinamiklerine bağlayacak taleplerden, müdahalelerden yoksun. Hareketin kurucu önderleri arasında da, çeperlerinde de yer alan Marksistler, bu ayaklanmayı diğer toplumsal mücadelelerle birleştirmeye çalışıyor. Fakat bu sadece Siyah Hayatlar Önemlidir hareketinin kendi başına kotaramayacağı kadar büyük bir görev.

Geniş çapta örgütlü bir emekçi-azınlık ittifakının yokluğunda, sağ tepki kaçınılmaz olarak büyük taban buluyor.

Özellikle mayıs ayında, hava dönmeye başladı bu yüzden.

Polis, fiili olarak işten el çekmiş durumda. Suçta tırmanış var. Bunda pandeminin etkisi de büyük. Bununla birlikte, polisin sokaktan çekilmesi gayet bilinçli. Kendilerine ihtiyaç olduğu mesajını veriyorlar. Yankı da buluyor bu mesaj. Birçok kentte, polisten çekilen bütçenin, polise geri akıtılmasına dair kamuoyu oluşturuluyor. İşveren örgütleri ve Cumhuriyetçiler kadar, merkez sol siyasetçiler de bu atmosferi destekliyor. Kervana son katılanlardan biri, Oakland’ın sözde ilerici belediye başkanı.

Velhasıl, Floyd’un katlini takip eden bir sene içinde siyah hareketi önemli kazanımlar elde etti. Ancak karşı hamle de güçlenerek büyüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...