07 Mart 2022 23:25

Suriye'deki cihatçılar bu kez Ukrayna'ya mı?

Mali'de silahlı El Kaide üyeleri

Mali'de El Kaide üyeleri | Fotoğraf: Magharebia/Flickr (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

Rusya’nın Ukrayna’daki Zelenskiy yönetimini devirmeye yönelik işgal harekatının ikinci haftasını doldurduğu bugünlerde ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistler savaşı uzun bir sürece yaymaya yönelik hesaplar yapıyor.

Savaşı uzun bir sürece yayma ve bu temelde Rusya’yı yıpratma hesabının bir parçası olarak Ukrayna’ya silah gönderen ülkelerin sayısı ve gönderilen silahlar giderek artıyor. ABD ve İngiltere ile başlayan silah desteği Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin içinde yer aldığı 14 ülke yönetiminin katılımıyla devam ediyor. Daha önce gönderdiği SİHA’larla Zelenskiy yönetimine en kritik desteklerden birini sunan Erdoğan iktidarı, geçtiğimiz günlerde Ukrayna’ya yeni SİHA teslimatı gerçekleştirdi.

ABD’nin en önemli yayın organlarından Washington Post, ismini gizli tuttuğu bir ABD yetkilisine dayandırdığı haberinde “Ukrayna’ya yapılan ‘silah yardımı’nın uzun dönemli strateji için hayati önem taşıdığı” değerlendirmesine yer verdi. Ancak bu haberin asıl dikkat çekici yanı, Rusya güçlerinin Kiev’i tamamen ele geçirme ihtimaline karşı ABD Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon’un, Zelenskiy liderliğinde Polonya’da sürgünde bir Ukrayna hükümeti kurulması konusunda planlama yaptıkları bilgisini paylaşmasıydı.

Haberde adı verilmeyen ABD yetkilisine dayandırılan bu bilgiler, daha önce Suriye ve Libya’da benzerini gördüğümüz ABD’nin kazanamadığı koşullarda rakiplerinin kazanmasının önüne geçmek üzere egemenlik mücadelesine sahne olan ülkede istikrarsızlığı ve çözümsüzlüğü derinleştirme stratejisiyle uyumlu görünüyor.

Savaşı uzun bir sürece yayma hesabıyla birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer adım da Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin Rusya’ya karşı savaşmak üzere ‘uluslararası lejyon’ oluşturulması ve bu temelde yabancı gönüllü savaşçıların Ukrayna’ya gelmesi yönünde yaptığı çağrıydı. İngiltere Dışişleri Bakanı Truss, “Ukraynalıların tüm Avrupa’nın özgürlüğü ve demokrasisi için savaştığı”nı söyleyerek bu çağrıyı destekledi. Ayrıca Letonya Parlamentosu da kendi vatandaşlarının Ukrayna için savaşmasına izin veren bir karar aldı. Çeşitli ülke ve siyasi çevrelerden destek gören bu çağrıdan sonra Zelenskiy, ülkeye gelmesini bekledikleri yabancı savaşçı sayısını 16 bin olarak açıkladı.

Zelenskiy’in bu açıklamalarıyla birlikte gözlerin çevrildiği ve Ukrayna’ya savaşçı gönderileceği iddiasıyla gündeme gelen yerlerden biri de Suriye oldu.

Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) ile Türk istihbaratına (MİT) bağlı istihbaratçıların HTŞ’nin (el Kaideci Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir Eş Şam) kontrolündeki İdlib ile Türkiye tarafından işgal altında tutulan Azez ve Afrin’e giderek buradaki cihatçı gruplarla Ukrayna’daki savaşa katılma konusunda görüşmeler yaptıkları iddiasını askeri ve diplomatik kaynaklara dayandırdığı haber ile gündeme taşıyanlardan biri de Rusya’ya bağlı yarı resmi haber ajansı Sputnik oldu.

Bölgeyi iyi bilen ve gelişmeleri yakından takip eden gazetecilerden Fehim Taştekin de Suriye’de Tarafları Uzlaştırma Merkezinin Başkan Yardımcısı Oleg Zhuravlev’in “İdlib’deki Kafkasya ve Arnavut asıllı savaşçıların Ukrayna’da savaşa katılmak üzere Avrupa’ya gittiği” iddiasını sosyal medya hesabından paylaştı.

Suriye’deki cihatçı militanlar, Libya ve Dağlık Karabağ savaşlarında kullanıldığında bunu gündeme getiren kuruluşların başında Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bulunuyordu. SOHR şimdi de Ukrayna savaşına gönderilmek üzere aralarında daha önce Libya ve Azerbaycan’da savaşan paralı askerlerin de olduğu yüzlerce cihatçı militandan oluşan listelerin hazırlandığını söylüyor.

Al Monitor’dan Suriyeli Gazeteci Khaled al-Khateb’in Erdoğan iktidarı ile iş birliği halinde bulunan ÖSO’ya bağlı grupların komutanları ile yaptığı haberde bu militanların Ukrayna’ya gidip Rusya’ya karşı savaşmak istediklerini söylemeleri de bu iddiaları doğruluyor.

Bu iddialara ABD istihbarat örgütü CIA’nın, HTŞ başta bölgedeki cihatçı gruplarla görüşmeler yapmasını ve bu görüşmelere bağlı olarak ABD’nin geçen dönem Suriye Özel Temsilcisi olan Jeffrey’in HTŞ için “Esad rejimiyle mücadeleye odaklanmış durumdalar. Bir süredir uluslararası bir tehdit oluşturduklarını görmedik” diyerek örgüte yeşil ışık yakmasını da eklemek gerekiyor.

Erdoğan’ın “Suriye’nin kuvayı milliyesi” dediği ÖSO’yu daha önce Libya ve Dağlık Karabağ savaşlarında da kullanmış olması, bu oluşumun özellikle dış müdahalelerde kullanılmak üzere cihatçı militanlardan devşirilmiş bir paralı askerler ordusu olduğunu açıkça gösteriyor. Dolayısıyla Ukrayna’ya SİHA desteği veren Erdoğan yönetiminin koşulları uygun gördüğünde hem Rusya’yı daha fazla sıkıştırmak ve hem de ABD ve batılı emperyalistlerle gergin olan ilişkileri “normalleştirmek” ve önemli bir NATO müttefiki olduğunu göstermek için cihatçı militanları Ukrayna’da da devreye sokması sürpriz olmayacaktır.

Ankara’yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın “Ukrayna’yı savunmaya yönelik güçlü ve samimi desteğinden dolayı” Türkiye’ye teşekkür etmesi de bu yönlü gelişmelerin gerçekleşmesi ihtimalini güçlendiriyor.

Ancak ÖSO dışındaki cihatçı grupların da Ukrayna savaşına katılmasını teşvik edecek başka nedenler de bulunuyor.

Öncelikle Rusya’nın burada başarısızlığa uğramasının Suriye’deki pozisyonunu da zayıflatacak olması, cihatçı militanlar için Ukrayna savaşını cazip hale getiriyor. Rusya’nın İdlib başta Suriye’deki cihatçı grupların varlıklarını sürdürmesi ve yeniden güç kazanabilmelerinin önündeki en büyük engel olduğu bir sır değil.

İkinci olarak, artık değiştiği ve el Kaide ile ilişkisinin olmadığını söyleyen HTŞ başta cihatçı gruplar için Ukrayna savaşı, kendilerini ABD ve batılı emperyalistlere kabul ettirmelerinin fırsatına dönüşebilir. HTŞ her ne kadar Ukrayna savaşına katılma konusunda bugüne kadar temkinli bir tutum ortaya koymuş olsa da HTŞ liderlerinden Maysara bin Ali’nin “Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşacak Müslümanların şehit olacağı”nı söylemesinin özellikle Rusya’yı “en büyük şeytan” olarak gören Kafkas ve Balkan kökenli cihatçılar için bu savaşa katılmaları yönünde bir çağrı anlamı kazanacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Toparlamak gerekirse; karşımızda bir yandan “Sovyet tehdidini bertaraf etmek” adına Türkiye gibi SSCB’ye komşu ülkelerde İslamcı örgütlenmeleri teşvik eden ‘yeşil kuşak’ projesinden başlayarak Afganistan’a ve oradan da Libya ve Suriye’ye kadar kendi politik çıkarları için ihtiyaç duyduğu her zaman ve her yerde radikal İslamcı örgütlenmeleri kullanmaktan geri durmayan bir ABD emperyalizmi gerçekliği bulunuyor. Öte yandan yeni Osmanlıcı hayallerle müdahalenin öncülüğüne soyunduğu Suriye’de radikal İslamcı gruplarla iş birliği yapmakla kalmayıp bu grupları Rojava’daki Kürt özerk yönetimini ortadan kaldırmak için ve ayrıca müdahale peşinde koştuğu diğer yerlerde de (Libya ve Dağlık Karabağ) yayılmacı emelleri doğrultusunda kullanan ve kendi çıkarları için emperyalistlerle her türlü pazarlığa açık olan bir Erdoğan iktidarı gerçekliği var.

Böylesi bir tabloda Suriye’deki cihatçı militanların savaşı zamana yaymak ve istikrarsızlığı derinleştirmek için Ukrayna savaşına dahil edileceği yönlü haber ve iddiaların temelsiz olmadığını görmek olanaklı hale geliyor.

Bu tablonun bize gösterdiği bir diğer önemli gerçek de şudur: Sadece bölge (Orta Doğu) için değil, gittikleri her yerde insanlık için büyük bir tehdit oluşturan bu cihatçı örgütlerle kurdukları ilişkiler bile, bugün Rusya’nın haksız işgalini kendilerini demokrasi savunucusu gibi göstermek için kullanmaya çalışan ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistler ile Erdoğan iktidarı gibi iş birlikçilerinin ne kadar ikiyüzlü bir tutum içinde oldukları açıkça ortaya koyuyor!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...