11 Ekim 2020 00:39

Geleceğin adalet sağlayıcıları için bir baş ucu kitabı: Altın Ölüm

Altın Ölüm kitabının kapağı

Görsel: Altın Ölüm kitabının kapağı

PAZAR
Paylaş

Gazetecilik yapmaya başladığımdan bu yana ki 20 yılı geçti, Evrensel’de yazıyorum. Bu yirmi yılı geçen gazetecilik yaşamım boyunca kendimi hep şanslı hissetmişimdir. Çünkü hiçbir sansüre, oto sansüre maruz kalmadan yaptım haberlerimi. Herhangi bir patronaj baskısı hissetmeden ne gördüysem ne düşündüysem onu yazmaya çabaladım. Bu bizim gibi ülkelerde gazetecilik yapanlar için az buz bir lüks değil aslında!

Bu gerçekliğe denk gelen olayları yirmi yılda yüzlerce defa yaşadım. Aslında biz gazetecilerle birlikte siz okurlar da yaşadınız, hissettiniz bunu. Haberlerin nasıl çarpıtıldığını, ya da yazılmadığını gördünüz.

Sermayenin doğa-emek sömürüsünü gözler önüne seren, buna yol veren ortamı sağlayan siyasi iktidarı eleştiren ve tüm bunların geri planındaki “büyük oyunu”, yani kapitalist barbarlığı açık eden haberleri, yazıları yazabilmek daha baştan bedelleri göze almayı gerektiriyor bizim meslekte.

YAZI YAZMAKTAN DAHA ZOR OLANI

Yazıyı yazmak, haberi yapmaktan öte belki daha da önemlisi bunlara sayfalarında yer verecek gazeteler bulmaktı mesele. İşte “ana akım” dediğimiz, ülkedeki basın-yayın sektörünün çok büyük bir çoğunluğuna denk gelen bu gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda gazetecilik yapmak bu nedenle çok zor ve hele layıkıyla yapabilmek neredeyse olanaksız hale geldi.

Yıllarca yaptığı haberi gazetesinde yayımlatamayan onlarca meslektaşımın sitemlerini dinledim. Bazen, haberi “Nasıl yaparsam yapayım girmezler” diye bize “pasladı” bu arkadaşlarımız.

Değerli meslektaşım İbrahim Gündüz, 1987 yılından itibaren “ana akım” denilen medyada gazetecilik yaptı. Güneş gazetesinde başladığı meslek yaşamında Sabah, ATV ve son olarak Kanal D’de adliye ve diplomasi muhabiri olarak çalıştı. 2018 yılında da “çalışma ortamı kalmadığını” düşünerek kendi isteğiyle kanaldan ayrıldı.

İZ SÜRÜCÜ

Elimde İbrahim Gündüz’ün geçtiğimiz günlerde Galeati Yayıncılık tarafından basılan “Altın Ölüm / AK Parti ile FETÖ Arasına Giren Altın Madenleri” başlıklı kitabı var. Ordu Ünye doğumlu olan Gündüz, kendi yöresinde başlayan altın işletmeciliği sürecinde yoğunlaştığı bu alanla ilgili yıllarca süren inceleme-araştırmalarını 384 sayfalık bir kitapta topladı. Gündüz, kitabında ülkemizde faaliyet gösteren ve faaliyete başlamak için çalışmalarını sürdüren onlarca altın madeni ile ilgili çok titiz bir iz sürücülük yapmış. Bu madenlerin sermaye yapıları, siyasi iktidarlar ve Türkiye’deki “yerli” sermaye grupları ile ilişkileri, madenlerin çevresel-sağlık etkileri konusunda yaşanan gelişmeler ve nihayet bu madenlere karşı verilen ekoloji mücadelelerinden kesitlerin yer aldığı kitap son yıllarda bu konuya dair derli toplu bilgilerin yer aldığı en güncel eser olması bakımından da önemli.

Gündüz kitabında, ana akım medyada gazetecilik yapmaya çalışan bir gazeteci olarak şimdi kitabını yazdığı altın madenciliği ile ilgili yıllar içerisinde yaptığı-yapamadığı haberlerin geri planlarını, notlarını da bizlerle paylaşmış. Aslında kitabın en dikkat çekici bulduğum bölümleri arasındaydı bu kısımlar. Güneşin balçıkla sıvanamayacağı gibi, gerçeklerin er geç ortaya çıkma huyu olduğu gibi yapılamayan ya da yayımlanmayan haberler de istenildiği kadar gizlenmeye çalışılsın bir süre sonra okuru ile buluşuyor.

 Meslek büyüğümüz Aydın Engin’in Cumhuriyet’te yayımlatamadığı Bergama Altın Madeni ile ilgili dosyası gibi İbrahim Gündüz’ün de Kanal D’de yayımlatamadığı Turgutlu Çaldağı çekimleri bu ülkede sermaye-siyasi iktidar-basın üçgenindeki ilişkileri deşifre eder nitelikte.

Gündüz kapsamlı araştırmasında Fırat’ın kıyısından, Kaz Dağı’na, Fatsa-Ünye arasındaki tepelerden, Eskişehir Kaymaz’a kadar ülkemizdeki altın işletmeciliği yapılan yörelere götürüyor sizleri. Kitap, bu altın işletmeciliğinin faaliyete başlaması sürecine kadar uluslararası sermaye-siyasi iktidar ve hukuk ayağında neler olup bittiğini gözler önüne sererken, yaşam alanlarını savunmak için direnen yurttaşların mücadelelerinden kesitlere de yer veriyor.

BİR SUÇ DUYURUSU METNİ

Kitabın en önemli kısımları arasında bugün düşman olan AKP-FETÖ ortaklığının altın madenleri konusundaki iş birliği ve bu iş birliğinin düşmanlığa evrilmesinin geri planında yatan ekonomik-siyasi süreci saymak mümkün. Altın madenlerinin uluslararası ilişkileri, sürekli değişen sermaye yapıları, bunun hukuksal ve ekonomik olarak ne anlama geldiği, bu madenlerin ülkeye katkısı olup olmadığı, devasa boyutlara ulaşan ama siyasi erk tarafından hep perdelenen, yok sayılan çevresel etkileri de kitapta okuyabileceğiniz bilgiler arasında yer alıyor.

İbrahim Gündüz’ün kitabını -şimdilik- yağmalanan doğamız, talan edilen varlıklarımız, katledilen hukukumuz, bozulan toplumsal barışımıza yakılan bir ağıt gibi okumak mümkün. “Şimdilik” diyorum çünkü bu kitap gelecekte kuracağımız doğayla barışık, insan onuruna, emeğine saygılı, demokratik Türkiye’de geçmişte yapılan tüm bu suçlarla ilgili hesap sorulmaya başlandığında, gerçek savcıların-yargıçların-hukukçuların, adalet sağlamakla görevli olanların baş ucu kitaplarından birisi olacaktır. Bu anlamıyla “Altın Ölüm”ü bugünden yapılan bir suç duyurusu metni olarak da okumak mümkün.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa