31 Ağustos 2020 00:00

Bayern Münih’in kendi tarihine uzun yürüyüşü -2

Bayern Münih tribünü

Fotoğraf: rayand/Flickr (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

1933’te Kurt Landauer’i Bayern Münih başkanlığından indiren Nazi darbesinin arka planını anlatırken 1920’lerde yükselen antisemitist dalgadan bahsetmiştik. Bu atmosfer, savaş sonrası da değişmiş değildi. 1949’daki bir ankete göre Almanların yüzde 70’i Yahudilerle evlenmeyeceklerini söylüyordu. 1952’deki bir araştırmaya göre ise ülkede hâlâ çok fazla Yahudi olduğu düşünülüyordu. (Tam sayı vermek gerekirse 16 bin 186 kişi!)
Numunelik sayıdaki Yahudi’den biri de Kurt Landauer’di. 1951’deki “hentbolcu darbesi” ile ikinci kez koltuğunu kaybeden Landauer, 1961’deki ölümüne kadar Bayern’le arasına mesafe koydu.
Landauer’in yani Nazi öncesi dönemin önemli simgelerinden birinin yokluğunda Alman futbol tarihi yazımı büyük oranda Nazi geleneğini takip etti. 1933 öncesi yok sayıldı, Nazi yıllarının etkisi önemsizleştirildi.
Dieter Schulze-Marmeling, Der FC Bayern und seine Juden kitabında sürecin öne çıkan olaylarını, dönemi tanımlayıcı eserlerini aktarır. Şöyle özetleyebiliriz:

  • 1954’te Carl Koppehel’in, Alman futbolunun yarı resmi tarih kitabı kabul edilen eserinde 1933-45 sürecinin üzerinden atlandı.
  • Kurt Landauer, 1961’de öldüğünde Bayern’in verdiği haç işaretli ilanda onun Yahudi olduğuna dair hiçbir ifade yoktu. 1933-1947 arasındaki yokluğunun nedeni “siyasi nedenler” olarak açıklanmıştı.
  • Kurt Schauppmeier’in Bayern’in 75. yaşına dair kitabında Landauer’in “Kulüp yönetimini bıraktığı” yazılmıştı. Kitaba göre “Nazilerin iktidarı devralması FC Bayern’i de etkilemiş ve Landauer istifa etmişti!”
  • 1990’a gelindiğinde biraz ilerleme kaydedildi! Artık Landauer’in gönüllü bir şekilde istifa etmediği, “Irksal nedenlerle İsviçre’ye gitmek zorunda kaldığı” belirtiliyordu. 
  • Resmi Bayern kaynaklarının Kurt Landauer’in görevinden ırkçı politik saiklerle uzaklaştırıldığını kabul etmesi için kulübün 100 yaşına (yani 2000 senesi) gelmesi gerekti. Ancak artık Bayern’in “Yahudi mirası”na ve Kurt Landauer’e dair kitaplar yazılmış durumdaydı yani gerçekler daha fazla saklanamazdı.
  • Yine de 2001’de Totally Jewish dergisinin kulübün Yahudi mirasıyla ilgili sorularına “Ben o dönemde henüz doğmamıştım - Uli Hoeness” gibi umursamaz yanıtlar verilebiliyordu.
  • 2002’de Münih Üniversitesinde düzenlenen “Yahudiler ve Spor” konferansı, şehrin bu konudaki en büyük kaynağı Bayern Münih’in kendilerine yardımcı olmamasından şikayetçi oldu. Bu dönemde Bayern’in Yahudi geçmişini, Asya pazarındaki çıkarları (ör: İran) için sessizce geçiştirmek istediği konuşuluyordu.
  • 2002’de kurulan Schickeria München taraftar grubu, Bayern’in gerçek tarihini benimsemesinde önemli rol üstlendi. Kurt Landauer’i herkese hatırlatan onlardı. Sosyal meseleleri tribünlere taşıyan pek çok işe imza atan Schickeria, Alman futbolunda “Soykırım Anma Günü”nün düzenli bir etkinliğe dönüşmesini sağladı. Schickeria bu anma günlerinde Bayern tarihinin Nazi kurbanı diğer figürlerini de gündeme getirdi.
  • Schickeria, 2006’dan itibaren Kurt Landauer adına bir turnuva düzenlemeye başladı ve bu turnuva pek çok politik etkinliğin yanı sıra St. Pauli dahil başka kulüplerin solcu taraftar gruplarını da barındıran bir festival havasına büründü. 
  • Bayern’in 110. yaş gününde kulübün resmi yayınlarından farklı olarak 1933-1945 arasındaki dönemin ayrıntılı olarak ele alındığı bir tarihçe yayımlandı. 
  • Bu çabaların sonucunda Landauer ve kulübün Yahudi mirası, artık Säbener Strasse’de görmezden gelinen bir konu olmaktan çıktı. Bayern efsanelerinden Karl-Heinz Rummenigge, bunca yıllık futbolculuk ve yöneticiliğinde Landauer’in adını duymadığını itiraf ederek bu konuyu gündeme getirdikleri için taraftarlara teşekkür etti. 
  • 1965’te kurulan TSV Maccabi Münih, son 10 yıllık süreçte Bayern tarafından maddi olarak desteklenmeye başladı. 
  • 2015’te Allianz Arena’nın önündeki meydana Kurt Landauer’in adı verildi. 
  • 2019’da kulübün antrenman sahasına eski başkanın bronz bir heykeli inşa edildi.
  • Bayern bu yıl 120. yaşını kutluyor ve kulüp artık Kurt Landauer’in şahsında simgelenen mirasını kabullenerek tarihi bir ayıptan, “suç ortaklığı”ndan kendini kurtarmış durumda. “Bayern Münih’in kendi tarihine uzun yürüyüşü”nün belki de en kıymetli yanı bunun taraftarlarının eseri olması. Bence, ilk yazıda bahsettiğimiz “şampiyonlukların, imtiyazların, zenginliğin” ötesinde Bayern’i özel kılan da bu.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...