02 Temmuz 2020 00:11

Yanarlar maazallah

Gıda-İş, Haramidere Kervan gıda önünde basın açıklaması gerçekleştirdi |

Gıda-İş, Kervan gıda önünde basın açıklaması gerçekleştirdi | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İnsanın inanası gelmiyor. Daha iki gün önce Adalet Bakanı (Artık bu göreve ‘bakan’ demek ne kadar doğruysa, yoksa ABD’deki gibi sekreter mi demeli?), “Ortalıkta henüz barolarla ilgili hazırlanmış benim bildiğim bir yasa taslağı bile yokken, baro başkanlarının olmayan tasarıyı protesto etmelerini anlayamıyorum” türünden bir şeyler söylemişti.

Sonra ne oldu?

2 gün içerisinde bir tasarı ortaya çıkmakla kalmadı, Meclise bile sunuldu. Yani, ya birileri “Boş verin adalet bakanını da, bakanlığını da, filan. Hazırlayın tasarıyı, karıştırın ortalığı” demiş, ya da Adalet Bakanı haberi olduğu halde bizi fena yemişti. Adalet Bakanını bilirim. Yalan söylemez. Demek ki baroları bölen taslağı kendisine, danışmak bir yana (Bu kadar danışman, başdanışman, orta danışman varken zaten niye danışsınlar), haber bile vermemişler.

Olsun. Bu devletlilere fark etmez. Yukarılara bırakın itiraz etmeyi, sitem etmek bile her baba bakanın harcı değildir. Sanırım bedeli bakanlığın gitmesinden de fazla olur. Yeni mezun hukuk öğrencisi gibi pazarda limon satma durumuna bile düşebilir horozlanan.

İyi de bu akıl kimden çıktı merak ediyorum. Ülkenin toptan, siyaseten ikiye bölünmüşlüğü yetmezmiş gibi bölünme hücreler bazında yürürlüğe konulmaya başlandı. Siyaset yargıya bu kadar bulaşmışken hangi mağdur, davasını muhalif baro üyesi avukata verip davayı kafadan kaybetme ihtimalini göze alacak? Peki madem baro iki, üç tane olacak o zaman neden hakim savcılar kurulu 1 tane kalacak. Orada temsil edilemeyen hakimlerin kendi HSK’lerini kurmaları neden olmasın?

Hadi bırakalım yargıyı, esnaf odaları, odalar ve borsalar birliği ne olacak? Oralarda temsil ne durumda?  

Sıra TMMOB ve bağlı odalara gelince hesaplar nasıl yapılacak? Anadolu’da zaten iktidara yakın yönetimlerin elinde olan odalar bu bölünmeden nasıl kurtulacak. Hani çekinmeseler, “Cumhur İttifakından yana olanlar birlik ve bütünlük içerisinde, zillet ittifakından yana olanlar küçük parçalar halinde olacak” diyecekler de “Bu kadarı da her şeye rağmen Anayasa Mahkemesinden dönebilir” diye çekiniyorlar.

Aslında onlar da biliyor ki okumuş, yazmış, beyaz yakalı, cübbeliye çoğunluktan destek yok. “Eğitim düzeyi arttıkça Adalet ve Kalkınma Partisine olan destek düşüyor” gibi bir şey söylememiş miydi rektör müydü, YÖK üyesi miydi, biri.

Ama iş, işçilerin kıdem tazminatına gelince durum o kadar parlak değil iktidar açısından. Onlar da durumdan tedirgin ki, ufaktan “Yahu bu işe bizi karıştırmayın, aranızda halledin” türünden manevralara başladılar. Sanki oluşacak fonu işçi kullanacakmış da iktidarı ne ilgilendirirmiş numaralarıyla.  Maazallah şalterler bir inerse ortalıkta ne üretim, ne ihale, ne para kalır. Belki yakında zaten kalmayacak ve bu işin sorumluları “Hah işte, ülkeyi biz değil, bunlar batırdı” diye işin içinden sıyrılmaya çalışacak ama, bu işin şakası yok. Konu çocuğunun geleceği olursa emekçi için gerisi teferruat olur. Vatan, millet numarasına da kanmaz o saatten sonra.

Odalara dokunan tokadı yer ama kıdeme dokunan yanar maazallah.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...