19 Mart 2020 20:30

İktidar patronlara ‘kalkan’ oluyor; ırkçılar “sorumlusu Suriyeliler” diyor!

Pazarkule Sınır Kapısında bekleyen mülteciler

Fotoğraf: Sakine Yıldıran

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koronavirüs (kovid-19) salgınının yarattığı tehdide karşı ekonomik alanda mücadele adına açıkladığı paket, iktidarın ekonomik önlemlerinin patronları kurtarmaktan ibaret olduğunu bütün açıklığı ile ortaya koydu. Erdoğan’ın ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ adını verdiği 100 milyar liralık paketi açıklarken Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na dönüp “neşen yerinde” demesi, aslında bu paketin kimler için hazırlandığını da gösteriyordu.

Peki, neler vardı bu ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’nında?

Özetle firmaların önümüzdeki 3 aylık SGK primlerinin 6’şar aylık ertelenmesi ve kovid-19 salgını nedeniyle nakit akışı bozulan firmaların kredi anapara ve faizlerinin en az 3 ay ertelenmesi ve bunlara ilave finansman desteğinin sağlanması var.

İstihdamı arttırma adına sürdürülen ancak çalıştırılan işçilerin bir kısmının ücretlerinin patron yerine devlet tarafından ödenmesi biçiminde işleyen ‘asgari ücret desteği’nin devam ettirilmesi kararı var. İhracatçıya stok finansmanı adı altında destek verilmesi var.

Düşük gelirlilere kira yardımı yerine konut kredilerinde kredilenebilir miktarın yüzde 90’a çıkartılması var. Yani iktidar, kirasını ödeyemeyen vatandaşını değil, kriz yaşayan konut/inşaat sektörünü kurtarmanın derdine düşmüş durumda.

Ama iktidarımız hakkını da yemeyelim, bu pakette ihtiyaç sahibi vatandaşlar da düşünülmüş!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayırıyoruz” müjdesini de veriyor! Yani açıkladığı 100 milyar liralık destek paketinin yüzde 2’sini kendi vatandaşına ayırıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na “neşen yerinde” diyerek açıkladığı pakette özel sektörde risk grubunda olanların ücretli izinli sayılması, işten çıkarmaların yasaklanması, İşsizlik fonu gibi fonların düşük gelirlilere ücret, kira vb. desteği için kullanılması gibi işçi-emekçilerin hiçbir talebi yer almadı. Bırakalım işçilerin taleplerini; her maddesinde sektör, firma, ihracatçı, KOBİ, işverenden bahseden pakette işçinin adı bile sadece bir yerde(o da kriz nedeniyle başvuru yapan patronlara İşsizlik Fonu’ndan ‘kısa çalışma ödeneği’ desteği verilmesi maddesinde) geçiyor!

Görüldüğü gibi toplum sağlığını tehdit eden koronavirüs karşısında iktidarın ekonomik tedbir almaktan anladığı devlet imkanlarının patronlar için seferber edilmesi oluyor!

Durum buyken bu pakete özellikle sosyal medya üzerinden tepki duyanların azımsanmayacak bir kesiminin iktidara yönelik eleştirilerini Suriyeliler/mülteciler üzerinden yaptığı görülüyor. Daha önce zaman zaman ekonomik krize karşı gösterilen tepkilerde de gördüğümüz bu yaklaşımlara göre; iktidarın, vatandaşların ihtiyaç duyduğu önlemleri almamasının/alamamasının nedeni Suriyelilere harcanan 40 milyar dolardır-ki, bu rakamın iktidarın özellikle batılı emperyalistlerden mülteciler için daha fazla para almak için açıkladığı ve oldukça tartışmalı bir rakam olması gerçeğini tartışma konumuz bu olmadığı için bir kenara bırakıyoruz. Başka bir deyişle eğer Suriyelilere 40 milyar dolar harcanmasaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’, halkın ihtiyaç ve taleplerini karşılayabilirdi. Irkçı, aşağılayıcı birçok ifade eşliğinde ortaya konan ve kimi milliyetçi-ulusalcı yazar ve siyasi çevreler tarafından da savunulan görüş özetle böyledir.

Gerçekten öyle mi?

Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 100 milyar liralık ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’, halkın koronavirüs salgınından korunması ve acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önlemler alınmasını amaçlıyor da ayrılan kaynak mı yetersiz kalmıştır?

Bu soruyu şöyle de sorabiliriz: Eğer Suriyelilere harcandığı iddia edilen 40 milyar dolar bugün devletin kasasında olsaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı paketin öncelikleri değişecek miydi?

Bunun böyle olmayacağını biliyoruz. Çünkü mesele açıklanan paket için ayrılan ekonomik kaynağın azlığı-çokluğu değil, bu kaynağın kimler için harcandığıdır. Bu paketin ekonomik krizin üzerine yeni zorluklarla karşı karşıya kalan emekçi halk kesimlerini hayal kırıklığına uğratırken patronların keyfini yerine getirmesinin nedeni, iktidarın açıkladığı paketin burjuvazinin-patronların çıkarlarını gözetmesidir. Bu iktidarın kimlerin çıkarını savunduğu sorusunun yanıtını isterseniz Cumhurbaşkanı Erdoğan versin. Erdoğan, 2016’daki darbe girişiminden hemen sonra 3 Ağustos 2016’da TOBB’un ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) düzenlediği toplantıda patronlara şöyle sesleniyordu: “14 yıldır bizimle birlikte yol yürüyen hiçbir uluslararası yatırımcı, bu ülkede kaybetmemiştir. Tam tersine sürekli kazanmıştır, bundan sonra da kazanacaktır(…) Yatırımcılara zarar verecek, yatırımcıları üzecek hiçbir işe kalkışmayız. Başta şahsım, izin vermeyiz. Bu yönde hiç endişeniz olmasın.”

Demek ki sorun iddia edildiği gibi Suriyeliler/mülteciler değil, iktidarın temsilcisi olduğu burjuva sınıfın çıkarları temelinde bir ekonomik politika izlemesidir.

Oysa Suriyelileri/mültecileri sorunun kaynağı olarak gören ırkçı yaklaşımlar en çok eleştirdiklerini söyledikleri iktidarın işini kolaylaştırmaktadır. Çünkü Türkiye’deki Erdoğan iktidarının sorumlularından biri olduğu Suriye savaşının mağdurları olan mültecileri sorunların kaynağı olarak göstermek, sorunun nedeni olan politikayı anlaşılmaz kılmakta ve bu politikaya karşı mücadeleyi çarpıtmaktadır. Böyle olunca da iktidarın Suriye’ye yönelik müdahalelerini ‘güvenli bölge’ oluşturma ve mültecileri buraya yerleştirme adına meşrulaştırmasının ve son İdlib krizinde olduğu gibi mültecileri batılı emperyalistlere karşı bir ‘koz’ olarak kullanmasının önü açılmaktadır. Dolayısıyla iktidarın sorunun kaynağın oluşturan savaş ve müdahale politikasının karşısında mülteci sorununun da çözümü bakımından büyük önem taşıyan barışçıl bir politikayı savunmak giderek zorlaşmaktadır.

Ancak bu ırkçı yaklaşımların yarattığı en büyük tahribat, işçi-emekçi geniş halk kesimleri için iktidarın uyguladığı politikaların sınıfsal karakterinin anlaşılmaz hale gelmesi/getirilmesidir. Erdoğan’ın açıkladığı paketten sonra Suriyelilere ayrılan paralar üzerinden tartışma yürütmek, bu paketin neden halkın ihtiyaçları yerine patronların çıkarları temelinde hazırlanmış bir paket olduğu gerçeğinin üstünü örtmektedir.

Yerli ve yabancı yatırımcıya(tekellere) kazanma garantisi veren bir iktidar-devlet düzeninde işçi-emekçiler kaybetmeye mahkumdur. İşte ırkçı-milliyetçi yaklaşımlar, sorunun kaynağının bu düzen değil; Suriyeliler/mülteciler/göçmeler vb. olduğunu vazederek işçi emekçilerin gerçeği görmesini engellemekte ve bu sömürü düzeninin değirmenine su taşımaktadır. Üstelik işçi emekçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntıların gerçek nedeninin anlaşılmasını engellemekle kalmamakta, yarattığı önyargılarla bu sorunların çözümü için Türk, Kürt, Arap, yerli-mülteci her milliyetten işçi-emekçilerin bu sömürü düzenine karşı ortak mücadelesini de baltalayıcı bir rol oynamaktadır.

Oysa iktidarın temsilcisi olduğu burjuva sınıfın neşesini yerine getiren paketleri yerine işçi-emekçilerin yüzünün güleceği, insanca çalışıp yaşayacakları bir düzen için her milliyetten işçi ve emekçilerin birlik ve mücadelesi dışında bir çözüm yolu yoktur.

NOT: Bilindiği gibi koronavirüs salgını nedeniyle 2020 Newroz mitingleri iptal edildi. Ancak mitinglerin iptal edilmiş olması, bugünümüzü ve yarınımızı kuşatmaya çalışan savaş, baskı ve düşmanlık politikalarına karşı Newroz’un barış, özgürlük ve kardeşlik çağrısını her yere taşımamızın önünde engel değil. Bu nedenle bu akşam 20.20’de (20 Mart 2020 saat 20.20’de) NEWROZHERYERDE şiarıyla balkon ve pencerelerimizden ışık, zılgıt ve türküler eşliğinde ülkenin dört bir yanından en büyük Newroz’u kutlamasını hep birlikte yapalım. Demokrasi ve barış içinde yaşayacağımız özgür gelecek umut ve inancıyla halklarımızın Newroz bayramını kutluyorum. Newroz Pîroz Be!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...