Ses kirliliği bilisizliği -2-
Fotoğraf: Envato
Ses kirliliğinden söz ediyordum bundan önceki yazımda. Aslında bu konuda bir betik yazılabilir. Ancak kim okur kim dinler diye düşünüyorum. Bir köşe yazısında anlatılabilecek kısalıkta yazmayı yeğliyorum.
Son yazımda değişik örnekler vermiştim. Bu yazıda da bu örnekleri sürdüreceğim.
Gerçekte ben dinlenmeyi bilmem. Daha doğrusu konumu değiştirerek dinlenmeye çalışırım. Önemli bir sayrılıktan sonra başkaları gibi dinlenmeyi deniyorum. Bunun için de bir kıyı ilçesinde 6-7 gün geçiriyorum. Orada örneğin bir çayhaneye gidiyorum. Yerlilerin çayhanesine… Bir çay söylüyorum. Görevli bağırıyor bir baştan bir başa:
- Beye bir çay!
Aş evinde de öyle :
- Beye bir kuru !
Böylece bütün oradakiler sizin ne yiyeceğinizi biliyorlar.
Ya da bir köşeye çekilip betiğimi okumağa çalışıyorum ya… Dinlenmeğe geldim ya… Burada başımı dinleyeceğim ya… Beş altı delikanlı gelip yandaki masaları birleştirip oturuyorlar. Konuşuyorlar, kahkahalarla gülüşüyorlar. Sesleri bütün çevreyi dolduruyor… Gelin de okuyun…
Nereye kaçmalı?
Otobüstesiniz, ya da vapurda. Yanınızdaki, karşınızdaki, az uzağınızdaki kişi telefonla konuşuyor. Kişinin bütün öyküsünü dinliyorsunuz. Bağıra çağıra konuşuyor çünkü… Konuştuğu kişi uzakta ya, sözüm ona sesini ona ulaştıracak.
Yolda yürüyorsunuz, ya da evinizin penceresindesiniz. Sokaktan bir araba geçiyor. Bütün pencereleri açık. Sürücünün sağ elinde telefon… Sol kolunun dirseği dışarıda. Sol elinin parmakları yönetim simidinde. Radyosu ya da müzik aygıtı sonuna dek açık… Bütün sokak zangır zangır bir arabeski dinliyor. Çevrede bir sayrı mı var, ya da çocuk mu uyuyor? Kimin umurunda?
Gece karanlığında, hem de yarısından sonra sokağınızdan 5-6 kişi geçiyor. Bağıra çağıra… Uykunuzdan fırlıyorsunuz… Sanırsınız ki bir alay geçiyor. Çıkın da, seslenin:
- Susun!
Yapabilir misiniz? Kim bilir neler gelir başınıza?
Sizinle bir saptamamı da paylaşmak istiyorum. Bütün bunlar örneğin Muğla’da böyle değil. Küçük kentler daha kentlileşeceğine, kentler köyleşiyor. Bu saptamam yeni değil biliyorsunuz. Bir türlü kentlileşemiyoruz.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08