02 Haziran 2019 23:50

Olcay Akdeniz

Olcay Akdeniz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muğla’nın Milas ilçesinde Ticaret Odasının yayın işlerinden sorumlu Olcay Akdeniz.

Neden ondan söz etmeyi istiyorum?

Çünkü ülkemizin en önemli sorunu olan bellekle ilgili yalnız yazdırmıyor yazıyor da.

Hep söylüyorum, yazıyorum da, bizimki belleği olmayan bir toplum. En önemli kişileri yitirir yitirmez unutuyoruz neredeyse. Belgeleme alışkanlığımız, bunun için sağlıklı bir kamu düzeneğimiz yok. Buna ayırdığımız yeterli bir bütçemiz yok: Ölçütümüz yok… Bütçesi olmayan ama bunu gerçekleştirmek isteyen kişilere, kurumlara desteğimiz yok. Oysa gününde önemsenmeyen etkinliği, yaratıcılığı olmuş kişiler,  gelecek kuşaklarda ne yaratıcılıklara yol açabilirler.

Bu söylediklerime dayanak, yaşadıklarımız…

Sorun bakalım gençlere örneğin Azra Erhat’ı, Sabahattin Eyüboğlu’nu, Halikarnas Balıkçısı’nı, Vedat Günyol’u… Anımsıyorlar mı? Adına ödül verilmesi nedeniyle Vedat Günyol’u kısıtlı sayıda kişiler belki de anımsayabilir. Ama yarışmaya gelen kimi yapıtlardan, onun yaptığını, ‘deneme’nin ne olduğunu bilenlerin onlardan da az sayıda olduklarını düşünebilirim.

Olcay Akdeniz çalıştığı kurum adına bir de dergi çıkarıyor. Orada iki yazısını okudum sevinerek. Çok sevdiğim, ülkemizin iki değerli kişisinden, iki Milaslıdan söz ediyor.

Biri Turan Erol… Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ‘kendi’ olmayı sağlayabildiği öğrencilerinden…

Sevgili Olcay Akdeniz, Turan Erol’un, Milas’ta bir terzi çırağı iken Türkiye’nin en ünlü ressamlarından birisi oluşunu anlatıyor. Onun bildiği, anlattığı öyküden bir başkasını da ben biliyorum. Onu da kendisinden dinlediğim gibi ben anlatayım:

Milaslı çocuklar da, bütün Anadolu’da olduğu gibi, Yaz dinlencesi sırasında bir ustanın yanına çırak verilirler. Böylece başıboş kalmazlar. Pazarda adam ağzı görürler. Yaşama karışırlar, toplumsallaşmaları başlar. Ev dışını öğrenirler. Turan Erol da terzi çıraklığına verilmiş. Çarşıyı, çarşı içinde olanı biteni öğrenmiş böylece.

Bir gün sanırım çarşıda, yolun kıyısında, resim yapma düzenini kurmuş bir kişi görür Turan. Böyle bir şeyi ilk kez görmektedir. (Yıllar sonra öğrenmiştir bu kişinin Adnan Turani olduğunu) Ona ne yaptığını, neden yaptığını anlatır bu küçüğe sorduğunda. İyi de bu yaptığı işi nerede, nasıl öğrenmiştir? Onu da sorar öğrenir.

Günü gelince, soluğu İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde alır... Yeteneklidir, başarılıdır. Yurt dışına yollanır. Çağının işlerini de öğrenir. Ülkemizin en değerli ressamlarından biri olur çıkar. Ama ülkesinin olanaklarında ne yapabileceğini de bilir. Çalışır çalışır, sergiler açar, ödüller verilir ona. Devlet Sanatçısı olarak seçilir.

Benden yedi yaş büyük Turan Erol. Doksan iki yaşında. Yapılarıma değer katan işleri var… Yakın dostluğumuz sürdü hep…

Her Milas’a uğrayışımda onun hiç olmazsa bir büstünü görmek isterim.

Olcay Akdeniz’in üzerine yazı yazdığı ikinci kişi Nahit Ulvi Akgün… Onu da gelecek yazımda anlatmak istiyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa