12 Mayıs 2019 19:32

Yaşam kanalları

Yaşam kanalları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşam kanallarımdan biri tıkanmış gibi yıllardır..

Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat için söylediği bir sözünü anımsadınız elbette ilk tümcemle… Kasıtlı yaptım bunu.

Mustafa Kemal, gerçekten bize yepyeni bir kanal açmıştı. Çok sesli müziğin kanalını… Eskiyi unutturmak yok saymak değildi bu. Ayrıca öyle de olmadı. Ama yeni açılan, tüm çoğunluk için açılan bir kanal, öyle olması istenen bir kanal değil miydi?

İlkokuldaydım. Babam din dersi almamı istiyordu. Beni müezzin mi yapacaktı ne? Aksaray’daki/İstanbul, yanlış anımsamıyorsam, Murat Paşa Camisinin, gine yanlış anımsamıyorsam, bir “Sarı İmamı” vardı. Babam onunla anlaşmıştı, evimize gelip bana dinsel bilgiler verirdi. Gine bir ders günümdü. Oturma odasında ders sürezini bekliyordum. Dalmışım… Birden odanın kapısı açıldı. Sarı İmam içeri girdi. Ben hemen fırlayıp radyoyu kapattım. Sarı imam beni önlemeğe çalıştı:

- Oğlum müzik ruhun gıdasıdır. Neden kapatıyorsun?

Bu söz o günden beri kulağımda küpedir.  

Gençlere de aktardım istedim bu sözleri. Neden mi andım şimdi bu sözleri ? Bugün radyolarda, kanallarda istediğim müziği dinleyemediğim için belki…

Neredeyse bir kuşak oldu, bir kanalımız usul usul tıkandı.

Nereden öğrenmiştim Batı müziğini?

Bir Amerikalı dekanın sözü vardır öğrenciler için söylediği:

Öğrenciler en çok arkadaşlarından öğrenir

Lisede müzik öğretmenimiz ünlü Fikri Çiçekoğlu’ndan, Gine bir başka müzik öğretmenimiz, opera sanatçısı Münir Ceyhan’dan almıştım ilk müzik bilgilerimi. Ama en çok, Münih’ te eş dönemde okuduğumuz Ünal Öziş’ten öğrenmiştim.  Ünal inşaat mühendisliği okuyordu. Eşi, çağının ünlülerinden piyanist Tomris Öziş’ ti. İstanbul Kent Radyosu Ünal’ ın babasının plaklarıyla kurulmuştu bildiğimce. Ünal, kimi yapıtları, açıklamalarıyla öğretmişti bana. İzmir üniversitesinden emekli Prof. Dr. Ünal Öziş’e bu gün bile borçlu sayarım kendimi.

Sonra Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının haftalık dinletilerinin hiç aksamayan dinleyicilerinden olmuştuk kızımla birlikte.

Sonra da İstanbul’ a taşındım. Kim bilir, çocukluğumu geçirdiğm bu kentim olanaklarından ne denli yararlanacaktım. Tam tersi oldu bir süre sonra. Atatürk Kültür Merkezi susturuldu. Elimiz kolumuz bağlı, kulağımız tıkalı kaldı.

Bu arada bir tersliğimi de söylemek zorundayım. Kamudan binlerce, on binlerce, yüz binlerce metrekare çalınan bir yapının içinde müzik dinlemeyi beceremiyorum. Biliyorum birçok kimseye göre bu belki aptalca bir şey. Ne yapayım elimde değil…

Bütün bunlar bitecek elbette… Özlediğim günler güzel güzel gelecek.

Ben hiç umudumu yitirmedim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...