25 Şubat 2019 00:10

Şiir/ Mimarlık (4) (Evler sokağı oluşturdu)

Şiir/ Mimarlık (4) (Evler sokağı oluşturdu)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ev, evleri doğurdu... Evler sokağı...

Sokaklar buluşup alanı... Alanlar kenti...

“Artık ürün”ün üretilebileceği en verimli yerler ırmak kıyılarıydı...

Kentler de ilk oralarda doğdular...

Nil, Dicle- Fırat, İndus, Seyhun- Ceyhun kıyıları... Sonra Güney Amerika derken Batı Anadolu... Batı Anadolu’nun birbirine koşut ırmaklarının denize ağızları... Artık üretilen, artık üretilenle değiş yokuş oldu...

Tecim oldu. Ön yapım oldu. Tecim yerleri, yapım yerleri, işlikler gerekti ve de bunların yönetilmeleri...

İnsan insanı kentte buldu.

İnsanlar çoğaldılar kentlerde...

Yapılar da çoğalmalıydılar, kent büyümeliydi...

Üzerine yapılar sıralanan yollar uzadıkça uzadı. Ulaşım sorunu çözüldükçe yerleşme büyüdü... Yollar iyice uzayınca yapım yöntemi geliştirilip yapılar daha yüksek yapıldı...

Yapım yöntemi geliştikçe kentin ortası yükseldi de yükseldi...

Her yayılan yükselen yer “kent” olmadı ama...

Örneğin eski çağda bir yerleşmenin kent sayılabilmesi için tapınağı, tiyatrosu, senatosu olması gerekiyordu. O çağın ölçütü buydu...

Orta çağda da, bir kaleyle korunmuş olmak kent olmanın ölçütüydü örneğin...

Arap dilinin mantığında “medeni” (uygar) olabilmek medineli (kentli) olmakla olası... Uygarlık, kentlileşmekle...

Kent oturanlarını, yalnızca doyurmakla kalamazdı. İnsan insana, kentte,

  • Temiz su getirdi,
  • Pis sularından kurtulma olanağı verdi,
  • Tecim, alışveriş, yapım, iş yerleri verdi,
  • Daha çocukluktan eğitilmesi için düzenler kurdu,
  • Sağlığını koruma önlemleri geliştirdi, sağaltma kurumları sundu,
  • Spor alanları yaptı...

İnsan insan için, kentte,

  • Yeşil alanları korudu, gerektiğinde yenilerini yarattı,
  • Eğlence yerleri kurdu...

İnsan insanın, kentte,

  • Bilim, kültür, sanat etkinliklerine katılması için elinden geleni yaptı,
  • Bütün bu yerlere kolayca ulaşımı sağladı...

Kısacası kent, insanın daha insanlaşacağı çevre oldu baştan beri...

Eski çağda bu nedenle dümdüz söylenmiştir: Kent insanı yaratır! Bugün bir yerleşmeye “kent” diyebilmek için, eski çağlardaki gibi tiyatrosu olması yetmiyor; en azından yukarıda saydıklarımı sağlamış olması gerekiyor.

Evet! Kent, insan gibi oturup kalkmaktır.

Kent, insanı sevip, söyleşmektir.

Kişi kente gelir, kentte oturur da kentli olmayabilir.

“Burada da insan olamazsan nerde olursun?” Denemiştir de bize de “buradan başka İstanbul yok!” denmiştir ya...

İnsanın, onu ve başkalarını insanlaştıran bu çevre için, kent için, savaşımı da insanlığının gereğidir.

Çevresi için savaşmayan, kendini daha da insanlaştırmak için savaşmıyor demektir.

Kent, insana yakışır olmalıdır. Elden geldiğince çeşitli insana hem... Kent çeşitlilik, çoğulculuk da demektir bu nedenle... Yeni bireşimlere açıklıktır, gebeliktir...  Yeni bireşimler için, kent, ozanın da mimarın da sorumluluk alanıdır. Burada yaşam, yeni yorumlarla yeniden üretilecektir. Mimarın da, ozanın da gerçek işlevleri bu değil mi?

Ozanın da, mimarın da var etme oylumları kenttir!

İşte gene bu nedenle, şiirimizin kentle ilişkisini irdelemek bize kimi gerçekleri gösterebilir.

(Sürecek)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...