Abdi İpekçi ya da gazeteci öldürmek
Fotoğraf: Envato
“Gizli”si “derin”i ile devlet erki, uzun yıllardan beri yurttaşlarını ölümlere alıştırdı. Artık ölümlerle yatıp ölümlerle kalkıyoruz. Gazeteciler öldürülüyor, bebekler, çocuklar öldürülüyor, kadınlar, öğrenciler, doktorlar, avukatlar öldürülüyor. Silah taşımakta ABD ile yarışmaktayız. Bir yetkili gazeteciler öldürülmüyor artık iktidarımızda diyebiliyor. Ne var ki aynı iktidar döneminde yüzlerce gazetecinin cezaevlerinde çürüyüp gittiğini görmezden geliyor. Yeni yılın ilk ayı ocak. Değişik yıllarda ama yalnızca ocak ayına rastgelen dört faili meçhul cinayet var. 8 Ocak Metin Göktepe (gözaltında öldürüldü), 19 Ocak Hrant Dink (2007’den bu yana davası ağı aksak sürüyor), 24 Ocak Uğur Mumcu (faili meçhul), 31 Ocak Muammer Aksoy (faili meçhul). Geldik 2019 yılının 1 Şubatı’na Abdi İpekçi. Hayatına kast edileli 40 yıl olmuş. Dava zaman aşımına uğramış. Cana kıyıcıların bir kısmı yurt dışında bir kısmı aramızda, hani lafın gelişi “ara da bulasın”.
Abdi İpekçi’yi anmak için her yıl olduğu gibi yakınları, dostları ve meslektaşları Zincirlikuyu’daki mezarı başında toplandık. Hüznüm daha da arttı. Ne kadar az kalmışız! 40 yılda ne kadar da eksilmişiz. Döndüğümde bilgisayarın başına geçtim ve Abdi Beyi düşündüm. Ne denli iyi, aydınlık bir insandı. Tam bir basın emekçisiydi. Daha iyi daha paralı yerlere gelmek için kimseye yaltaklanmadı. 1977’de Burhan Felek’in yönetimine girerek Başkan Vekili oldu. TGC’nin kurumsallaşmasında büyük katkıları olmuş, döneminde birlikte olanlar anlatırlardı. Meslek örgütünün yurt dışına açılmasını sağlayanların da başında gelir Abdi İpekçi. Milliyet’teki Genel Yayın Yönetmenliği sırasında bir yandan meslek etiğini öne çıkarırken bir yandan da gazetenin ekonomi ve spor sayfaları geliştirdi. Ali Gevgilili, Namık Sevik gibi donanımlı isimleri gazeteye kazandırdı. Atlama pahasına da olsa çek ettirmeden hiçbir haberi kullanmadı. Kanımca Abdi Bey’in kaybı ana akım medyada ilkeli, dürüst gazeteciliğin de sonu oldu. Abdi İpekçi ustamızı bir kez daha saygıyla anarken yazıyı evrensel bir acıyı anımsatan bir şiirle sonlayalım.
Diktatör Franco’nun faşist yönetimi İspanyanın onuru, Büyük Şair, Tiyatro Yazarı Federico García Lorca’yı ölüme mahkum etmişti. 18 Ağustos 1936’da Lorca’yı doğduğu kent Granada’da idam mangasının karşısına çıkardılar ve kurşuna dizdiler. Olay İspanya’da ve bütün dünyanın aydın çevrelerinde büyük tepki uyandırdı. İspanyanın büyük ozanlarından Antonıo Machado, Lorca’nın öldürülüşüyle ilgili “Cinayet Granada’da İşlendi” isimli şiirini yazdı. Sizlere bu şiiri Sabri Altınel’in çevirisinden sunuyorum.
CİNAYET GIRNATA’DA İŞLENDİ
CİNAYET
Tüfekler arasında yürürken görüldü o,
Uzun bir sokaktan
Çıktı soğuk kıra,
Gün doğarken daha
Şafakta, yıldızların altında
Öldürdüler Federico’yu.
Cellâtların mangası
Bakamıyordu yüzüne.
Kapadılar hepsi gözlerini.
Dua ettiler: Tanrı bile kurtarmayacak seni!
Düşüp öldü Federico
- Alnında kan, kurşun barsaklarında. -
Cinayet Granada’da işlendi.
Biliyorsunuz, - zavallı Granada’da. -
Onun Granada’sında.
- Yaşadıkça 17 Nisan 2024 04:01
- Çok beklemiştik baharı 03 Nisan 2024 04:20
- İki güzel insan 27 Mart 2024 03:59
- Yalnızlığımız 20 Mart 2024 03:39
- Güvercinli Kadın 13 Mart 2024 03:32
- Böyledir hayat 06 Mart 2024 03:40
- Şu dış güçler meselesi 28 Şubat 2024 03:00
- Güne bakarken 07 Şubat 2024 04:02
- Meydan Okuyorum 31 Ocak 2024 03:16
- Aydınlık için bedel ödeyenler 24 Ocak 2024 03:07
- Yaşamak şakaya gelmez 17 Ocak 2024 03:00
- Gidip gelen yıllar 03 Ocak 2024 04:55