Bir veda yazısı
İnsan için ayrılığın her türü zordur. Eşinizden, sevdiğiniz dostlarınızdan, bir arada olmaktan keyif aldığınız arkadaşlarınızdan, hatta severek yaptığınız çalışmalardan ayrılmak her zaman bir burukluk bırakır içimizde. Bu hafta Evrensel gazetesine yazdığım yazılara son noktayı koymak gerçekten içimi acıttı. Çünkü bu bırakma kararı tamamen kendi koşullarımdan kaynaklandı. Evrensel ailesinin bir parçası olarak gördüm hep kendimi. Gazeteye katkı sunmak, okurlarıyla buluşmak ilk günden beri benim için bir mutluluktu. Dolayısıyla Evrensel gazetesi yöneticilerine, çalışanlarına bir bakıma borçlu hissettim kendimi. Her zaman yanımda oldukları için, bana destek verdikleri için…
1999 yılıydı. Nail Güreli’nin ısrarı ile TRT’den emekliliğimi istemiş TGC’nin profesyonel genel sekreterliğini üstlenmiştim. TGC bünyesinde Bizim Gazete adında bir gazete çıkarıyorduk. Gazetenin sanat sayfasını sevdiğim bir dost Ergun Köknar hazırlıyordu. Çok sık görüşüyorduk o sıralar. Bir gün bana sanat sayfasına kitaplarla ilgili köşe yazısı yazmamı önerdi. “Kitapları seviyorsun madem bu sevgiyi gazetenin okurlarıyla da paylaş” dedi. TRT Haber Merkezinin rutin yazı dilinden sonra dilimi serbestçe kullanabileceğim böyle bir öneriyi hiç düşünmeden kabul ettim. Böyle başladı köşe yazarlığım. Altı yıl sürdü. “Kitaplar Arasında” başlıklı ilk köşemdi bu. 2006 yılında Evrensel gazetesinin Genel Yayın Müdürü Fatih Polat ziyaretime geldi. Oradan buradan konuşurken Fatih “Abi Evrensel’e medya yazıları yazar mısın?” diye sordu. Duraksamadan kabul ettim. Fatih “Köşenin adını da ben koyayım abi” dedi. Ve o günden bugüne kadar süren 19 yıl boyunca “Gerçeğin Gözüyle” başlıklı köşemi sürdürdüm. Doğrusu Evrensel bana artık yeter demeden yazılarımı bırakmaya da hiç niyetim yoktu. Ama zaman yaş ve yıllar acımasız. Dolayısıyla en sevdiğimiz işi yaparken bile bazen bir nokta koymak zorunda kalıyorsunuz. Şimdiye dek Evrensel gazetesinin bir parçası olmaktan mutlu oldum. İşçinin, emekçinin, eşitliğin, ülkedeki hak ve adalet arayışının savunucusu o gazetede yazı yaşamımı sürdürmek benim için bir gurur vesilesiydi.
Hep alışageldiğimiz gibi bu veda yazımı da bir şiirle sonlayayım istedim. Benim çok sevdiğim ve sıkça şiirlerini okurlarımla paylaştığım Fransız Yazar, Şair, Senarist, Sinemacı Jacques Prevert’in bu ironik şiirini Can Yücel’in çevirisinden paylaşıyorum. Bu arada yazılarımla bana destek olan okurlarımın tümüne bana güç verdikleri için teşekkür ediyor ve sevgi yolluyorum.
Eşek kral ve ben
Sabaha sağ çıkmayacağız
Eşek açlıktan
Kral iç sıkıntısından
Bense aşk ateşinden
Aylardan mayıs…
Evrensel'i Takip Et