Patronlara görülmemiş kıyak işçiye ‘ek vergi’ zammı

Erdoğan Hükümeti, “tasarruf”tan, “bütçe disiplini”nden söz ediyor, ama bir yandan “seçim rüşvetleri” dağıtıyor öte yandan patronlara kıyak üstüne kıyak yapıyor. Ama asgari ücretli işçiye gelince, sanki 2 bin 20 TL’lik asgari ücreti çok görmüş gibi, kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alacak “Vergi dilimi düzenlemesi” yapıyor.

Hükümet yılın başında otomotiv, konut, mobilya, beyaz eşyada KDV ve ÖTV indirimini üç ay daha uzatarak patronlara büyük desteğini sürdürürken, bunlara ek olarak, yeni istihdam edilecek işçiler için de sigorta primlerini ve vergilerini de devlet üstlendi.

Şöyle ki; bir işletmenin 2019 yılında işe aldığı her işçinin (yıl boyunca) ödediği vergi ve patronların payına düşen sigorta primini devlet ödeyecek! Bu da, işçiden patron gelir vergisini ve sigorta primi kesecek ama vergiyi devlet ödeyeceği için işçiden kesilen gelir vergisini cebine atacak, ayrıca patronun, işçi için SGK’ye ödemesi gereken “işveren payı” da cebinde kalacak anlamına geliyor!

Bugüne kadar işverenin payına düşen sigorta primini devletin ödediğini biliyorduk, bu uygulama çeşitli adlar altında son yıllarda da hayata geçiriliyordu ama, işçiden kesilen gelir vergisini devletin üstlendiği duyulmamıştı!

Patronlara böyle bir kıyak, AKP’nin tarihinde bile görülmemiş bir “kıyak”tır!

Bu görülmemiş kıyağın “İşsizlik Fonu”ndan mı yapılacağı yoksa Hazineden mi karşılanacağı ya da işçiden kesilen gelir vergisinin patrona hangi yollarla aktarılacağı gibi ayrıntılar henüz belli olmasa da bunun dünyada da eşi benzeri görülmemiş bir kıyak olduğunu söylemek yanlış olmaz!

Yani patronlar için tam bir ballı börek! İşçiler için ise; ikinci bir sömürü!

Bu köşenin okurları, daha önceki tartışmalardan, devletin vergiden ve sigorta priminden patronlara yaptığı her kıyağın, arkadan dolanarak işçiden alınıp patronun cebine koyma olduğunu biliyorlar. Burada mekanizma böyle işleyecektir. İlk bakışta işçinin cebinden çıkan bir şey gözükmese de gerçekte, patronlara yapılan her kıyak, son kuruşuna kadar dolaylı vergiler, enflasyon ya da daha karmaşık yollarla, işçinin, emekçinin cebinden çıkarılmaktadır. Ama, doğrusu “Verginin hem işçiden kesilip hem de patronun cebine konacağı” bir kıyak herhalde en sermaye hayranı kişi ve çevrelerin bile hayal edemeyeceği bir kıyaktı!

“Vergi” denince de akla, asgari ücretin 2 bin 20 TL olarak belirlendiği şu günlerde, asgari ücretliden bu yıl daha çok vergi alınacağına dair tartışmalar geliyor. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan “Gelir Vergisi Tebliği” ile asgari ücretin alt vergi diliminin “düşük” belirlenmesi, asgari ücretlinin yüzde 15’lik vergi diliminden yüzde 20’lik vergi dilimine geçmesi, geçmiş yıllara göre daha erken olacak.

DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre, geçtiğimiz yıllarda ekim, kasım gibi yüzde 20’lik dilime geçen asgari ücretli bu yıl ağustos ayından itibaren yüzde 20’lik dilime geçecek. Bu da işçinin eline geçen asgari ücretin ağustos ayından itibaren azalmaya başlayacağı anlamına gelmektedir.

Bu işçiye çıkarılmış bir “ek vergi”dir!

Oysa yıllardır asgari ücretliler, sendikalar, az çok emekten yana bir tutum ifade edebilen her çevrede en çok dile getirilen talep,  “Asgari ücretin vergi dışı bırakılması” oldu.

Özelikle de bu yıl; asgari ücret tartışmalarında, “Asgari ücretin vergi dışında bırakılması”, üzerine özellikle vurgu yapılan bir talep olarak öne çıkmıştı.

Ama Erdoğan Hükümeti, patronlara “Lak demeden ekmek lık demeden su verirken”, işçilerin taleplerini “umursamamayı” bir gelenek haline getirmiş bir hükümet olarak, işçiler cephesinden yükselen bu talebi de umursamamış, dahası tam tersini yaparak, “Alın size asgari ücretin vergi dışı bırakılması!” demek istemiştir.

İşçiler taleplerine sahip çıkıp, sermaye ve hükümetlerinin emek düşmanı politikalarına karşı ortak bir mücadele hattına girmedikçe, Hükümetin işçiler aleyhine düzenlemelerinin sonu gelmeyecektir!