29 Aralık 2018 00:30

İnsanca yaşanacak bir asgari ücret için nasıl bir mücadele?

İnsanca yaşanacak bir asgari ücret için nasıl bir mücadele?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaklaşık iki aydan beri işçilerin gündeminde olan asgari ücret, işçilerin nasıl geçindiğini umursamayan kişilerden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK) tarafından, patronların ve hükümetin istediği düzeyde, 2020 TL olarak ilan edildi.

Hiç kuşkusuz asgari ücretin belirlenmesinde kullanılan ölçütlerin işçilerle ve onların yaşantılarıyla hiçbir ilgisinin olmaması, komisyona “işçi temsilcisi” adı altında katılanlar da en az “ölçütler” kadar sınıf dışı unsurlardan olması da önemli sorunlardır. Türk-İş’in işçi sınıfına ihanette sınır tanımayan yöneticilerinin, patronların açıkça sevindikleri bir asgari ücrete imza atacak kadar ar damarı çatlamışlığı... gibi konular da elbette bundan sonra da tartışılmaya devam edilecektir.

Herhalde bunları en çok da asgari ücretli işçiler ve onların aile fertleri; her çarşı pazarda alışverişe çıktıklarında, her ay elektrik, doğalgaz, su... faturaları aksamadan geldiğinde, ev sahibi kira diye kapıya dayandığında 2020 TL’nin nasıl bir ücret olduğunu göreceklerdir. Sadece “görmek”le de kalmayıp, komisyon üyelerini, Türk-İş’i, yöneticilerini, atadıkları “işçi temsilcilerini”, patronları, bakanlık temsilcilerini, o temsilcileri oraya atayanları ve nihayet kedilerine asgari ücret diye bu “açlık ve sefalet ücreti”ni layık görenleri, her gün, her saat, gece gündüz, yılbaşı bayram demeden “büyük bir saygıyla” anacaklardır!

Elbette şikayet etmek, tepki göstermek, öfke biriktirmek de önemlidir. Ama işçi sınıfı ve onun mücadelesi bakımından olanlardan ders çıkarmak; öfkeyi, tepkiyi ortaklaştırıp mücadeleye dökmek, bu şikayetlerin yığınların mücadelesi olarak anlam kazanması çok daha önemlidir.

Patronlar ve hükümetlerinin, “asgari ücret tespiti”ni bir “oyun”a çevirirken iki başlıca dayanakları olduğun bu yıl da açıkça gördük.

Bunlardan birincisi, asgari ücretteki artışı “beklenen enflasyon”a bağlanmış olmasıdır(*). İkincisi ise,

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda hükümet ve patronların temsilcilerinin oy çokluğuna sahip olması,

- İşçileri temsilen, Türkİş tarafından komisyona verilen üyelerin işçilikle bir ilgisinin kalmamış ve işçilerin sorunlarıyla bir ilgilerinin kalmaması yanında ideolojik olarak da soruna sermayeden yana bir gözle bakıyor olmaları,

- En büyük toplusözleşme (dolaysız 7 milyon emekçiyi ilgilendiriyor) olarak asgari ücretin gerçek bir toplusözleşme görüşmesi gibi ele alınmamasıdır. (“Gerçek toplusözleşmenin ‘komisyonu’ nasıl olmalıdır” konusunda çeşitli öneriler var.)

Eğer “gerçek bir toplusözleşme” gibi ele alınacaksa, işçilerin ya da sendikaların, “Asgari ücret tespiti gerçek bir toplusözleşme gibi ele alınsın” demesi yetemez. Önce işçilerin bunun gereğini görüp aralarında az çok bir örgütlülük oluşturması, kedilerini temsil edecek sözcüleri öne çıkarması da gerekir.

Bunun ön şartı ise asgari ücret mücadelesini yılın son bir buçuk ayına sıkıştırmamaktan, tüm yıla yaymaktan geçer.

Demek ki, eğer 2020 TL asgari ücretten memnun değilsek yapılacak ilk iş;

- Kendi işyerimizden başlayarak örgütlenmeye girişmek,

- Diğer işyerindeki benzer girimlere kulak kabartmak,

- Taleplerin ve mücadelenin ortaklaştırılması için büyük küçük demeden adımlar atmaya başlamaktır.

Dolayısıyla; asgari ücret mücadelesini yıla yaymak, örneğin asgari ücret eridiğinde illa yılın sonunu beklemeden “asgari ücrete ek zam” talebiyle yeniden harekete geçen girişimlere cesaret etmekten de geri durmamak lazımıdır.

Burada belki de önemle dayanaklardan birisi de her sektörden ileri işçiler ve mücadeleci sendikacıların oluşturduğu yerel sendika şubeleri platformları, emek platformları gibi platformlarla bağ kurmak, asgari ücretli işçilerin taleplerini bu platformlara taşıyarak mücadelenin zeminin genişletmek, dayanışmayı artıran girişimler olabilecektir.

Evet, asgari ücret 2020 TL olarak belirlenmiştir ama bu her şeyin sonu değildir. Bu yüzden mücadeleye devam etmek, bunun için inisiyatif almak soruların çözümünün talepler etrafında birlik ve ortak mücadeleden geçtiğini görmek önemlidir.

(*) Bugün yaygın kanı son yılın enflasyonu oranında zam yapıldığı biçimindedir. Ama eğer yılın başındaki asgari ücretin yüzde 14 artırıldığı ve yıl içinde ise resmi enflasyonun yüzde 25’ler dolayında geçekleştiği dikkate alındığında, asgari ücrete geçek zammın sadece 2019 için “beklenen enflasyon olan yüzde 15.3 civarında oluğu görülür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...