10 Aralık 2018 23:30

‘Cumhur ittifakı’na karşı güçlerin birliği için...

‘Cumhur ittifakı’na karşı güçlerin birliği için...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

CHP-İYİ Parti arasındaki ittifak pazarlığında cumartesi akşamı yapılan Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesinden de “Görüşmelerin sürmesi kararlılığı” çıktı. 

CHP-İYİ Parti görüşmelerinin “bugün-yarın”, en geç bu hafta sonuna kadar biteceği belirtiliyor. Ama doğrusu istenirse, bu görüşmelerden bir iş birliği çıksa bile alınan kararın partilerin tabanında ne ölçüde destekleneceği çok şüpheli hale gelmiş bulunuyor. 

Erdoğan ve Bahçeli ile AKP-MHP sözcüleri ise, muhalefetin zayıflıklarından yararlanmak üzere, hiçbir edep ve siyasi ahlak sınırını da umursamayarak baskıyı artırıyor. Erdoğan ve Bahçeli başta olmak üzere “Cumhur İttifakı”nın sözcüleri, muhalefet partilerini, “zillet ittifakı”ndan başlayarak “dış ve iç düşmanlarla işbirliği”ne kadar akla gelen gelmeyen her şeyle suçluyorlar.

‘CUMHUR İTTİFAKI’ MUHALEFETİ DE YÖNETMEK İSTİYOR

Bu suçlamalar Kılıçdaroğlu’nun yurt dışında görüştüğü Alman parlamenterlerin kimliğine ve parlamentoda yaptıkları konuşmalardan Kılıçdaroğlu’yu sorumlu tutmaya kadar gelmiş bulunuyor.

“Cumhur İttifakı” cephesinden muhalefet partilerine yönelik suçlamalara bakıldığında; Erdoğan ve Bahçeli’nin bu partileri “meşru görmesi” için; HDP kendisiyle PKK arasına, CHP ise HDP ile arasına, İYİ Parti de CHP ile arasına “mesafe koymalı”dır! Ki, bu “mesafe” de sadece “mesafe” olmamalı, Erdoğan-Bahçeli ikilisini tatmin edecek kadar “uzak olmalı”dır!

Bu “tatmin edici uzaklığın” pratikteki karşılığı ise, bu partilerin birbirleriyle “seçim iş birliği”, “ittifak” gibi Erdoğan-Bahçeli ittifakı karşısında bir güç oluşturacak her tür girişimden uzak durmalarıdır. Hatta bu partilerden birisinin Mecliste verdiği bir önergeyi öteki muhalefet partileri desteklememelidir! Aksi halde bu “milletin bekası” karşısında birleşmek anlamına gelmektedir. Doğrusu akıl ve “siyasi ahlak” sorunlarıyla da yüklü bu suçlamalar karşısında CHP’nin (İYİ Partinin de) bir yanıt vermemesi, hatta bu “yanıt vermemeyi” bir “taktik” düzeyine yükseltmesi seçim sathı mailinde anlaşılır değildir. 

CHP’NİN YUMUŞAK KARNI YİNE AÇIK!

Ne var ki, bu saldırının etkili olması ve yanıt vermekten kaçınılmasının CHP için çok önemli bir nedeni olduğu da görülüyor. 

Çünkü, suçlamaların ekseninde, yerel seçimlerde CHP’nin HDP ile en azından bazı yerellerde “iş birliği” yapılabileceği iddiası vardır. “Cumhur İttifakı”nın sözcüleri bunu, “CHP ile terör örgütünün iş birliği” olarak gösterirken, CHP ile iş birliği yapacak İYİ Partinin de dolaylı yoldan HDP ile, yani “Terörle iş birliği yapmasının kanıtı” olarak göstermektedirler. 

Bu iddianın etkili olmasının nedeni kuşkusuz; CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda açıkça bir ”barışçıl çözüm” planına sahip olmaması ve HDP’nin meşru ve yasal bir parti olduğu konusunda kendi içinde de sorunlu olmasıdır.

Kürt sorunu karşısındaki tutumu CHP’nin “yumuşak karnı”dır ve AKP bu “yumuşak karın”a çalışarak prim toplamıştır. Bugün de bunun prim yaptığını düşünmektedirler. İYİ Parti için ise bu konu “yumuşak karın”dan da ötedir.

Eğer CHP, başlıca büyük kentlerde yüzde 10’un üstünde bir oya sahip HDP ile seçim iş birliği yapmazsa, “CHP-İYİ Parti ittifakı” olsa bile pek çok büyük şehirde CHP’nin başarıyla çıkması zordur. “Cumhur İttifakı”nın, bir CHP-HDP ittifakının gerçekleşmemesine yönelik baskısının asıl nedeni de budur.

‘HDP İLE İŞ BİRLİĞİ’ VE ‘YEREL PLATFORM’LAR 

Daha genelden bakıldığında; elbette ki bir CHP-HDP iş birliğini, hatta bir CHP-HDP yakınlaşmasını, kendisi için en büyük tehdit olarak gören Erdoğan-Bahçeli ittifakı, bunu önlemek için her imkanı kullanmaktadır, kullanmaktan da çekinmeyecektir.

CHP için (Bir ölçüde de HDP için) en önemli handikaplardan biri de, adayları merkezi olarak belirleyip, vatandaşa ”Hadi gelin benim belirlediğim adayı destekleyin, yoksa AKP kazanır” diyen geleneksel tutumda ısrar etmektir. 

Bu tutum yerellerde, bütün ilerici demokrat güçleri, hatta yerelin özelliklerine göre kimi talepler üstünden AKP-MHP iktidarına tutum alacak çevreleri ve kişileri kapsayan platformlar oluşturulmasını, seçim mücadelesini bu platformların seferber edilmesiyle sürdürülmesini zorlaştırmaktadır. 

Bu yüzden önümüzdeki dönem açısından yukarıda sözü edilen kritik sorun aşıldığı ölçüde, “Cumhur İttifakı”nın yerel seçimlerden istediği sonucu alması önleneceği gibi, “tek parti tek adam rejimi”nin önünü kesecek ve “Krizin faturasının reddedilmesi mücadelesi”nin güçlerini birleştirmek bakımından da yeni adımlar atılması mümkün olabilecektir. Bunun başarılması için koşullar uygundur. 

Aksi halde yukarıdan yapılacak kimi iş birliklerinin tabanda karşılık bulmasının bile çok zor olduğu apaçıktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...