Jean Paul Sartre
Fotoğraf: Envato
1968’de derleme bir betik çıkmış: SANAT, FELSEFE VE POLİTİKA ÜSTÜNE KONUŞMALAR
Jean Paul Sartre’ın konuşmaları…
Ferit Edgü derlemiş, Sartre’ın kimi konuşmalarını. Çan Yayınları arasında 1968'de yayınlanmış, 10 konuşma var içinde (Biri yanıt.) Beşini Ferit Edgü çevirmiş. Ötekilerin ikisi Selahattin Hilav’ın, biri Bertan Onaran’ın, biri Alev Ulvi’nin, biri de Hilmi Yavuz’un.
Kimi betiklerin ikinci baskısı yerine bir başka yapıtın ilk baskısını yapmayı yeğler yayınevleri… Hele bugünlerde… “Neden?” diye sorarsanız. Öyle ya, bırakın ikinci baskıyı, birinci baskı için kâğıt bulmanız kolay mı? Kâğıt bulursanız, kazanç getirecek betiği basarsınız elbette…
(Biliyor musunuz, lisedeyken “İzmit Kâğıt Fabrikası”na azıcık da övünmek için giderdik sanırım.) Neye güvendiler de kapattılar? Batıdaki kâğıt üretimine mi? Batı sana güveniyor mu ki sen ona güvenebilesin?
Sözünü ettiğim betikteki ilk konuşma “Bulantı’dan Altona’ya” (“Bulantı” Sartre’nin bizde en bilinen yapıtlarından birisi…)
Oradan bir alıntı yapacağım, bu nedenle bu açıklamalar…
Sartre’a soruyorlar,
“Ne adına, hangi kesin amaç uğruna savaşıyorsunuz?”
Sartre’ın yanıtı şöyle:
“Birbiriyle birlikte yürüyen iki ilke adına: Birincisi, eğer herkes özgür değilse hiç kimse özgür değildir; ikincisi, yaşam düzeyinin (hayat seviyesinin), çalışma koşullarının iyiye doğru bir gelişme göstermesi için. Özgürlük, metafizik değil, pratik özgürlük, proteinle koşullanmıştır. İnsanlar, açlıktan kurtulduğu, uğraşlarını ona yakışan koşullar altında yapabildikleri gün, yaşam insanca olacaktır. Yalnız bu yaşam düzeyinin yükselmesi için değil, aynı zamanda bütün herkes için demokratik yaşamın gerçekleşmesi, ezilmiş, sömürülmüş kişilerin bundan kurtulması için savaşıyorum ve savaşacağım.”
Günümüzde kimi koşutlukları çıkaracağınızdan hiç kuşkum yok.
Sartre’a yöneltilen ikinci soru şu:
“Bu eylemlerin etkinliğine inanıyor musunuz? “Çalım”a dönüşmeyecek bir etkinliğe?”
Sartre’ın bu soruya yanıtı da şöyle;
“Bu noktada çok karamsar olacağım. Doğrusu istenirse bu etkinlik, durumun daha kötüleşmesini önlemekten daha ileri gidemez. Demek istiyorum ki sömürücü, ezici, politik biçimiyle diktatör bir toplumda, herkes içinde yaşadığı koşullara boyun eğmiş gibi görünebilir; bu durumda boyun eğmeyenlerin yaşamına tanıklık edecek yazarların çıkması gerekir. İşte o zaman beterin beteri önlenmiş olur.”
Alıntıladığım bu sorular ile yanıtları yayınlanmalarından (1 Şubat 1960) 58 yıl geçmiş. Bir şeyleri önden görmek için günü iyi incelemek gerekiyor değil mi?
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08