06 Ekim 2018 00:26

Krizin yükünü reddetme mücadelesi ilerleyecekse...

Krizin yükünü reddetme mücadelesi ilerleyecekse...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Genel-İş Sendikasının İzmir şubeleri tarafından “Krizin yükünü reddediyoruz. Faturayı krizi çıkaranlar ödesin” şiarıyla düzenledikleri eylem, yarım günlük iş bırakma ve mitingle tamamlandı.

DİSK’e ve KESK’e bağlı sendika şubeleri de mitinge çeşitli biçimde destek verdiler.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan da mitinge katılarak konuşma yaptılar.

Türk-İş’e bağlı sendikaların şubelerinin miting günü, “şube başkanları toplantısı” düzenlemesi de elbette ki, mitinge katılanlar tarafından, “Bu toplantı için başka gün yok muymuş” denilerek karşılandı!

Eylemin, tam da TÜİK’in eylül enflasyonunu yüzde 6.30, yıllık enflasyonu yüzde 24.52, yıllık ÜFE’yi de yüzde 46 olarak açıkladığı güne denk gelmesi, işçilerin, “Faturayı krizi çıkaranlar ödesin” demekte ne kadar haklı olduklarını da daha açıkça gösterdi.

Çünkü enflasyonun böyle azgınlaşmasından, ondan en büyük zararı gören işçilerin, emekçilerin hiçbir payı yoktu. Tersine ülkenin yeraltı ve yerüstü servetlerini yağmaladıkları gibi, yabancı finans çevrelerinden aldıkları milyarlarca doları har vurup harman savuranlar, şimdi de kendi marifetlerinin faturasını emekçilere yıkmaya çalışıyorlardı.

Yani krizi yaratanlar, krize yol açan politikaları terk ederek değil, krize yol açan uygulamaları yeni baştan başlatarak çıkmayı amaçlıyorlar. Çünkü çıkarları bunu gerektiriyor.

İzmirli işçilerin ilan ettikleri talepleri çok açıktı.

İşçilerin talepleri;

- Son üç ayda yaşanan yoksullaşma telafi edilsin, ücretler iyileştirilsin (ek zama talebi),

- Elektriğe, doğal gaza, ve temel tüketim mallarına yapılan zamlar geri alınsın, fiyatlar sabitlensin.

- İşten atmalar yasaklansın, çalışma saatleri azaltılarak daha çok istihdam sağlansın.

- Belediye şirketlerine geçirilen işçiler devlet kadrolarına alınsın, bu işçiler TİS kapsamına alınarak ücretleri de gününde ödensin, biçimindedir.

Bu talepler çok açıktır ve aslına bakılırsa, belediye firmalarına geçirilen “taşeron işçiler”le ilgili talep dışında bu talepler tüm işçilerin, hatta tüm halk yığınlarının talebidir.

İzmirli işçiler, açıkça krizin yükünü reddetme amaçlı olarak ilk eylemi yapmış, bu doğrultuda da tüm işçileri, emekçileri mücadeleye çağırarak, çok önemli bir adım atmışlardır.

Bu adımdan sonra elbette ki, başka illerden ve değişik sektörlerden eylemler de gündeme gelecektir.

Ancak, İzmirli işçilerin bu ilk eylemi de açıkça göstermiştir ki, çağrı yapmak, çağrıyı yapanların kendi kitlesini eyleme katmaları tartışılmaz biçimde önemlidir. Ancak talepler çok daha geniş kesimleri, hemen hemen nüfusun tamamını, ilgilendirdiğine göre, bu eylemlerin bu genişliği içine çekecek bir anlayışla düzenlenmesi gerekir.

Bugün içenden geçilen koşullar; sendikaların durumu, geniş halk kesimlerinin örgütsüzlüğü ve sermaye partileri tarafından bölünmüşlüğü... dikkate alındığında, eylem düzenleyecek kadar örgütlü olan kesimlerin sadece çağrılarla, kendi çevresini eyleme katmakla yetinmeyip en geniş kesimlerin katılımını sağlayacak bir inisiyatifle çalışmaları da gerekmektedir.

Elbette ki, “eylemlere destek veriyoruz” diyenlerin desteğinin de artık lafta ve “protokol düzeyi”nde kalması da desteği anlamasızlaştıracaktır. Tersine bu kötü “destek” geleneğini terk edilerek, “destek veriyoruz” denilen eylemi kendi eylemleri olarak sahiplenmek durumundadırlar. Çünkü talepler aynı zamana kendi talepleridir.

Bu yüzden de gerek bu çağrıyı yapan sendikalar ve emek örgütleri, gerek krizin yükünü reddetme mücadelesinde yer almak isteyen her çevre, kendi etrafındaki kesimleri de miting, yürüyüş, grev, direniş... hangi eylem yapılacaksa onun etrafında birleşmeyi kendisi için görev belirlemekle karşı karşıyadır. Aksi halde, destek “hiçbir şey yapmamak” anlamına gelmektedir.

Krizin yükünü reddetme mücadelesini ilerleteceksek; lafta destek, sendikar arası rekabet, atalet, bahanecilik, bananecilik... gibi eski bütün kötü alışkanlıklarla da mücadele etmek zorundayız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...