22 Eylül 2018 00:56

Kriz emekçiler için de bir fırsata dönüşebilir

Kriz emekçiler için de bir fırsata dönüşebilir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Krizin etkisi artıp reel sektörü de kapsayacak biçimde ilerledikçe, patronların “işten çıkarma”, “ücretsiz izin”, “TİS’lerle alınan hakları gasbetme”, “ücretleri ödememe ya da erteleme”, “esnek çalışma uygulamalarını devreye sokma”, “çalışma koşullarını ağırlaştırma”,...gibi girişimler de artıyor.

Gelişmeleri yorumlayan kimi akademisyenler, işçilerle yapılın toplantılarda kimi konuşmacılar, söz “kriz” ve “muhtemel gelişmeler”, özellikle krizin neler getireceğine gelindiğinde, bir “beklenen felaket” listesi oluşturuyorlar.

Bu değerlendirmelerde örneğin; patronların daha şimdiden, “Kriz geliyor” ya da “Kriz var” diyerek aldıkları “işten çıkarmalar” başta olmak üzere yukarıda belirttiğimiz önlemlere de atıf yapılarak, “Daha bunlar ne ki, yüzlerce, binlerce işçi sokağa atılacak. Ücretler düşürülecek. TİS’lerle alınan haklar gasbedilecek. Yeni TİS’ler çok düşük zamlarla, hatta sıfır zamla imzalanacak!...” gibi uzayan listeler oluşturuluyor.

Kuşkusuz ki, bu tabloyu oluşturanlar, iyi niyetle, “işçilerin önceden uyarılması” için yapıyorlar. Bu yaklaşımın izlerine gazetemizin yerellerden yapılın haberlerinde de rastlıyoruz.

Bu değerlendirmeler, patronların niyetlerini, krizin yükünü emekçilere yıkmak için uygulamaya sokacakları planlarını teşhirde için önemlidir. Ama, “Kriz var öyleyse bunlar olacak” demek ise mücadeleyi, krizin yükünü sermayeye yıkacak bir mücadelenin olabileceğini daha baştan yok saymak anlamına gelir. Çünkü, burada kalındığında, bu “gerçekler”, sadece emek cephesinde karamsarlığın yayılmasını kışkırtır. Ki, mücadelenin henüz başlarında olunduğu şu dönemde bu yanın daha etkili olacağı da ortadadır.

Çünkü, eğer sermaye krizin yükünü işçilere emekçilere yıkmayı başarırsa bu “kara tablo”, hatta daha da beteri gerçekleşebilir. Ama eğer işçi sınıfı ve emekçiler, kendi talepleri etrafında birleşip, krizin yükünü krizi çıkarıp sermayeye yıkan bir mücadele hattına girebilirse, ”beklenen felaket” öngörüleri gerçekleşemez.

Gazetemiz, “bir ekonomik krizi”in belirtilerinin yoğunlaşması, bu çerçevede “krizin muhtemel faturasının kime çıkarılacağı”, tartışmalarının başlamasından beri; sendikaları ve emek örgütlerini, özellikle de ileri işçileri ve mücadeleci sendikacıları ısrarla uyarmaktadır. İşçi sınıfı ve emekçilerin krizin yükünü reddeden bir mücadele çizgisine geçmesinin gerektiğini savunmaktadır. Çünkü her ekonomik krizin iki tür aşılması olabilir. Ki, bunlardan birincisi, sermayenin krizin yükünü işçi sınıfına emekçilere, halka yıkarak “krizi kendisi için fırsata dönüştürmesi”dir. Ekonomik krizin ikinci aşılma biçimi ise, işçi sınıfı ve emekçilerin, krizin yükünün sermayeye yıkılarak ülkenin emekten yana ekonomik politikaların egemen olduğu yeni bir döneme girmesini de sağlayabilecek mücadelesidir. Bu mücadele ne kadar kapsayıcı ve etkili olursa, işçi sınıfı ve emekçiler için kriz o ölçüde fırsata çevrilmiş olur!

Dolayısıyla, krizin hep sermaye için fırsata çevrilmesinden söz ediliyor ama gerçekte eğer işçi sınıfı ve emekçiler, krizin yükünü sermayeye yıkabilecekleri bir mücadele hattına girebilirse, kriz işçi sınıfı ve emekçiler için bir fırsata dönüşebilir.

Örneğin bu mücadele içinde;

- Sendikalar, bu mücadele içinde sendikal bürokrasiyi tasfiye edecek, kendi ayakları üstünde duracak gerçek işçi örgütleri olarak, işçi sınıfının örgütlenme ve mücadele merkezleri olarak yeniden kurulabilirler.       

- Sendikalaşmanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması, sınırsız grev hakkı, kamu emekçilerine grev hakkı, TİS görüşmelerinin demokratikleştirilmesi, Yüksek Hakem Kurulu (YHK) baskısını kaldırılması,...gibi sendikal hakların ilerletilmesi için adımlar atılabilir.       

- Esnek çalışma uygulamalarının kaldırılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili taleplerin elde edilmesi, iş güvencesini güçlendiren düzenlemelerin yapılması, haftada beş gün çalışma ve 36 saatlik haftalık çalışma, asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeye çıkarılması, kaynakların emekçileri krizin yıkıcı etkisinden koruyacak biçimde kullanılması,...gibi taleplerin elde edilmesinde ilerlemeler sağlanabilir.      

- Ekonominin halk lehine düzenlenmesine ilişkin adımlar atılması mümkün olabilir...

Yeter ki; işçiler, emekçiler talepleri etrafında birleşerek, krizin faturasını reddedecek bir mücadele çizgisine girebilsin!

İşçilerin, emekçilerin ileri kesimleri, mücadeleci sendikacılar, sınıf partisi ve emekten yana her çevre, asıl olarak böyle bir mücadeleyi önlerine koyan, görevlerini buradan çıkaran sorumlulukla davranmak durumundadırlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...