9 Eylül 2018

Yerel seçimler -3-

Son yazımda çocukluğumdan bildiğim, uygulanan, gereksinimlerimizi karşılayan iş dallarını anımsayabildiğimce anlattım. Şimdi de soruyorum, bu gün ben eğitim ile elde edilebilen ellinin üzerinde iş dalı sayabiliyorsam, bu benim çocukluk yaşlarımızda ne denli geri kalmış olduğumuzu göstermez mi? Uygar olarak tanıladığımız ülkelerde daha da çok iş dalı sayılabiliyorsa bu bizim bu gün de onlardan geride olduğumuzu göstermez mi? 


Bizim şimdiden, gelecekte uygulanacakları öngörülen iş dallarına göre çocuklarımızı yetiştirmemiz gerekmez mi?


Böyle mi yapıyoruz? Yoksa onları daha da geri kalacakları iş dallarına mı zorluyoruz?


Bu bir yana, çocuklarımız istedikleri dalları seçebiliyorlar mı?


Hayır!


Bu gerçek anlamda korkunç bir durum değil mi?
Üzerinde, savsaklamadan, durmamız gereken durum bu: Gençlerimizin istemedikleri, sevmedikleri, belki de hiç sevemeyecekleri bir dalda eğitim almaları, çalışmaya zorlanmaları…
Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu için bu durumu yeterince açıklamam gerekiyordu. Bu gün gençlerimizin bir dalda eğitilmeleri de yetmiyor. Onların, takım çalışmasını becerebilen ya da bir takım içinde yer almasını bilen kişiler olarak yetişti-rilmeleri gerekiyor. Bu beceriye ulaşabilmeleri için de üniversite eğitimlerinin buna göre düzenlenmesi gerekiyor.


Bu gerçek birçok ülkede yıllar önce anlaşıldı. Buna göre de önlemler alındı.
Örneğin, yalnızca mimarlık dersleriyle yetişti-rilemiyor bir mimar. Daha doğrusu iyi mimar olmaları sağlanamıyor. Böyle olması için mimarın daha eğitimi sırasında, işinde yakın ilişkide olması gerek dallara da açık olması gerekiyor. 
Örneğin sanata da açık olan kişinin daha iyi bir mühendis olabileceği çoktan saptandı. 
Mimarların da, eğitimde, çalışmalarında, ileride yakın ilişkide olacağı dallar üzerinde bilgilenmesi, onlarla nasıl birlikte çalışacağını öğrenmesi zorunlu. Eğitimlerinin yeterli bir süresinin buna ayrılması gerekiyor. Üniversite yapılarının izlenceleri buna göre düzenlenmeli…

(sürecek) 

Evrensel'i Takip Et