Krizin yükünü reddetmek için inisiyatif almaya!
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere sitemin sözcüleri, bakanlar, AKP ve MHP sözcüleri, yandaş ve yancı medya, son günlerde öyle bir Trump karşıtı, öyle bir Amerikan karşıtı ki sormayın!
Tek adam yönetimi ve partileri, TL’nin dolar ve öteki yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinin, Türkiye’nin ekonomik politikalarıyla bir ilgisinin olmadığını, ekonomin dengelerinin yerinde oluğunu ama “Türkiye düşmanlarının bir dış saldırısıyla karşı karşıya olunduğu”nu “Türkiye’ye ekonomik savaş açıldığını” iddia ediyorlar.
Bu propagandaya bakıldığında bu iddianın iki amacının olduğu görülüyor.
Bunlardan biricisi; Türkiye’nin ekonomik politikalarının gayet yerinde olduğunu, dolayısıyla ülkeyi 16 yıldır yöneten AKP hükümetlerinin bu olup biten krizde (doların 6.70’lere, enflasyonun yüzde 20’lere, faizlerin yüzde 22-25’lere dayanmasında, çarşı pazarda en temel gıdalara halkın atık yaklaşamaz olmasında) bir sorumluluğunun olmadığı iddiasıdır.
Bu propagandanın ikinci önemli bileşeni ise; “Yabancılar bizi krize sürüklemeye; dış politika ve iç politikamızda bize diz çöktürmeye çalıyorlar. Bunun için dolar silahını kullanıyorlar” biçimindedir.
Açıktır ki, ülkede olup bitenleri az çok bilenler, yönetimin propagandasının halkın gerçekleri görmesini önlemek ve AKP-MHP ittifakı ve “tek adam yönetimi”ni amaçları doğrultusunda; davranmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Kuşkusuz ki burada varılacak amaç; kendi politikalarının kaçınılmaz sonucu olan ve Türkiye’yi de ABD başta olmak üzere büyük emperyalist ülkelerin oyun alanı haline getiren politikaların faturasını halka yıkmaktır. ABD ile polemiğin düzeyinin yükseltilmiş olması ve milyar dolarları alırken pek de sevilen finans çevrelerinin “Türkiye düşmanı ve Türkiye’ye savaş ilan eden güçler” olarak gösteren propaganda da ısrar faturayı halka yıkmanın yolunun taşları olarak kullanılıyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu; halkı yastık altındaki dolarlarını ve altınlarını TL’ye çevirmeye çağırarak kampanyayı başlatmıştır. Öte yandan doğal gaz ve elektriğe gelen zamlar da iğneden ipliğe her şeye zam yapılması için işaret olmuştur.
Zamlar, enflasyonla birlikte gerçek ücretler şimdi ek zam talebi istenecek kadar düşmüştür. Çeşitli işletmelerde işten atmalar yanında çok daha geniş biçimde işçilerin işten atma tehdidiyle sindirilmek, her denilene boyun eğmeye hazır hale getirilmek istenmektedir.
Bu gelişmeler karşısında emek güçleri cephesinden de tepkiler gelmeye başlamıştır.
Emek Partisi MYK’si, dolar bolluğunda, “Servetine servet katanlar emekçilerden fedakarlık beklemesin. Halkın tekellerin borcunu ödemek için vereceği tek senti yoktur. Krizi kimler yarattıysa faturasını onlar ödesin” diyerek, emekçileri krizin yükünü reddetmeye çağırdı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise gazetemize yaptığı açıklamada, işçilerin “sistemin krizinin faturasını ödemeyeceklerini” belirtirken, işçilerin iki önemli acil talibini de; “Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler yeniden güncellenmeli ve işten atmalar yasaklanmalıdır” biçiminde formüle etti.
Erdoğan ve ekibi, “Gerçekte kriz yok. Yabancıların uydurması” dese de gerçekte büyük bir finans krizi oluşmaktadır. Bu finans krizinin “sanayi krizi”yle birleşeceğinin işaretleri de olağanüstü çoğalmıştır. Bu yüzden de krizin faturası öyle küçük zamlarla, yastık altından çıkabilecek altın ve dolarla geçiştirilebilecek gibi olmayacaktır. Bu yüzden de emek cephesi sendikalarıyla, emek örgütleriyle, ileri işçileriyle ve mücadeleci sendikacılarıyla, krizin faturasını reddedecek bir mücadele hattına girmezlerse, bu krizin yükü de emekçilerin sırtına yıkılır. Önceki krizlerde bunu yaşadık.
Elbette ki bugün;
- TL’nin değer kaybetmesi etrafında olup bitenin derinlemesine teşhiri,
- Sistem içi çözümlerin (IMF’li ya da IMF’siz), eninde sonunda krizin yükünü işçinin, emekçinin sırtına yıkacağının gösterilmesi,
- Kimi iktisatçılar tarafında öne çıkarılan, özellikle AKP–MHP ittifakına destek vermiş geniş işçi ve emekçi çevrelerindeki iktidar ve medyasının dayattığı kara propagandanın argümanlarının işçiler arasında tartışmaya açılması ve mahkum edilmesinin özel bir önem kazanmıştır.
Elbette ki; ileri kesimlerin ve mücadeleci sendikacıların da işçilerin, emekçilerin ana kitlesini birleştirmek ve krizin yükünü reddetmeye hazırlanması için inisiyatif almaları eşliğinde!
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45